„CUMHURİYET MUCİZESİNi YARATAN, BİN YILIN MUCİZESİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK" - Toplum24
ETKİNLİKLER

„CUMHURİYET MUCİZESİNi YARATAN, BİN YILIN MUCİZESİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK"

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 29 Ekim 2023)
Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:
 
„CUMHURİYET MUCİZESİNi YARATAN, BİN YILIN MUCİZESİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK"
Kimi insan vardır. Farklıdır. Farklı bir zamanda, farklı bir dünya için özel yaratılmıştır sanki. Böyle bir insan, ‚bin yılda bir gelir‘ denir.
İşte bin yılda bir gelen O çok özel insan, kim ne derse desin, Mustafa Kemal Atatürk’tür ve O bence, asırlar boyu Anadolu’da kendi yazgısını yaşamak zorunda bırakılmış ve sadece Osmanlı’nın asker deposu olması kadar, vergi kaynağı olarak görülen mazlum Türk milletine Tanrı’nın adeta bir armağanıdır.
Kimi insan vardır. İnandığı bir dava uğruna, tek başına da olsa yola çıkar. O inançla, asla yılgınlığa düşmeden, Anadolu’nun Türk insanını özgürlük sevdasına inandırır ve mücadeleye kazandırır.
O insan, Mustafa Kemal Paşa’dan başkası değildir.
Savaş cephelerindeyken hayalini kurduğu Cumhuriyet hedefini, en yakın arkadaşlarından bile bir sır gibi saklayan O insan, gün gelir ve 28 Ekim 1923 akşamı, büyük bir kararlılık, onur ve inançla: „Efendiler, hazır olun! Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz!“ der.
O insan, bugün 100. Onur Yılı’na eriştiğimiz Cumhuriyetimizin fikir babası, uygulayıcısı, koruyucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Büyük Milli Kurtuluş Mücadelesi’nin öncü gücü Mustafa Kemal Paşa, tam 100 yıl sonra, içeride ve dışarıda çizmeyi aşan Cumhuriyet düşmanlarına inat, milyonların yüreğinde her gün artan oranda bir bayrak gibi dalgalanmakta ve yarattığı inanç esintisiyle, genci yaşlısı, her yaştan Türk evladınının, gelecek heyecanına, ayrı bir ivme, güçlü bir kararlılık kazandırmaktadır.
Cumhuriyet söz konusu ise, Milli Mücadele’siz ve Atatürk’süz söz söylenebilir mi? Asla.
26. Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da, "21. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk" adlı büyük ilgi gören kitabında, tam da bu gerçeğin altını çiziyor.
Ve derken, Atatürk sevdalısı oyun yazarı Melike İlgün’ün, İlker Başbuğ’un da katkısıyla, Paşa’nın kitabından adeta bir mucize misali, oyun çıkmış. Adı da, ortaya çıkması, vücuda gelmesi ve oyun olarak sahnelenmesi gibi, her aşamasıyla tam bir „MUCİZE“.
Bu güzel hayalin gerçekleşmesinde, kuşkusuz sanatçı Müjdat Gezen ve okulundaki öğrencilerinin inanılmaz güzellikte katkısını, özverisini unutmak, nasıl mümkün olabilir ki! „Yüreklerine sağlık“ diyorum, hepsinin.
Bu oyunun, sahnelenmesini ise, usta yönetmen Ayşe Emel Mesçi üstlenmiş ve diğer başarı projelerinde olduğu gibi „Mucize“ oyununa öyle bir gömlek giydirmiş ki, nereden baksanız, nasıl baksanız, bir sinema izliyor hissine kapılıyorsunuz nedense.
Bu inanılmaz güzellikte ve seyircisine, adeta o tarihi günleri yaşatan bu oyunun arkasında gizli bir kahraman daha var; o da oyunun dramaturgisini yapan usta kalem Ali Berktay. Etkileyici müzikler ise, Onur Avdan’a ait.
Bir tarih kokusunda olan sararmış tozlanmış ama bir ulusun kaderini içeren yapraklar, sahnede iki saat boyunca bir bir dökülüyor.
Her bir yaprakta, Cumhuriyet rejiminin, varlık sebebimizin kilometre taşları döşenir gibi, hissediyorsunuz.
