Atatürk'ün Almanyaya Gelişinin 100. Yılında... - Toplum24
ARŞİV

Atatürk'ün Almanyaya Gelişinin 100. Yılında...

1917'den 2017'ye; 100 Yıllık Bir Tarihi Gerçeği Hatırlatıyoruz
ASKER MUSTAFA KEMAL, 100 YIL ÖNCE NEDEN ALMANYA'DAYDI? NASIL KARŞILANDI? 

Mehmet CANBOLAT Sordu, Emekli Başkonsolos Gürsel DEMİROK Yanıtladı. 100 yıl öncesindeki Türk Alman ilişkilerine perde aralıyoruz... Okuyunuz... Okutunuz... Paylaşınız...

.../...

Türk Alman ilişkileri, son yıllarda önemli bir gerginlik yaşıyor.

Siyasiler arasında dozu gittikçe artan polemikler, bu gerginliğe her geçen ay yeni bir halka ekliyor.

Diplomatik çizgide verilmeyen ödünler, sorunun çözümü konusunda da şimdilik iyimser bir görüntü sergilemiyor. Köklü bir bir geçmişe sahip Türk Alman ilişkileri, hiç kuşkusuz Türk işçi göçünün Almanya’daki yaklaşık 57 yıllık birikimine dayanmıyor.

Çok eskilere inilmeyecek olursa,150 yıllık dönemde bile, iki kesimin diplomatik nezaket ve işbirliği projeleri bağlamında, önemli bir birikime sahip olduğunu gösteriyor.

Konuya ilişkin çalışmalarıyla bilinen emekli başkonsolos Gürsel Demirok, ikili ilişkilerin özellikle, XIX. yüzyıldan itibaren giderek askeri ve teknik işbirliğine dönüştüğüne vurgu yapıyor ve Mustafa Kemal’in Osmanlı Ordusu’ndaki görevi sırasında, 1917 yılında, Veliaht Vahdettin'in yaveri olarak Almanya’yı ziyaret ettiğini hatırlatıyor.

„İşte bu ziyaretin 2017’de 100. Yılındayız. Bu vesileyle etkınlıkler düzenlenmesini diliyorum "diyen Emekli Başkonsolos Gürsel Demirok, konuya ilişkin sorularımızı şöyle yanıtlıyor:

Toplum: İki toplum arasındaki ilişkilerin Osmanlı’nın son döneminde de bir ivme kazandığından söz edebilir miyiz? Atatürk’ün, Osmanlı Ordusu’nda henüz asker Mustafa Kemal Paşa iken, buraya geliş sebebini açıklar mısınız?

DEMİROK: Türk-Alman dostluğuna ve işbirliğine büyük önem veren Alman İmparatoru II. Wilhelm 1889, 1898 ve 1917 tarihlerinde üç kez İstanbul’u ziyaret etmişti. II. Wilhelm 15 Ekim 1917’de gerçekleştirdiği üçüncü ziyaretinden sonra, I. Dünya Savaşı’ndaki Alman savaş cephelerini ziyaret etmek üzere Sultan Reşat’ı Berlin’e davet etmişti. 73 yaşında olan Sultan Reşat rahatsız olduğundan, yerine kendisini temsilen Veliaht Mehmet Vahdeddin’i göndermişti. Aralık 1917’de Almanya’ya gelen heyette orduyu temsilen Mustafa Kemal Paşa da (Atatürk) yer aldı. Türk heyeti ziyaretin ilk durağı olarak o tarihte Bad Kreuznach’ta Alman Genel Karargâhı olan Parkhotel Kurhaus’da kalarak, İmparator II. Wilhelm ile görüşmelerde bulundu. Bu sene, işte bu tarihi ziyaretin 100. yıldönümü kutlanacak. Mustafa Kemal’in Çanakkale savaşındaki başarıları ve üstün yetenekleri başta II. Wilhelm olmak üzere Alman generallerince ve kamuoyunca çok iyi bilinmekteydi. Mustafa Kemal Paşa’ya I. Dünya Savaşı’ndaki üstün başarılarından ötürü 5 Eylül 1917 de Alman hükümeti tarafından II. Rütbeden Demir Haç Nişanı verilmişti. Bu itibarla Türk heyeti trenle Bad Kreuznach’a vardığında, Alman subaylar Mustafa Kemal’e büyük ilgi göstermişti. Genel Karargâh’taki görüşmelerde Mustafa Kemal Paşa’nın savaşla ilgili analizlerini dikkatle dinleyen İmparator, generallerinden, Mustafa Kemal Paşa’yla daha yakından ilgi lenmelerini ve kendisiyle daha uzun görüşmelerini istemişti.

Toplum: İçinde asker Mustafa Kemal’in de olduğu Osmanlı Heyeti’nin Almanya ziyaretinde başka ne gibi temaslar oldu?

