Hakkında, Humeyni İmzalı "Ölüm Fetvası" Var; Ama Kendisine Frankfurt'ta "Uluslararası Barış Ödülü" Verilecek! - Toplum24
AVRUPA HABERLERİ

Hakkında, Humeyni İmzalı "Ölüm Fetvası" Var; Ama Kendisine Frankfurt'ta "Uluslararası Barış Ödülü" Verilecek!

FRANKFURT KİTAP FUARI GELİYOR AMA, BU YIL DURUM BİRAZ FARKLI...

Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı, bu sene bir dizi heyecana sahne olacak.
Öncelikle Korona illeti sonrasında hazırlanan ilk ciddi sınav, bu sene yapılacak.
Fuarın tarihi 18-22 Ekim 2023 olup, son iki gün, kitap kurtları, dünyada yayıncılığın evreni olarak bilinen Frankfurt’ta en yeni kitapları, dijital yenilikleri tanıyacak. Kurtlar elbette planlanan sayısız etkinlikte ünlü yazarlarla tanışma fırsatı bulacak.
Hele bu uluslararası fuarın, 75. yaşgününü kutlayacak olmasından ötürü, programın bir dizi sürprize açık olduğu da söyleniyor.
Yani kitap heyecanı yavaş yavaş Ekim ayının ortasını bekliyor şimdiden.
Ama, madalyonun arkasında bir başka gerçek yatıyor. Kitap Fuarı yönetiminin sessizliği, işte bu yüzden hayra alamet görünmüyor. Zira bu fuarın dünyaca ünlü bir konuğu var. Milyonlar onu seviyor dinliyor, okuyor. Diğer yüz milyonlar ise nefret ediyor. Önüne çıksa hem de paramparça edecek kadar bir nefret bu. Yıllardır dünyanın en sıkı korunan ve hakkında yaklaşık 35 yıl önce çıkmış olan ölüm fermanıyla her yerde didik didik aranan biridir O. Adı Türkçe kullanımıyla söyleyecek olursam Salman Rüşti. (yani: Salman Rushdie)

Salman Rushdi, Frankfurt'a Ödül Almaya Geliyor

Yani hakkında İran’ın ruhani lideri Ayetullah Humeyni’nin çıkarttığı „ölüm fetvası“ ile bilinen Hint kökenli İngiliz vatandaşı bir yazar. Fetvada „Rüşti’yü ortadan kaldıracak kişiye verilecek kahramanlık ödülü“ her yıl biraz daha artırılıyor. Hatta ödülü artıranlar arasında, Tahran yönetimine yakın çok sayıda İranlı işadamı da var. Şu andaki öldürme primi 1,5 Milyon Dolar.
Geçmişte bir iki saldırıya maruz kalan Salman Rüşti, geçen yılın Eylül ayında Londra’da bir edebiyat toplantısında, kitabından kesitler okurken, bıçaklı saldırı sonucu, komaya girmiş ve tüm müdahalelere rağmen sağ gözünü yitirmişti.
Şimdilerde koruma önlemleri daha çok artırıldı ve güvenlik elemanları Salman Rüştü’nün çevresinde adeta kuş uçurtulmuyor.
Neden acaba? 40 yıl öncesine kadar adı sanı pek bilinmeyen bir yazar, dünyanın adını ezberlediği bir şahsiyete nasıl dönüşüverdi?
Humeyni, O’nun hakkında neden ölüm fermanı niteliğinde bir fetva verdi bu çağrı bugün bile geçerli.
Ta ki, Salman Rüşti’nün ölümüne kadar geçerli olacak deniyor.