Son iki günde, 29 Ekim Bayramı’na yetiştirebilmek için, oyunu inanın üç kez izledim. Her üçünde de, bu taşların, 100 yıl öncesine özgü kutsal mücadelenin nasıl ve nice zorlu süreçten geçtiğini birebir gördüm.
Her kararı inanılmaz bir hayal ile başlayan, adeta bir hayal insanı olan Mustafa Kemal’in, tüm inanılmazlığı, yaşanabilecek her zorluğu aşmada, O’nun hayal gücünün, öngörüsünün, vizyonist kişiliğinin, karşılaştığı farklı durumları görüp okuyabilmesin, ne derece etkin olduğunu farkettim.
Müjdat Gezen’in özverili ve başarılı oyuncuları başta olmak üzere, sahne önünde veya arkasında bu Mucize’yi yaratan tüm sanat dostlarına, bir izleyici olarak ben de binlerce kez teşekkür ediyorum.
Gerçekten teşekkür ediyorum binlerce kez.
Cumhuriyetimizin 100. Onur Yılı’nda, 2016’da ilk kez İstanbul’da sahnelenen bu muhteşem sahne çalışmasının, ekran yüzümüz olan kanalımız„Toplum24TV’de ve tüm sosyal iletişim ve erişim ortamlarımızda yayınlanmasına ve okurlarımız ve izleyenlerimize ulaşması amacıyla, güvenip, imkan ve izin sundukları için.
Evet, bir kez daha haykırıyorum. „Mucize“ oyunu, aslında kendisi başlıbaşına bir Mustafa Kemal Atatürk Mucizesi olan, bu emek ve alınteri ve elbette yurtseverlik kokan oyunu, Anadolu’ya özgü bir mucizedir. Türk mucizesidir.
Bir söyleşisinde dinmemiştim. İlker Başbuğ Paşa, oyunun galasını izledikten sonra, o günlerde şunları söylemişti:
„…Bu gece hayallerimin bir kısmı gerçekleşti. Türk milleti ne yapsa Mustafa Kemal Atatürk'e olan borcunu ödeyemez. Herkesin sevdiği Mustafa Kemal Atatürk'ü topluma nasıl anlatabiliriz? Bugün bunun ilk basamağını yaşadık."
Başbuğ, oyunun sanatseverlerle buluşmasında Müjdat Gezen'in büyük katkısı olduğunu belirterek, "Çünkü bu oyun için gerçekten her şeyini ortaya koydu. Ona ne kadar teşekkür etsek herhalde azdır. Bugün bu sahnede gerçekten bir tiyatro şöleni olduysa, bunu da Sayın Ayşe Emel Mesci'ye borçluyuz. Bugün eğer sizleri ,1919'dan 1923'lere götürebildiysek, o günleri canlandırabildiysek, bu oyun olduysa, bakın burada isimsiz kahramanlar sayesinde olmuştur bu. Onlar belki bugün isimsizler ama, yarınlarda çok büyük bir bölümünün, çok büyük isimleri olacağına inanıyorum. Çünkü bu gençler saatlerce, günlerce, büyük fedakarlık göstererek, çalıştı. İşte bunlar Mustafa Kemal'in gençleridir.“ demişti.
Evet, Mucize yaklaşık 2 saatlik, dinamik, özgün bir tiyatro oyunu.
Ama inanın eseri izlerken, 1919 ile 1923 yıllarının zorlu koşullarına rağmen, Anadolu’ya çıkan ve milletini yüreğine koymuş bir memleket evladının yarattığı büyük mucizeyi sizlerle paylaşmaktan ben de onur duyuyorum.
8 yıl öncesinin koşullarıyla çekilmiş bu tiyatro filminin, yani Mucize adlı oyunun, İlker Başbuğ Paşa başta olmak üzere, emeği geçen tüm gönüllü yurtsever ekibin, gelecek kuşaklara armağan olmasını diliyorum.
Ve toplumun, onca iç ve dış sinsi odaklarına inat, Atası’ndan emanet aldığı Cumhuriyeti, sonsuza dek yaşatma kararlılığını ve azmini, bundan böyle de sürdüreceğini uzaklardan görebiliyorum.
Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün altını çizdiği gibi:
„…Bu yüce milletin azmi ve kararlılığı ile…“
Kim karşı koyabilir ki!.. Kim bu coşkun akan nehrin önünde durabilir ki!.. Kim? Kim? KİM!
Ne mutlu!… Ne mutlu!… Ne mutlu! Mustafa Kemal Atatürk’e inanmış, güvenmiş ve O’nun emaneti olan Büyük Devrimleri’ni, gelecek kuşaklara aktarabilmek için, „demokrasi, özgürlük, eşitlik, hukuk devleti, laiklik ve çağdaşlık yolunda mücadele yürüyüşünde „ben de varım!“ diyebilenlere…
 
Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 29 Ekim 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.