VENEZUELA KARIŞIRSA, DÜNYA KARIŞIR MI? - Toplum24
ARŞİV

VENEZUELA KARIŞIRSA, DÜNYA KARIŞIR MI?

Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:

VENEZUELA KARIŞIRSA, DÜNYA KARIŞIR MI?...

Anımsarsanız, geçtiğimiz güncel yazılardan birinde, Avrupa ülkeleri ile dünyada göç ve mülteci konusuna eğilmiş, sürekli artan göçün, AB büyük ailesinde rahatsızlığa sebep oluşturduğuna dikkati çekmiştik.

Bu rahatsızlığı dillendirirken, elbette: „Ne ekersen, onu biçersin“ diyerek, kendi orta ve uzun vadeli hesapları yüzünden, Avrupalı ülkelerin, dünyanın dört bir köşesini, ABD’nin dümen suyunda kaşımaktan vazgeçmesi gerektiğini vurgulamıştık.

Aksi takdirde, „durum bu olur, yani kendi ülkesinde dış dayatmalarda meydanan gelen, iç çatışkılar, bölgesel savaşlar, açlık, yokluk kuraklık gibi ağır koşullardan ötürü, insanların kendini güvende hissedebileceği ülkelere gidebilmesi kadar doğal bir insanlık ihtiyacı olamaz“ diyerek olası sonuçların altını çizmiştik.

Bu bağlamda, mevcut koşullara bakarak, önümüzdeki yıllara özgü yeni göç dalgalarının, yakında Batı’nın da kapısını yine zorlayabileceğine işaret etmiştik.

Bunun ilk somut ayak sesi, Afrika ülkelerine paralel, belki hepimize çok uzak ihtimal gibi gelse bile, Venezuela’dan yükseliyor. Bilindiği gibi, bir süredir, bu ülkede bir politik belirsizlik egemen. Daha doğrusu bu ülkede iki başlı bir yönetim var.

Birincisi orduyla ilişkileri oldukça iyi olan Cumhurbaşkanı Maduro, diğeri ise, 23 Ocak 2019 günü, ülkede ABD destekli devlet yönetim birimi kuran ve Maduro yönetimini de yasadışı ilan eden genç politikacı Juan Guaido.

Belirsizliğin egemen olduğu ilk günlerde, anımsayalım; sokak çatışmaları çıkmış, asker müdahale etmiş ve çok sayıda gösterici de hayatını kaybetmişti. Venezuela Ordusu, kesinkes, mevcut Cumhurbaşkanı Maduro’nun yanında topyekün duruyor. Görüntü şimdilik böyle.

Maduro, Meclis başkanlığı da yapan ve kendisini o arada Devlet Başkanı ilan eden Guaido’yu da „anayasayı ihlal suçu işlemekle“ itham ediyor ve uyarıyor.

Hatta gelen son bilgiye göre, Devlet Başkanı Nicolas Maduro, parlamentoyu dağıtmaya ve ülkesini 2020’de yeniden seçime götürmeye niyetli görünüyor.

İşin ilginç yanı, Venezuela’da, „artık başkan benim“ diyen Juan Guaido’yu tanıyan ülke sayısı 52 oldu.

Türkiye hariç.

Çünkü T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve çok sayıda AB üyesi ülke başta olmak üzere dünyada kabul görmeye başlayan Guaido’ya karşılık, Maduro’nun saflarında yer aldı ve hatta „Kardeşim Maduro“ dedi.

Şimdi geçmişteki örneklere bakacak olursak, ABD ile ilişkilerin istikbali dikkate alındığında yarın ne olur? „Kardeşim Maduro“ bir gecede „Zalim Düşman Madara“ya dönüşür mü?“ bilemeyiz.

Ancak Ankara şimdilik, Maduro’nun yanında ve Venezuela devletine ait önemli miktar altın rezervine de koruyucu ev sahipliği yaptığı söyleniyor.

32 milyonluk nüfusa sahip Venezuela toplumunda uzun yıllardır alttan alta kaynayan bir huzursuzluk var. Bunların başında, işsizlik, artan yoksulluk ve özellikle genç kuşaklarda istikbal kaygısı ve ailesini geçindirmek için, bedenleri para karşılığı satan genç kız sayısının hızla artması.

