Türkiye'den Dr. Muzaffer Tamer'in "Atom Riski" Çığlığı - Toplum24
ARŞİV

Türkiye'den Dr. Muzaffer Tamer'in "Atom Riski" Çığlığı

 

Türkiye'de son zamanlarda yapılan atom santralarının Türkiye için büyük zararlara yol açacağından endiye ediliyor. Bu tür riskli projelere sert eleştirilerle yaklaşanlar da var, bilimsel tezler ortaya koyanlar da.....

Emekli uzman Dr. O. Muzaffer Tamer, bu konuya direnen bilgelerden birisi. İlerleyen yaşına rağmen, erişebildiği her kesime sesini duyurmaya, atom santrali projelerinin ihtihar anlamına geleceğini aktarıyor.

Dr. Tamer, gazetemize yolladığı mesajinda şunları dile getiriyor:

Almanya binlarda kullanılan enerjinin %50 lik bölümünü fotovoltaikten yani güneş enerjisinden elde ediyor.

ALMANYADA GÜNEŞİN MAKSİMUM OLDUĞU YERDE SENEDE 1800 SAAT GÜNEŞ GÖRÜYOR.

TÜRKİYEDE, EN DÜŞÜK YER 2300 SAAT VE GÜNEYDE 3500 SAAT GÜNEŞ GÖRÜYOR YANİ ALMANYANIN İKİ MİSLİ.

Bizde foto voltaikten elektrik üretimi sıfıra yakın Almancada % 50lerde . Türkçe'de sıkça kullanıldığı gibi, "gel de ardıç ol çatlama" veya “onlar gider mersine biz gideriz tersine” deme.

02.Ekim .2015 tarihli PV MAGAZİNE (Foto voltaik magazin)mecmuasında Almanya da kullanılan toplam enerjini n %50 den fazlasının yenilenebilir enerjiden ,geri kalanının da kömür ve atom santrallerinden elde edildiği yazılmaktadır.


Böyle bir oran Almanya da ilk defa yakalanmıştır. Yakın bir zamanda bu oranın daha da büyüyeceği bildirilmektedir, zira evlerine kendi ihtiyaçları için foto voltaik kuranlar çığ gibi büyümektedir.Alman hükümeti bu iş için özel bir banka (Kredietanstalt für wiederaufbau) kurmuştur,banka ihtiyaç sahiplerine faizsiz kredi vermekte, ve onlarda bu parayı elektrik parası öder gibi bankaya geri ödemektedir,zaten kısa zamanda kendini amortize etmektedir.


Ben Türkiyede kendi evime 5 kw gücünde bir fotovoltaik sistem kurmak istedim 1 seneden fazla müsaade için uğraştım, ya erine monte dildikten sonra 3 ay kabul için bekledim. Türkiye de şu anda şebekeye bağlı fotovoltaikle enerji üreten bir tek ev benimki. Bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim, güneşin 2 saatte dünyaya gönderdiği enerji,dünyada 1 senede kullanılan toplam enerjiye eşittir.


O halde bir yolunu bulup bunu kullanmamız lazım, Başta Almanya ve Amerika olmak üzere bütün gelişmiş ülkeler ve bir kısım gelişmekte olan ülkeler bu iş için büyük gayret sarf etmektedirler,aşağıdaki makalemde bunu görebilirsiniz.


Florida’daki uzay işlemlerinden sorumlu  Kennedy Space Center şirketinin yöneticileri, istikbalin enerji kaynağını kullanmaya teşebbüs ettiler. Bu sene NASA, Amerika’nın Enerji temin  işlerinden sorumlu Şirketi Florida Power & Light Corporation (FPL) ile enerji temini için bir mukavele imzaladı. NASA, FPL’e iki adet on megavat gücünde Fotovoltaik elektrik santralı yapması şirketi sadece yeryüzünden değil uzayda kurulu fotovoltaik peyk santrallerden de elektrik elde etmek için SOLAR şirketiyle 2016 senesi için anlaşma yaptı. Teknik olarak çok zor görünse de prensipte çok basittir.

