FRANKFURTLU ARKEOLOGLAR MANAVGAT YOLUNDA - Toplum24
AVRUPA HABERLERİ

FRANKFURTLU ARKEOLOGLAR MANAVGAT YOLUNDA

Antalya-Manavgat yakınlarındaki Lyrbe Antik Kenti’ndeki arkeolojik çalışmalar Frankfurt Üniversitesi’nde tanıtıldı. Franfurt’tan arkeologlar bölgedeki yeni dönem çalışmalara önümüzdeki günlerde başlayacaklar. Antalya’nın Manavgat ilçesi yakınlarındaki Lyrbe antik kentindeki arkeolojik çalışmalar Frankfurt Üniversitesi’nde  tanıtıldı. Üniversitenin “Antik Heykeller Salonu“nda (Skulpturensaal) Frankfurt Üniversitesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı’yla Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu Kültür ve Tanıtım Ataşeliği’nin işbirliğinde düzenlenen etkinliğe büyük bir katılım oldu.
Toplantı Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Anja Klöckner ile Kültür ve Tanıtım Ataşesi Ferruh Parmaksız’ın selamlamalarıyla başladı.
Prof. Klöckner, Frankfurt Üniversitesi’nin Türkiye’deki arkeolojik çalışmalar alanında 100 yılı aşkın bir birikimi olduğunu vurguladı. Prof. Klöckner, üniversitedeki arkeoloji bölümünün kurucularından Prof. Hans Schrader’in 1896 yılında Türkiye’deki Priene kazılarını başlatan ilk ekipte yer aldığını hatırlattı ve Frankfurt’tan arkeologların burada halen devam eden çalışmalara da Bursa Üniversitesi’yle işbirliği halinde katıldığını belirtti. Üniversiteden arkeologların ve öğrencilerin günümüzde Türkiye’deki çeşitli arkeolojik çalışmalara, oradaki üniversite ve kurumlarla birlikte katılmaya devam ettiğini kaydeden Prof. Klöckner, “Buradan meslektaşlarımız orada yaşadılar, orada araştırdılar, Türkiye’yi, Türkçe’yi öğrendiler. Bu çalışmalarla ilgili yeni ortak yayınlarımız da olacak. Türkiye gibi harikulade bir yerde, oradaki meslektaşlarımızla birlikte çalışma şansı bulduğumuz için çok mutluyuz“ dedi.
Kültür ve Tanıtma Ataşesi Parmaksız da, Türkiye’de halen devam eden çok sayıdaki arkeolojik çalışmalar kapsamında son dönemlerde ortaya çıkarılan önemli eserlerden örnekler verdi. Almanya’dan Türkiye’nin arkeolojik ve turistik zenginliğine büyük ilgi olduğunu vurgulayan Parmaksız, geçtiğimiz yıl ülkemize ziyaret eden 62 milyon turistin yüzde 10’nun Almanya’dan geldiğine işaret etti.
TÜRKÇE VE ALMANCA SUNUM
“Torosların saklı hazinesi“ olarak tanımlanan Lyrbe hakkındaki sunumu da, 50 yıllık aradan sonra oradaki çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle başlatan ekibin yöneticisi Dr. Işıl Işıklıkaya-Laubscher yaptı. Frankfurt Üniversitesi’nden Dr. Işıklıkaya’nın Türkçe sunumunun, Almanca çevisini de kendisi de Lyrbe’deki çalışmalara katılan, İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Selma Bulgurlu Gün üstlendi.
Dr. Işıklıkaya, Frankfurt Başkonsolosluğu’ndan konsoloslar Satı Civelek ve Fatih Şahin’in, Mainz Başkonsolosluğu’ndan Eğitim Ataşesi Dr. Safiye Genç’in, THY Frankfurt Genel Müdürü Serkan Binyar’ın, turizmcilerin, çeşitli sivil toplum kurumlarının ve şirketlerin temsilcilerinin de izlediği sunumda Lyrbe’deki arkeolojik çalışmaların tarihini, günümüzdeki çalışmaların içeğini ve hedeflerini, bu çalışmaları destekleyen şirketlerden “4SCANS“ (Wiesbaden) ve “Ouantum Systems“ (Münih) tarafından hazırlanan üç boyutlu görüntüler eşliğinde anlattı.
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve HSRM - RheinMain Yüksek Okulu‘nun (Wiesbaden) Manavgat yakınlarındaki Bucakşeyhler Köyü sınırları içinde kalan bölgedeki çalışmaların proje ortakları olduğunu belirten Işıklıkaya, Frankfurt, Wiesbaden ve Münih’ten arkeolog, mimar, coğrafyacı ve üniversite öğrencilerinden oluşan bir ekibinin yürüttüğü çalışmalardan örnekler verdi.

