BİR İNSANIN DEĞERİ KAÇ LİRADIR ACABA? - Toplum24
ARŞİV

BİR İNSANIN DEĞERİ KAÇ LİRADIR ACABA?

BİR İNSANIN DEĞERİ KAÇ LİRADIR?

Yıllar önce Almanca yazılı bir makalede okumuştum.
Bilim dünyasının farklı katmanlarından sözcüler, „İnsanın değeri nedir?“ yolundaki bir soruya farklı açılardan kafa yoruyordu.

Hatırladığım kadarıyla, insanın değeri, o uzmanlara göre, kişiden kişiye değişiyor. Hem de inanılmaz boyutlu bir azlık veya fazlalık bu.

Bir diğer deyişle, ya değerlisin, ya da hiçbirşey etmezsin, ölü fiyatına birşeysin…

Yani bir insanın değeri olarak et ve kemiğin yanısıra, biraz su ve bazı kimyasal maddeleri, ölçü olarak alıyor bilim dünyası.

Oysa felsefe, ahlak, sosyoloji ve psikoloji gibi dallarda kalem tüketenler ise, olaya biraz farklı bakıyor.

Kimyacılar, bu konuda tam bir tüccar ve insana madde olarak bakıyor. Biçtikleri değer ise, sudan ucuz.

Yani insan bedeninin yüzde 66’su su, yüzde 20’si karbon, yüzde 6’sı oksijen, yüzde 2'si nitrojen veya azot, yüzde 4’ü ise, yandığında kül olarak geriye kalabilecek bir maddeden ibarettir. Hepsi bu!

„Bütün bunları üst üste toplasan, en fazla 10 Euro eder“ diyor kimyacılar. Daha fazla ödemeye hiç yanaşmıyorlar. Yani Türkçemizde yaygın biçimiyle, "beş para etmeyen biri" konumunda insan dediğin.

Tıp dünyasının temsilcileri ise, biraz daha insancıl galiba. Çünkü insan insülin ve hormonal üretimi bağlamında, bulunmaz bir maden ve bu zengin kaynağın sahibi bir insan, milyonlarca Euro değerinde bir madendir, diyor tıpçılar.

Fizikçiler ise, insanı, enerji bağlamında bulunmaz bir kaynak olarak yorumluyor. Hatta işi sayılara döken de var ve her insanda milyonlarca kilowatsaat enerjinin varlığından söz ediyorlar.

Bunlar gerçek anlamda değerlendirilecek olsa, fizikçilere göre her insanın değeri, 85 milyon Euro düzeyindedir.

Düşünüyorum; insanın değeri, sadece bedeninde var olan kimyasal güçle mi ölçülmeli, yoksa, başka bir insan için varolduğunu hissettirmekle mi?

Biraz düşündüğümde, nedense ikincisi öne çıkıyor. Kimin, neye sahip olduğu, içinde nasıl bir enerji barındırdığı, kimyası, fiziği, hormonal üretimi hiç mi hiç, önem taşımamalı diyorum. Hangi kökenden geldiği, ne eğitim aldığı, ne giyip kuşandığı umurumuzda olmamalı.

Bir insanın, başkası için ne yaptığına bakmalı bence. Başka bir insanı mutlu etmek için, ona, yanında olduğunu hissettirmek için, özgüvenini hatırlaması için, nasıl bir artı değer ürettiğini düşünmemiz gerek.

Yani, „Senin kim olduğun, nereden geldiğin, hiç önemli değil benim için. Önemli olan, senin, bir başka insan için, toplum için ne ürettiğin…“ düşüncesidir, benimsenmesi gereken.

Immanuel Kant, bir yorumunda, insanın değeri olmadığını, olsa olsa, bir onuru olabileceğini vurgulamış.

Bence, Kant’ın kastettiği „onur“ da, insana özgü bir bir değer değil midir?

Bir insanın diğerine değer vermesi, „benim için çok önemlisin“ diyebilmesi, özgün bir erdemdir. Bir başkasının onuruna saygı duyan ve insana onurlu olduklarını hissettirenler ise, bence özellikli insanlardır, erdemli şahsiyetlerdir.

Onurunuz ışıl ışıl; erdeminiz her zaman, varolsun, sağolsun.
İnsan olarak değeriniz, başkalarının da değerini unutmayarak, hep paha biçilmez olsun.

Kimi bilimcilerin aksine, duygularınızın, empati gücünüz, sabrınız, affetme hissiyatınızın, sevginiz ve hoşgörünüzün, anlayış gösterme özelliğinizin, karşınızdaki insana anlamaya çabanızın, yardımlaşma, paylaşma güdünüzün, karşınızdaki cana, "yanında olduğunuz ve yalnız olmadığı" duygusu verme adımınızın, bu hayatta, paha biçilmez olduğunun daima farkında olun... İnanın...

(Mehmet CANBOLAT Yorumladı)
Toplum Gazetesi/ALMANYA (Düşün: 7 Ocak 2018)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.