Yer yüzünden 36.000 km uzaklığa yerleştirilen bu peykler dünya etrafında sabit hızla dönenecekler ve 24 saatte bir defa da kendi eksenlerinde dönecekler ve bu suretle de her an direk güneş ışınlarını alacaklardır. Bu durumda  santraller kesintisiz olarak dünyaya Mikro dalgalarla enerji gönderecektir. En kötü hava şartları dahi, sistemi zayıflatamayacaktır, zira bulutlar Mikro dalgaların dünyaya gelmesine mani olamazlar.


Bu durum insanı ister istemez iyimser yapmaktadır. İnsan ister istemez kendine şu suali soruyor. Neden hiç kimse şimdiye kadar bu konuyla uğraşmadı? Cevap açık ve katidir. Hiçbir ülke şimdiye kadar gerekli parayı ortaya koymadı. Aslında 1970 li yıllarda bu proje ortaya çıktı ve zamanın Amerika  Başkanı Jimmy Carter bu projeyi 1979 da onayladı ve senatoya sevk etti. Senato petrol kartellerinin baskısıyla tasarruf etmesi gerektiğine karar vererek projeyi ret etti. Bundan sonra Carter de projeyi rafa kaldırdı ve bir daha gündeme getirmedi.

O zaman bu  sistemin   Kömür ve Atom santralleriyle maliyet yönünden rekabet etmesi mümkün değildi ve hiç kimse CO2  Dünyaya yapacağı kötü etkileri hesaba katmadı. Ayrıca atom santrallerinin atıklarının nasıl yok edileceği de hiç düşünülmedi.


Bu düşünce ve davranışlar çok geride kaldı. Şimdi, güneş yelkenlerinin bir an önce devreye sokulması gereklidir. Ayrıca fotovoltaik paneller her geçen gün biraz daha ucuzlamaktadır.


Ayrıca Bilgisayar ve robot teknolojisi o kadar geliş tiki bu panellerin uzayda monte edilmesi için astronotlara ihtiyaç duyulmayacaktır.
Ekonomik ve ekolojik şartlar ile teknik olanaklar son senelerde  o kadar değişti ki  Space Solar Power konusu yeniden ele alındı. Şu anda yapılan modeller derhal uzaya gönderilecek şartları kapsamaktadır. Bunları yapanlardan biri aydan geriye dönüş projesini yapan ve birçok uzayla ilgili innovation a sahip MOON SOCIETY isimli özel bir cemiyettir. Bu cemiyetin başkanı Peter Kokh uzaya yerleştirilecek çok büyük iki mercekle dünyadaki kolektörleri besleyebileceklerini ifade etti. Ayrıca Space Solar Power sistem projesini, Orlando da mayısta yapılan International  Space Development Conference’ da açıkladı. Gösterilen kroki ,resim ve animasyonlardan sonra NASA ve NATIONAL SPACE SOCIETY, sistemin çalışacağını kanıtladığını ifade ettiler.


Kokh, bu fotovoltaik santral ve nakil antenlerinin güneş ışınlarından elde edilen elektrik enerjisini KISA DALGA  vasıtasıyla yeryüzüne gönderileceğini açıkladı. Burada kullanılan fotovoltaik paneller konvensiyonel panellerdir ve bir değişikliğe sahip değildirler. Burada elde edilen elektrik modüllerde kısa dalgalı frekansa çevrilir ve antenler vasıtasıyla dünyaya gönderilir. Modüllerin birkaçı bir arada çalıştırılarak büyük bir şehrin elektrik enerjisi temin edilebilir. Bu fikir yukarda uzayda 24 saat kesintisiz güneş ışınlarının bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu suretle dünyadaki herkes istediği kadar bu temiz ve çevreci enerjiye sahip olacaktır. Bu teorinin pratikte netice verdiği, yapılan prototiple kanıtlanmıştır.