DEMİROK: Türk heyet, cephelerde ve Krupp Silah Fabrikası’nda incelemelerde bulunduktan sonra Berlin’e geldi. Ziyaret boyunca yapılan temas ve incelemeler sırasında savaşı gidişatı görüşmelerin odağını oluşturdu. Heyet 1 Ocak 1918 de Berlin’den trenle İstanbul’a uğurlandı. Almanya ziyaretinden hemen sonra İmparator, Mustafa Kemal Paşa’ya birinci rütbeden „Kılınçlı Cordon de Preusse“ nişanı verdi. Atatürk’ün bu seyahate ilişkin anıları kendi notları kullanılarak 1926’da bir Türk gazetesinde yayınlandı. 

Toplum: Konuya bu kapsamda eğilmenizin çok özel bir sebebi olabilir mi?

DEMİROK: Evet. 1993 yılı sonbaharında Mainz’a Başkonsolos olarak atandıktan sonra bu gezi hakkında bilgi sahibi oldum. Daha farklı kaynaklara yönelince, Araştırmacı Mehmet Önder’in “Atatürk’ün Almanya ve Avusturya Gezisi” başlıklı kitabında çok değerli bilgilerin yer aldığını farkettim. Almanya gezisinin ilk durağı olan şifalı suları ve kaplıcalarıyla ünlü Bad Kreuznach Başkonsolosluğumuz görev çevresi olan Rheinland-Phalz Eyaleti içindeydi. Savaş yıllarında Genel Karargâh olarak kullanılan bu şehirdeki tarihi bina daha ileriki yıllarda otele dönüştürülmüştü. Görev yaptığım tarihlerde adı Parkhotel Kurhaus olan otel, bir çok ünlü devlet adamının ve askerin buluşmasına tanıklık etmişti. ürk- Alman ilişkilerinin her alanda yoğunlaştığı günümüzde, Atatürk’ün bu gezisinin anılmasının yararlı olacağını düşünerek, Bad Kreuznach şehrinin o dönemki Belediye Başkanı Rolf Ebbeke ve otelin Hırvat kökenli eski işletmecisi Gojko Loncar ile görüşmelerde bulundum. Kendilerine Atatürk’ün Almanya gezisi hakkında bilgi verdim ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun yurt dışındaki insanlarımız dahil halkımız için ne denli değerli olduğunu anlattım. Otelde bu gezinin anısına bir düzenleme yapılmasını önerdim. Verdiğim bilgileri başlangıçta temkinle karşılayan Ebbeke, kendi kaynaklarından bu geziyi ilişkin bilgi ve belgeleri araştırdı. Görüşmelerimizden birinde Ebbeke, Atatürk’ün gezisi hakkında yaptığı araştırmaları sırasında, Mustafa Kemal Paşa dahil, Türk heyetinin Aralık 1917'de Bad Kreuznach ziyaretleri sırasında şehre gelen önemli şahsiyetlerin imza koyduğu “Demir Defteri" adlı onur defterini imzaladıklarını saptadığını belirtti. Otelin Hırvat kökenli yeni sahibi Gojko Loncar da, Atatürk'e büyük hayranlık duyduğunu ve Parkhotel'de Atatürk'ün gezisi anısına yapılacak her türlü düzenlemeye açık olduğunu ifade etti.

Toplum: Otelde ne gibi somut değişimler oldu?

DEMİROK: Belediye Başkanı ve işletme yönetimiyle yaptığımız görüşmelerde; Atatürk’ün bu ziyaretinin anısına tarihi otelin en görkemli salonlarından birine “Atatürk Salonu" adının verilmesini, salonun duvarlarına Türk-Alman tarihi ilişkileri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına ait fotoğrafların asılmasını, salona koyulacak iki vitrine ise tarihi belge, obje ve kitapların konulmasını kararlaştırdık. Ayrıca, otelin girişine bir yazıt konulması konusunda da mutabık kaldık. Ayrıca Türk ve
Alman Dışişleri Bakanlığı’nın ve Genelkurmay Başkanlığı’mızın arşivlerine girdim. Alman ve Türk arşivlerinden temin edilen belgelerin örnekleri ile fotoğrafları, Atatürk'ün yaşam ve devrimlerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunu ve Türk-Alman dostluğunun tarihini anlatan bir kompozisyon içinde düzenleyerek, Atatürk Salonu’nu hazırladık. Salona astığımız Atatürk maskının altına, altın harflerle yazılı Almanca ve Türkçe Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” vecizesini koyduk. Otelin girişine konulan yazıtın hazırlanmasına özel bir titizlik gösterdik. Otelin girişinde Atatürk’ün maskının da yer aldığı yazıta “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938) o tarihte Almanya’nın Genel Karargâh binası olan bu otelde 19-20 Aralık 1917 tarihinde kalmışlardır. 23 Nisan 1997” ibaresi altın harflerle Almanca ve Türkçe olarak yazıldı. İşte bu Atatürk Salonu ve yazıtın açılışı, Atatürk’ün Almanya gezisinden 80 yıl sonra 23 Nisan 1997 tarihinde, bini aşkın Türk ve Alman seçkin bir davetli topluluğunun katıldığı görkemli bir törenle yapıldı. Belediye Başkanı Rolf Ebbeke, Rheinland Pfalz Eyaleti İçişleri Bakanı Walter Zuber ve T.C. Bonn Büyükelçisi Volkan Vural söz aldılar. Büyük ilgi ile karşılanan dia gösterisi sırasında Belediye Başkanı Ebbeke, 1913'de inşa olunan „Kurhaus“ binasının I. Dünya Savaşı sırasında Genel Karargâh haline dönüştürüldüğünü vurguladı., Başkan ayrıca, bu tarihlerde Genel Karargâha yapılan tarihi ziyaretleri, Karargâh da Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri temsilcisi olarak görev yapan Zeki Paşa'yı, 1918 yılında Bad Kreuznach'daki sel felaketi üzerine Osmanlı Sultanı V. Reşat’ın Bad Kreuznach halkına yaptığı 10 000 Mark'lık yardımı, o tarihlere ait fotoğraf ve gazete haberleri ile yansıttı. Bad Kreuznach şehrinin “Demir Defteri"ni de tanıtan Ebbeke, Defterin baş kapağının I. Dünya Savaşındaki müttefikleri simgelediğini ifade ile Defterde, Veliaht Vahdeddin, Mustafa Kemal Paşa ve Zeki Paşa imzalarının yer aldığı sayfayı dia ile yansıttı.