ABD yanlısı, Uluslararası Yardım Kuruluşları’nın raporları en azından böyle diyor.

Bu arada BM de Venezuela konusunda oldukça aktif görünüyor.

Uluslararası bu teşkilatın verilerine göre; „Dünyada, vatandaşları oransal olarak en fazla başka bir yere çıkmaya zorlanan ülkeler sıralamasında, Venezuela başta geliyor.“ diyor. Örgüt, yaşam koşulları açısından can güvenliğinin de, Venezuela’da çok düşük olduğundan söz ediyor.

Venezuela halkının kendi topraklarını kolayca terketmesini, hiç kuşkusuz ABD çeşitli yöntemler ile uzun süredir körüklüyor ve ülkedeki sosyalist rejim anlayışının belini kırmak istiyor.

Sebep?

Sebep diyorsanız, bu ülkenin zengin petrol yataklarından daha iyi başka sebep var mı sizce?

ABD, dolaylı biçimde bu ülkeye çembere almayı, yaşam alanını daraltmayı ve yönetimi hareket edemez hale getirmeyi planlıyor ve uyguluyor.

Bilgi kirliliği büyük ölçüde kol geziyor. Algı operasyonları yapılıyor. Başka ülkelerde çekilmiş görüntüler, sanki Venezuela’da olup bitmiş gibi, dünyanın gözüne servis ediliyor.

Bu tür çember harekatının bir yeni göstergesi, „Önümüzdeki yılın sonuna kadar 8 milyonu aşkın Venezuela halkı, kendi ülkesini terkedecek“ diyor.

Bu da Latin Amerika ülkelerinin yakın tarihinde görülen, „en yoğun göç hareketi“ olarak tanımlanıyor.

Peki 8 milyonu aşkın insan nereye gidecek dersiniz? Bunların bir bölümü hiç kuşkusuz Güney Amerika ülkeleri ve Karibikler’e kapağı atacak. Ancak ya önemli orandaki gerisi?

Yapılan ön tahminlere göre, Venezuela’yı terketmek isteyen, umudunu yitirmiş kitlelerin önemli bölümünün hedefinde, ne pahasına olursa olsun, Avrupa ülkeleri de var.

Bu kadar uzaklıktan nasıl olur? demeyin, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’dan kalkan kitleler, Avrupa kapılarını nasıl ki dalga dalga zorlamışsa, Veneuzelalı mülteci adayları da öyle gelir. Bu nedenle kimse uzaklığa bakarak, hayal kurmasın.

Yine geçen yayınlarımızda altını çizdiğimiz gibi, Batılı ülkelerin bu günlere kendisini iyi hazırlaması gerekir.

Bırakın 2020 yılı sonunu, sadece bu senenin bitimine kadar, Venezuelalı mülteci adaylarının sayısının 5 milyonu geçeceği de öne sürülüyor.

Ne diyelim, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere gibi ülkeler, mevcut mülteci potansiyelinin adil dağılımı konusunda hala ortak bir karara varamazken, yarın-birgün Venezuelalı mülteci adayları çakılacak bir kıvılcım ile, Avrupa kapılarına dayanacak demektir.

Bumerang denilen bir oyun aleti ve bu eksende bir kural vardır, bilirsiniz mutlaka.
Buna benzer bir durumdur göç hareketi ve mülteciliğin sebep ve sonuçları…

Ne ekersen onu biçersin. Yani, attığın taş, dönüp dolaşır, seni bulur.
Bir diğer deyişle, kurcalayıp karıştırdığın, kaşıdığın her ateş, kıvılcım olur ve döner gelir seni vurur.

Önümüzdeki aylarda Avrupa’yı biraz yakın takibe alalım diyorum.

ABD destekli sivil toplum kuruluşlarının son günlerde artan Venezuela odaklı haber ve bilgi transferindeki yoğunluk, sanki birşeyler olacak gibi biraz düşündürmeye başladı bizi doğrusu…

Siz ABD’nin, bugüne kadar boşuna hamallık yaptığını gördünüz mü hiç?
Bir hesabı, bir bildiği vardır mutlak beylerin…

Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum Gazetesi/ALMANYA (YazıYorum: 15 Ağustos 2019)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.