Orjinal sistemde kısa dalga önce dünya üzerindeki bir toplama istasyonuna gönderilecektir. Dünyadaki istasyonda bir RECTENNA (Rectijying antenna nın kısaltılmışı) ÇEVİRİCİ ANTEN’E gelecektir. Gelen kısa dalgalar hedeften şaşarlarsa akım otomatik olarak derhal kesilir kısacası çok emniyetli bir sistemdir.36 bin Km’ den gönderilen bu kısa dalga huzmesi silindirik kalamaz aynen bir el feneri huzmesi gibi konik bir demete dönüşür. Bu yüzden 5.8 Gigahertz le gönderilen kısa dalgaları alabilmek için kenarı 5 Km olana bir alana ihtiyaç olur. Bu enerji tarlalarında pek tabi fotovoltaik paneller yoktur, gelen kısa dalga akımlarını doğru akıma veya alternatif akıma çeviren diyotlar vardır. Rectennaların bulunduğu alanlar solar panellerin kullanıldığı alanlardan farklıdırlar.


Zira rectenna’nın altında kalan alan başka gayeler için mesela ZİRAAT için kullanılabilir. Buna misal olarak Puerto Rico daki Arecibo-Radioteleskop gösterilebilir.10 metre yükseklikteki çanağın altında eğreltiotu, begonya ve orkide rahatlıkla yetişebilmektedir. Hatta 5 metre yükseklikteki rectenna nın altında şeftali ağaçları yetiştirebilecektir, zira buradaki alıcı foliye geçirgen olduğundan güneş ışınlarının aşağıya geçmesine müsaade eder. Böyle bir yer olarak San Francisco’nun 100 Km güney batısındaki Los Banos tespit edilmiştir. Enerji işleri bölüm müdürü Carl Boerman emniyet açısından bu bölgenin etrafını kimsenin giremeyeceği şekilde çevirdiklerini ve 2016 senesinde sistemi işletmeye alacaklarını söyledi. Ayrıca uzaydan gelen bu kısa dalgaların, öğle güneşinin yaptığı sıcaklık  tesirinden 7 kat daha az tesir edebileceğini  belirtti. Eğer kuşlar kısa müddet bu ışınların altından uçarlarsa onlara da bir zarar gelmeyecektir. Bu ışınlar alıcıların civarında sadece cep telefonları için problem yaratacaklardır. Bu işler  için de yeni frekanslar ve filtreler düşünülecektir.

Şimdilik  işi gerçekleştirmek için  problem sadece işin finansmanıdır. Birçok çevreci vakıf ve bu işin istikbal vaat ettiğini gören finans kuruluşları konuyla çok yakından ilgilenmektedirler. Sistemin uzaya gönderilmesi için Boeing, ve Lockheet şirketleri veya her ikisi birlikte işe talip olduklarını açıkladılar. Boeing senelerden beri Delta-4 roketleriyle, Lockheet Martin Atlas 5 roketleriyle uzaya NASA ve Özel kuruluşlar için uyduları ve uzay sondalarını başarıyla göndermektedirler. Ama SOLAR, bu iş için başlangıçta 4 roket kullanmak mecburiyetindedir. Sistem iki ayrı ünite olarak veya hepsi beraber uzaya gönderilebilir, ama her iki durumda da uzayda bir montaj olmayacaktır. Kullanılan Solar paneller dünyada da kullanılan SILISYUM bazlı solar kolektörler olacaktır ve ince tabaka teknolojisiyle üretilecektir. Sistemin kullanışlı ve mümkün mertebe uzaya ucuz gönderilmesi için çok hafif olması  planlanmaktadır. Kullanılan solar paneller şimdiye kadar Uzayda defalarca kullanılmış ve iyi netice alınmış panel  tiplerinden seçilecektir.


Japon hükümeti de bu sistemle çok ilgilenmektedir işin araştırması için senlik 10 milyon$ tahsis etmiştir. JAXA firması 2015 de bir test uydusu planlamıştır. Ayrıca MITSUBİSHİ ve İHİ diğer 14 Japon firması ile BİR KONSORSYUM yapıp bu iş için 15 milyar € toplamışlardır.