Toplum: Bu özel projeye, görev bölgeniz Ren Pfalz eyalet hükümeti de büyük ilgi göstermişti anımsadığımız kadarıyla. 

DEMİROK: Evet. çok ilgi vardı. Rheinland-Pfalz Eyaleti İçişleri Bakanı Walter Zuber de açılışa geldi ve yüzyıllardır gelişen Türk-Alman ilişkilerinin her iki ülkede Cumhuriyetin kurulmasından sonra daha da pekiştirildiğini anımsattı. Zuber ayrıca, "Bunu baştan beri Weimar Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanı Friedrich Ebert ile yakın temas içinde olan Cumhuriyetinizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Kurtuluş Savaşını müteakip 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyetinin ilân edilmesinden sonra Atatürk'ün desteğiyle yeni başkent Ankara'da ilk büyükelçiliğini açan devlet Almanya olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk kalıcı bir Türk-Alman dostluğu için değerli katkılarda bulunmuştur. Atatürk, demokrasinin ilanı, laiklik ilkesi, kıyafet ve harf devrimleri ile modern Türkiye'nin geleceğini çizmiştir. Bu da İslam ile Batı kültürleri arasında alışverişi sağlamış, Türkiye'yi Batı'ya bağlamıştır. Hitler döneminde, ülkeniz ve Cumhurbaşkanınız Atatürk, Alman sanatçılarına, bilim adamlarına ve siyasi sebepten dolayı kaçanlara Türkiye'de sığınma hakkı vererek Alman halkına duyulan dostluğu ispatlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün her iki devletin ve ulusların arasında sürekli bir dostluğun gelişmesinde büyük katkıları vardır.” diyerek, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyada çok önemli bir devlet adamı ve dahi olduğuna değindi.

Toplum: Ve o yıllarda bütün bu çalışmalarınızı, geleceğe kalıcı olsun düşüncesiyle, kitaplaştırdınız ve belge ve bilgileri bu eserde, gelecek kuşaklara emanet ettiniz. Siz şu anda bir emekli diplomatsınız. Ancak Türk Alman ilişkilerinin bugünkü konumundan son derece üzüntü duyuyor ve birşeyler yapılması gerektiğine inanıyorsunuz? Neler geçiyor aklınızdan?

DEMİROK: Çok şey. Ancak, diyaloga büyük önem veriyorum. Bu gerginliği tırmandırıcı açıklamalardan kurtulmalıyız. Belki yeni bir başlangıç olsun diye, Atatürk’ün Almanya’ya gelişinin 100. yılı bağlamında bir sempozyum yapılabilir ve geçmişteki iyi ilişkileri güçlendirecek fikirler üretilebilinir. O yıllarda olduğu gibi bugün de dileğim, Türk ve Alman gençlerinin Atatürk’ü daha yakından tanımaları, iki ülke arasındaki tarihi ilişkileri daha iyi bilerek, birbirlerini daha çok anlamalarıdır. Sözkonusu bir sempozyumun, sembolik değeri olan Bad Kreuznach’ta gerçekleşmesi ise, önemlidir, diye düşünüyorum. Bu konuda her iki ülkedeki sivil toplum örgütlerine büyük görev düşüyor, kanısındayım..."
(Özel Söyleşi: Mehmet CANBOLAT)

Toplum Gazetesi/ALMANYA: (Özel Söyleşi: 30 Ağustos 2017)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.