BİR DİL SÜRÇMESİYLE BİR REJİM NASIL ÇÖKER? BU ÇÖKÜŞE 1989 YILINDAN EN BÜYÜK ÖRNEK, DOĞU ALMANYA!
Almanya Birleşme Bayramı’nın "Tag der Einheit" 28. yılını kutluyor.
Kanlı bir 2. Dünya Savaşı’nın ardından ikiye bölünen Almanya, 42 yıllık hüzün ve bekleyişin ardından, bir gün, savaşsız, topsuz, tüfeksiz yeniden birbirine kavuştu.
Yüzyılın, kansız en güzel ve en önemli olayı bence bu birleşme.
Ancak, tarih bazen tesadüfler ve hiç ummadık bazı kararlar yüzünden de yazılabiliyor. İşte bunlardan biri de, Batı ve Doğu Almanya’nın yeniden birleşmesinde yaşandı.
Pek bilinmez ama, özetle anlatayım ve böylece Türkçe’de bilgi tarihine kısa bir not düşmüş olalım:
Bundan tam 28 yıl öncesiydi. Yani yıllardan 1989 ve soğuk Avrupa’da bir Kasım ayı.
Doğu Almanya’da rejime karşı ses çıkarmalar başlıyor. İtiraz edenler var. Ağzını açan cezaevini boyluyor. 42 yıldır süregelen baskılar artıyor.
Doğu’daki bu giderek kabaran halk hareketi, Batılı medyanın hemen hergün ana gündemine düşmeye başlıyor.
Böylesi sancılı dönemde, Demirperde ülkeleri başta olmak üzere, Doğu’dan yabancı ülkelere gidenler genellikle dönmüyor. Doğu Almanya’da ise, ülke dışına çıkmak için halkın çığlığı artık kitlesel boyutlar almış.
Tarih 9 Kasım 1989. Doğu Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nin, dünyanın gözünü kendisine çevirdiği günlerden birinde büyük bir basın toplantısı yapıyor.
Ülkeyi yöneten SED Rejimi’nin geleneksel Sonbahar Kurultayı’na ilişkin bilgileri, alınan kararları ve yönetimin Doğulu Almanlar’ın refah içindeki yaşamını hedefleyen projelerini Politbüro üyesi ve sözcüsü Günter Schabowski, onlarca basın mensubuna, uzun uzun anlatıyordu.
Doğu Alman Televizyonu’nca canlı yayınlanan bu basın toplantısı, öylesine sıkıcıydı ki, gazetecilerin çoğu yorgun düşmüş ve ayakta uyuyanlar bile vardı. İtalyan Haber Ajansı ENSA muhabiri, Riccardo Ehrman, durup dururken, bu hedefler arasında yeni bir seyahat yasası olup olmadığını sordu. Sözcü bu soruya şu karşılığı verdi:
„Evet, bu konuda bugün bir karar aldık ve isteyenlerin özgürce seyahat etmesini kolaylaştıracağız“
Halk bu sözleri duyunca heyecanlandı. Salonda uyuklayan gazeteciler de birden uyandı. İçlerinden biri olan Bild muhabiri Peter Brinkmann: „Ne zaman?“ deyiverdi. Politbüro Sözcüsü Schabowski, önündeki dosyadan evrakları karıştırıp bir notu aradı ve buldu.
Önce biraz duraksadı ve ağzından dökülen: „Bildiğim kadarıyla, hemen!“ ifadesi, halkı sokaklara döktü ve işte o dakikadan itibaren, duvar yıkıldı. Oysa Schabowski bunu kastetmemişti. Fakat iş işten geçmiş, ok yaydan çıkmış ve Doğu Almanlar, yıllardır içselleştirdiği özgürlüğe doğru çoktan koşmaya başlamıştı.
Batı’ya açılan ve 42 yıl boyunca jandarma gücüyle korunan kapı, halkın gücüyle bir daha kapanmamak üzere açılmıştı.
Günter Schabowski, bugün hayatta değil. SED gibi bir baskıcı rejimin soğuk yüzlü isimlerinden biri, hiç istemediği halde, temsil ettiği rejimin ipini çeken açıklamasıyla, bir dönemin kapanışına adeta imza atmıştı.
Geçmiş zaman olur ki… diyor ve düşünüyorum şimdi:
Ne ilginç. İnanılmaz gibi. Tarih bazen çok küçük bir dil sürçmesi ile de, yazılabiliyor demek ki…
Mehmet CANBOLAT Yorumladı
Toplum Gazetesi/ALMANYA (YazıYorum: 3 Ekim 2017)
0 Yorum