Bu tip solar enerji ile sadece AMERİKA VE JAPONYA uğraşmamaktadır. Diğer ülkelerde güçlerinin yettiği kadar Fotovoltraik uzay santralleriyle meşgul oluyorlar. Bilhassa İsviçre bunların başında geliyor. Schaffhausen deki Space Energy şirketi uzaya daha alçak bir yörüngeye 40 uyduyu 3 sene içerisinde  gönderecek. Başlangıçta bunlar sadece yörüngelerinde dolaşacaklar. İsviçreliler’de Boeing DELTA 4 roketlerini kullanacaklar.15 ton ağırlığındaki uydular, robotlarla birlikte 300 Km mesafedeki yörüngeye gönderilecek ve 2 sene sonra ünitelerden bir tanesi bitmiş olacak. 2029 senesine kadar 15 ünite daha bitmiş olacak. İlk ünite 12 ile 16 milyar dolar arasına mal olacaktır. Daha sonrakilerse 7 – 8 milyar dolara mal olacaktır.

Züric’teki ve diğer bir çok finans grupları bu işe iştirak edeceklerini beyan ettiler. HİNDİSTAN aynı metotla 15 sene içerisinde 120  Cigavat enerji elde etmek için 200 milyar dolar tahsis etti. Hindistan çok büyük bir ülke olduğu için enerjinin naklinde büyük kayıplara uğramaktadır. Halbuki bu sistemde enerji nerede kullanılacaksa alıcı orada olacaktır, dolayısıyla kayıp çok azalacaktır.


Pacific Electric Company, Kalifoniya’ nın güneyindeki 150 000 evin enerjisini temin için 200   megavatlık bir solar  santral kurması hususunda anlaştı.
Almanya da Hoffenheim mın Wirsol-Arena-Rhein-Neckar bülgelerinde ki evlerin 2/3 kendi elektriklerini kendileri üretmektedir, kısa zamanda bu daha da artacaktır.bu bölgelerde yerel yönetimler bu şekilde fotovoltaik üreten sistemlerin bakımını parasız yerine getirmektedir.


Biz Türkiye olarak hala kömür santralleri ve atom santralarıyla uğraşıyoruz,Almanya ise 7 atom santralını kapatmak için karar alıp işleme koydu.


İklim değişiklikleri artık ikili ağız kavgalarını aşarak dünyamızı ciddi olarak tehdit etmeye başladı. Neticeleri şimdiden görüp tedbirler almasak, yaşlı gezegenimize büyük ihanet etmiş oluruz. Artık dünyamızda yağmurlar sel felaketlerine, rüzgarlar fırtınalara ve horrikonlara dönüştü. Güneşin gönderdiği kısa dalga boylu ışınlar, dünyayı ısıttıktan sonra, hava kirliliğinden oluşan bulutlar yüzünden dünyamızı uzun dalga boylu olarak terk edememekte ve dünya her geçen yıl biraz daha ısınmaktadır(SERA ETKİSİ).


Sıcaklıklar arttıkça, kuraklıktan dolayı içecek su bile bulamayacağız. Kutup buzulları eriyecek, yüzlerce kıyı şehri haritadan silinecektir. Bu yazdıklarım kötümser bir senaristin senaryosu değildir. Dünyamıza böyle kötü muamele etmeye devam edersek, Allah da yaşamamıza bir müddet daha müsaade ederse bütün bunları göreceğiz.


Dünyamızı kirleten en büyük etken fosil yakıtların enerji üretiminde kullanılmasıdır.
Alman Trafik, İnşaat ve Şehir Geliştirme Bakanı Wolgang Tiefensee, bu konuda şunları söylemektedir:


‘Eğer biz küresel ısınmaya karşı bir şey yapmak istiyorsak, önce enerjiyi gerektiği yerde gerektiği kadar kullanmamız ve konutlarda enerji tasarrufunu ön safhaya çıkarmamız gerektiğine inanmamız lazımdır.’ Zira Almanya’ da kullanılan toplam enerjinin %40 lık bölümü, konutlarda kullanılmaktadır. Biz biliyoruz ki; konutlarda büyük enerji tasarruf potansiyeli yatmaktadır. Ayrıca bütün kömürle çalışan santraları ve atıklarını hemen yok etme imkanı olmayan Atom santralarına da kilidi vurmalıyız.


Bu sözleri duyduktan sonra başlığım ne kadar yerinde olduğuna inanmışsınızdır.
"HERKES GİDER MERSİNE BİZ< GİDERİZ TERSİNE !!!"

 

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.