GÜLERYÜZLÜ GAZETECİ HAKKI AKDUMAN VE ÖLÜMÜN SOĞUK YÜZLÜ GERÇEĞİ
Mehmet Canbolat Yazıyor:
Ne zaman bir ölüm haberi duysam,
Hiç tanımasam bile, O'nun geride kalanlarını merak ederim.
Geride acıya bürünmüş insanların hissettiklerini hissetmek gibi birşey bu.
Yani insanı anlama gayreti gibi bir şey diyebilirsiniz. Belki empati.
Yani kendini O'nun ve geride kalanların yerinde olmak gibi karmaşık birşeyler işte.
Birkaç gün önce, sosyal medyada sıkça gördüğüm fotoğraflarına bakarak: "Sevgili Hakkı! Önündeki masada duran bardak masum görünüyor. Öyle de olabilir ama, onun içindeki tam bir "sakıncalı piyade" demiştim.
Biliyorum belki yüzlerce dostu da benzeri şeyleri düşünmüştü.
Ama, O, 25 Aralık 2015 günü sabaha karşı, Antalya'daki evinde, çok sevdiği rakının bünyesinde yarattığı yangından değil; elektrikli ısıtıcının yol açtığı yangında, alevlerin, zehirli dumanın kurbanı oldu.
Kötü başladı gün. Çok üzüldüm. "O mu gerçekten bu insan; değil mi?" diye, ekrana düşen mesajı bir kaç kez okudum. Ama haber gerçekti.
Uzun yıllar Almanya'da Anadolu Ajansı'nın bünyesinde çalıştı. İyi bir fotoğrafçıydı. İyi bir haberciydi. Yani her iki yeteneğiyle, iyi bir gazeteciydi. Yardımseverdi. Dostttu. Bir gün emekli oldu. Çok sevdiği Antalya'ya yerleşti ve önceki gün sabaha karşı sevdiği kentin koynunda, kötü biçimde sonsuzluğa yürüdü.
Oysa üç gün önceki sosyal medya sohbetimizde bir ara onu heyecanlandırmış ve bir fikir üretmiştim. "Sen boş durmazsın Hakkı" demiştim. Ancak asıl yapması gereken bir güzelliği hatırlatmıştım. Onu mutlaka yapmasını önermiştim.
Çok usta bir fotoğrafçıydı. Elinde binlerce önemli fotoğrafın arşivi olduğunu biliyordum.
"Sevgili Hakkı. Bu fotoğraflardan bir sergi açsan, kitap hazırlasan." demiştim.
"Dünyanın dört bir yanına gazeteci olarak gittin. Kimbilir ne kadar tarihi görüntüler vardır. Bunları hatıralarında gözleminle, anektotlarda süslesen, güzel bir tarihi bilgi ve belgeye dayalı çalışma ortaya çıkar. Unutmaki elindeki arşiv, sadece Türkler'in bir dönemlere özgü arşivi değil, bence farklı ülkelerin de belleği niteliğindedir." demiştim.
Hissettim. Çok sevinmişti bunu görmeme. Aynı şeyleri düşünmüşüz. Kendisinin de böylesi bir hazırlığı olduğunu söylemişti.
Almanya'dan gelen dostlar ile eski günleri hatırlamaktan söz etmişti.
"Seni de bekliyorum artık" demişti.
"Antalya'ya hiç işim düşmüyor. Ama olursa elbette ararım. Söz!" diye geçiştirmiştim adeta.
Son sözü: "Sevinirim. Beklerim. İyi günler" di.
Gün, bugün ancak iyi değil. Bir an 3-4 ay önce ziyaret amaçlı geldiği Almanya'da Frankfurtlu girişimci ortak dostumuz Sevgili Hüseyin Adalı'nın otelinde buluşmuştuk.
Sohbetimiz, biraz Türkiye'nin halleri, biraz da geçmiş yılları "şöyle bir hatırlama" dolu bir akşamdı.
Bir de onunla 1999 yılında yaptığımız 6 günlük Çin Halk Cumhuriyeti gezimiz geldi aklıma. Çin olur da Sevgili Hakkı, Türkiye Gazetesi'nden Mehmet Koca, Hürriyet'ten, (bugün Hessen eyalet meclisinde milletvekilliğii yapan) İsmail Tipi, Doğan Pürsün abimiz ve elbette bugün aramızda maalesef olmayan rahmetli kardeşimiz Bedri Gümüş hatırlanmaz mı?
Aynı şekilde Antalya'da yıllar önce bir Türk Alman Gazeteciler Buluşması'nda geçirdiğimiz ve mesleki bilgilerin tokuştuğu 4 gün.
Ve Almanya'da yüzlerce kez haber için birlikte koşuşturduğumuz günler.
Mehmet Ali Ağca'nın 80'li yılların başında Vatikan'da gerçekleştirdiği Papa Suikasti'nin Almanya bağlantılarını içeren iddiaları araştırmak için zamanla adeta didiştiğimiz ve çoookk geride kalmış bir dönem.
Bence, Türkiye'nin yetiştirdiği ve dünyada farklı ülkelerde önemli mesleki deneyimi olan, iyi bir yol arkadaşı, güvenilir bir insandı Hakkı Akduman.
Ölümün zamanı var mı yok mu? Bilinmez ama, bence O erken öldü.
Ne ilginçtir, acı haberi duyunca, hemen herkes gibi benimde aklıma gelen ilk kuşku, "o bardaktaki sakıncalı piyade" oldu.
Ancak, onu çok sevdiği sakıncalı piyade değil, bir basit elektrikli ısıtıcının devrilmesi sonucu çıkan yangın ve zehirli duman oldu.
Dedim ya; gün kötü başladı bugün benim için. Almanya'dan tanıyan tüm dostlar için.
Seni unutmayacağız Sevgili Hakkı…
Hep gülümseyen yüzünle anacağız seni, ölümün yüzü soğuk da olsa.
Not: Hiç tanımadığım ailesinin, yakınlarının acısını ancak böyle bir yazıyla paylaşabiliyor, sabır diliyorum.
Mehmet Canbolat Yazdı.
Toplum Gazetesi/ALMANYA: (Haber-Yorum - 26 Aralık 2015)
0 Yorum