Salman Rüşti bugüne dek birçok kitap yazdı kimse başkasını bilmiyor.
„Şeytan Ayetleri“ kitabı hariç!
Yani İran’daki rejime ters düştüğü iddiasıyla, yıllar boyu görüldüğü yerde yakılan, eserin yayılmasını destekleyen kuruluşlara ağır yaptırımlar uygulanan bu kitap meselesi, hala küresel bir korku niteliği taşıyor.
Hatta ölümünden önce Aziz Nesin bu kitaba sahiplendiği ve yazarını desteklediği için, Türkiye’deki aşırı muhafazakar kesimlerce uzun süre hedefe oturtulmuştu.
Sivas Madımak Katliamı’nda yaşadığı ölüme adım kalmış süreçte, Aziz Nesin’in bu tavrının, „Şeytan Ayetleri“ kitabına destek vermesinden kaynaklandığı öne sürülüyor. Salman Ruşti 18-22 Ekim tarihleri arasında Frankfurt’ta olacak. Bu biliniyor artık.
İran yönetiminin tavrının ne olacağı ise tam olarak henüz bilinmiyor. Zira bugüne kadar, her sene Frankfurt Fuarı’na önemli bir katılım sağlayan İranlı yayıncılar, Tahran’ın tavrına uyarak, büyük olasılıkl Salman Rüşti’yü ödüllendirmeye tepki olarak, bu uluslararası yayıncılık arenasından çekilecek. Gerekçesi, Humeyni’nin „şeytan“ ilan ettiği Salman Rüşti’nün Frankfurt Kitap Fuarı’na konuk olacak olması.
Bundan daha da önemlisi, Alman Yayıncılar Birliği’nin bu yılki „Barış Ödülü“nün Salman Rüşti’ye verilecek olması.
Bu ödül, Frankfurt Kitap Fuarı günlerinde, özgür düşünce ve demokrasiyi bayrak edinen ünlü Paulus Kilisesi’nde düzenlenen törenle takdim edilecek. Bu tavır, bana öyle geliyor ki, Berlin ile Tahran arasında, bugüne dek sessiz ama iyi giden çok yönlü ilişkileri, önemli ölçüde gölgeleyebilir. Tahran’ın fuardan çekilmesinin yanısıra, başka sarsılmalar da yaşanabilir.
Geleceği bugünden ayrıntısıyla okumak elbette zordur ama, yine de „görünen köy kılavuz istemez“ derler.
Salman Rüşti, ilk açıklamasında, bu ödülü almak için Frankfurt’a geleceği günleri sabırsızlıkla ve iple çektiğini belirtirken: „Yıllardır bu fuarı uzaktan izliyorum. Şimdi hayalim gerçek oluyor. Çok sevinçliyim. Geleceğim.“ mesajını veriyor. Yani, önümüzdeki haftalar Almanya İran arasındaki yoğun ticari ilişkilerde sanki bir sarsılmaya hazır gibi. Humeyni’nin ölüm fetvasındaki sözlerinden, çağrısından bir gram bile dönüş veya yumuşamaya yanaşmıyor Tahran yönetimi.
Hatta bu süreci sürekli sıcak tutarak, toplumda „Şeytan Adam“ korkuluğunu korumayı deniyor.
Ne demişti acaba bundan tam 34 yıl önce, yani 14 Şubat 1989 günü çıkarttığı ölüm fetvasında Ayetullah Humeyni:
„……Dünyanın tüm onurlu Müslümanlarına sesleniyorum. Şeytan Ayetleri adlı kitabında, İslamiyet’e, Peygamberimize ve Kuran-ı Kerim’e en ağır biçimde düşmanlık kusan kişi ve ona bu kitabın basılmasına yayılmasına destek veren üçüncü şahıs veya kuruluşlar, ölüm cezasına çarptırılmıştır. Tüm Müslüman alemini, adı geçen O şeytan kişiyi, nasıl isterse, öyle katletmesini istiyorum, bekliyorum…“
Evet dünyadaki tüm Müslümanlara yönelik Humeyni’nin fetvası böyle. Yani bu fetvaya göre, Salman Rüşti, „katli vacip“ biridir.
Batı ise, meseleyi düşünce özgürlüğü olarak yorumlamakta direniyor. „Katli vacip“ ilan etmek, Humeyni Rejimi’ne göre, din devleti olmanın, şeriatın bir gereğidir.
Batılı ülkeler bu örnekten yola çıkarak, uzun yıllar boyu Tahran ile ilişkilerde mesafeli kalmıştı.
Kısık sesle de olsa, Salman Rüşti’nün birey olarak düşünce özgürlüğüne herkes gibi sahip olduğunu da seslendirdi zaman zaman.
Yıllar sonra zamanla bu ilişkiler düzeldi ancak, Alman Yayıncılar Birliği’nin Salman Rüşti’yü „Barış Ödülü“ile onurlandırmaya karar vermesi, bence kartların yeniden karılmasına da sebep olabilir.
Sona doğru gelecek olursam, son sözüm şöyle olabilir:
Dinlerin tarihten bu yana, ayrımsız, kendi inancı doğrultusunda düşünmeyen herkesi baskı altına almış olması, bilinen bir gerçektir.
İran’ın „Salman Rüşti“ tepkisi, günümüzde dünyada tartışılan bir örnek olabilir belki.
Ancak Batı tarihinin de, Hıristiyanlık ekseninde ağır karanlık sayfalara sahip olduğu bilinir.
Örneğin, İmparator 5. Karl’ın, kendi döneminde Martin Luther hakkında çıkardığı ölüm fermanı“nı hatırlayalım.
Gerçi, Batılı yorumcular, „Martin Luther hakkında 5. Karl’ın çıkarttığı ünlü ferman, Humeyni’nin fetvası karşısında masum bir şey dese de, dinlerin katı ilkeleri hep farklı düşünenlere karşı sertlikle yüzünü göstermiştir.
Ne demişti 5. Karl, takvimlerin 1521 yılının Mayıs ayında, günümüz Türkçe’siyle acaba?
„..Herkese önemle emrediyorum. Martin Luther’e saklanacak yer vermeyin. Yanınızda yakınınızda saklamayın. Yemek içecek ile O’na destek sunmayın. Sakın ola, Luther’in yazılarını, bulup okumayın, okuyup paylaşmayın, sözlerine asla inanmayın. Hatta kendisini bir yerde görürseniz veya kaldığı yeri bilirseniz, hemen yakalayıp, bize teslim edin…“ Bu da bir anlamda böyle bir ölüm fermanı…
Evet özetle söyleyecek olursam; Salman Rüşti, önümüzdeki Ekim ayında sadece Frankfurt’u, Almanya’yı teyakkuz haline sürüklemekle kalmayacak ve aynı zamanda tüm dünyayı, uzun süre meşgul edecek gibi geliyor bana.
İzleyin derim.
Mehmet CANBOLAT Yorumladı

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.