Side, Perge, Aspendos gibi antik kentlerin bulunduğu Pamfilya bölgesindeki yer alan Lyrbe’deki çalışmaların 2021 yılından bu yana yüzey çalışmaları niteliğinde olduğunu vurgulayan Işıklıkaya, önümüzdeki dönemde arkeolojik kazılara başlamayı hedeflediklerini açıkladı. Side Müze Müdürlüğü başkanlığında gerçekleştirilecek kazılar için Kültür ve Turizm Bakanlığı‘na gerekli başvuruların yapıldığını belirtti.
İlk kez 1800’lü yılların sonralarından itibaren modern araştırmacılar tarafından ziyaret edilen antik kentteki ilk çalışmalarda Türkiye’de arkeolojinin önde gelen isimlerinden Prof. Arif Müfit Mansel, Prof. Jale İnan ve Prof. Haluk Abbasoğlu’nun (hepsi İstanbul Üniversitesi’nden) yer aldığını belirten Işıklıkaya, 1972-79 yılları arasında Prof. Jale İnan’ın yönetimindeki kurtarma kazıları sırasında bulunan birçok eserin günümüzde Antalya ve Side’deki müzelerde sergilendiğini kaydetti.
Çalışmaların sürdürüldüğü antik kentin ilk dönemler “Seleukeia“ olarak adlandırıldığını, ancak daha sonra buranın büyük olasılıkla Lyrbe kenti olduğunun kabul edildiğini belirten Işıklıkaya, bunun da henüz tam olarak kanıtlanmadığını ve yaptıkları çalışmalar sırasında kentin tarihine ilişkin yeni bulgulara ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Şimdiye kadar bu ölçekteki bir kentten beklenmeyecek derecede kaliteli eserler bulunduğuna işaret ederek, bütün bunların kentteki kültürel hayatın gelişkinliğini gösterdiğine işaret etti.

Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim gören kente bulunan Eski Yunanca-Sidece çift dilli yazıların buradaki yerleşimin çok daha erken dönemlere uzandığını ve yerel Anadolu nitelikli olduğuna işaret ettiğini belirten Işıklıkaya, 2021’de çalışmalara başladıktan üç hafta sonra yaşanan büyük Manavgat yangınından antik kentin de büyük zarar gördüğü için istedikleri tempoda çalışmaları sürdüremediklerine de değindi. Yangın nedeniyle yıkılan, tahrip olan ve yıkılma riski altında bulunan eserleri de belgelediklerini belirten Işıklıkaya, büyük bir alanı kapsayan yangın sonucu antik kentin çevresindeki başka kalıntıların izlerinin de tespit edilebildiğini ve yakınlarda yeni bir yerleşim yerinin de ortaya çıkardıklarını kaydetti. Bu çalışmaların depremlerin bölgeye etkisine ilişkin araştırmaları da içerdiğini belirten Işıklıkaya, define bulma hevesiyle sürdürülen izinsiz kazıların da kente büyük zarar verdiğine işaret etti.

Çalışmaların sadece kentin tarihinin ve yerleşim özellikleri arkeolojik ve mimari açıdan incelenip, belgelenmesini ve ilerideki kazı çalışmaları ön hazırlıkları değil, aynı zamanda bölgenin turistik potansiyelinin artırılmasını da hedeflediğini belirten Işıklıkaya, bölge halkı, sivil toplum örgütleri ve yerli-yabancı ziyaretçilere yönelik tanıtım faaliyetlerini sürdürdüklerin kaybetti.

Bucakşeyhler Köyü halkının antik kenti daha iyi tanıması, koruması ve tanıtımına katkıda sağlamasına katkıda bulunmaya çalıştıklarını belirten Işıklıkaya, köyde uzun yıllar kullanılan eski yapıların Lyrbe’deki yapılarla mimari benzerliklerine de işaret ederek, bunların da “külterel miras“ kapsamında korunması için çalıştıklarını belirtti. Buradaki 70’li yıllarda ilk kazılarda çalışanlarlardan bazılarının halen köyde yaşadığını da kaydeden Işıklıkaya, ekibiyle birlikte köy halkına yönelik bilgilendirme, bayramlaşma etkinlikleri düzenlediklerini, bu buluşmaların bölgedeki çalışma dönemlerinin en sevdiği anlarını oluşturduğunu belirtti.

Antalya bölgesini ziyaret edenlerin Perge, Side ve Aspendos gibi Lyrbe’yi de gezi programlarına almalarını hedeflediklerini belirten Işıklıkaya, bu çalışmaların “Türkiye-Almanya“ ve “Frankfurt-Antalya“ ilişkilerinin gelişimine katkıda bulunmasını umduklarını kaydetti.

Dr. Işıklıkaya-Laubscher yönetimindeki 21 kişilik ekibin yeni dönem çalışmaları önümüzdeki haftalarda başlayacak. Yaz ayları boyunca Antalya bölgesini ziyaret edenler, rotalarını Manavgat’a çevirirse, kent merkezine 10-15 km. yakınlıktaki  “Torosların gizli hazinesi“ni keşfedip, Frankfurt’tan gelen arkeolog, mimar, coğrafyacı ve öğrencilerle karşılaşabilir, bölgeyle, çalışmalarla ilgili bilgileri kaynağından edinebilirler.

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.