SEDA BAŞAY-YILDIZ: "NEDEN NANCY FAESER’İ DESTEKLİYORUM?" - Toplum24
AVRUPA HABERLERİ

SEDA BAŞAY-YILDIZ: "NEDEN NANCY FAESER’İ DESTEKLİYORUM?"

Frankfurt ve çevresinden çeşitli göçmen toplumlarının ve azınlıkların temsilcileri geçtiğimiz hafta yayındıkları bir ortak açıklamayla Hessen seçimine “Eyalet Başbakan Adayı” olarak giren Nancy Faeser’de destek çıkmışlardı.

Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in de Frankfurt’ta bizzat katıldığı bir toplantıya katılan girişimcilerin bu destekleri kamuyuna Frankfurt Barosu avukatlarından Seda Başay-Yıldız tarafından duyuruldu.

Sağ terörün hedefi olan insanların ve ailelerinin avukatlığını üstlenen, bu arada kendisi ve ailesi de terörizmin tehdit ve hakaretlerine hedef olan Başay – Yıldız, toplantıda üyesi olmadığı SPD’nin (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) adayını neden desteklediği ve neden desteklenmek gerektiğine ilişkin bir konuşma yapmıştı.

Seda Başay Yıldız’ın konuşmasının orjinal metnini ve Türkçe çevirisini tarihi bir belge niteliği taşıdığı için aynen yayınlıyoruz:

SEDA BAŞAY-YILDIZ’IN KONUŞMASININ TAM METNİ
(26 Eylül 2023, Frankfurt)

"NEDEN NANCY FAESER’İ DESTEKLİYORUM?"

Bayanlar ve Baylar, Sayın Faeser Hanımefendi,

Bugün hayatımda ilk kez bir kadın - bir insan - için politik olarak güçlü olmaya karar veriyorum; Hessen eyaletimiz için çok iyi ve saygın bir başbakan olabileceğine inandığım bir kadını desteklemek. Ve beklentilermiz yüksek.

Benim için bugün burada olma kararı almak kolay olmadı. Muhtemelen başkaları için de öyledir.
Birçok kişi Federal İçişleri Bakanı olarak verdiği bazı kararlarları anlayamıyor. Ancak demokrasinin doğası gereği böyle durumlar oluyor. Tartışmalıyız, fikirlerimizi paylaşmalıyız... Birbirimizle konuşmalı, karşı olduğumuz görüşlere ve kararlara da katlanmayılız.

Ve birini desteklemek için onanlu her konuda aynı fikirde olmanız gerekmeyebilir.
Burada olmaktan mutluyum.

Buradayız, çünkü doğru olanı yapmak istiyoruz. Sözümona "duvar"ın (demokratik partiler arasında, aşırı sağcılarla hiç bir biçimde işbirliğine girmeyeceklerine dair uzlaşı) yıkıldığı bir dönemde...

Ve işte şimdi doğru olan budur.

Açık bir şekilde tavır alan ve doğru tarafta duran bir kadını desteklemek gerekir.
Demokratik toplum sesini daha da yükseltmelidir. İnsanları aşağılamak için her fırsattan yararlanan ve yine de kendilerine karşı bir “düşünce diktörlüğü“nden şikayet edenlerden daha yüksek çıkmalı demokrasiden yana olanların sesleri.

Biz Nancy Faeser'in Hessen'de bir başbakan olmasını istiyoruz, çünkü hem insan olarak, hem de yetkinliği açısından buna uygun bir kişidir. O insanları bölmeye değil, birleştirmeye çalışıyor, iyi bir liderdir ve tüm sorumluluklarının bilincine sahiptir. En önemlisi de demokrasimizin karşı karşıya olduğu tehditleri açıkça tanımlıyor ve onlarla mücadele ediyor.

Demokrasimiz için en büyük tehditlerden biri (diğerleriyle birlikte) Nancy Faeser’in defalarca dile getirdiği gibi aşırı sağcılardır. Bu ülkede birçok insan, özellikle mültecilere gönüllü olarak yardım edenler, denizaşırı yolculuklarda onları kurtarma faaliyetlerine katılanlar ve aşırı sağcılığa karşı mücadele verenler, işte aşırı sağcılardan gelen ağır tehditlerle karşı karşıyadır. Bu insanlar bütün bunlara rağmen medeni cesaretle mücadelelerini sürdürüyorlarr.
Medeni cesaret, demokrasinin en önemli temellerinden biridir. Demokrasinin, devletin devreye girmesini beklemeden, cesurca mücadeleye katkıda bulunan insanlara ihtiyacımız var. Duruş sergileyenlere, söylenmesi gerekenleri gerekenleri çekinmeden söyleyenlere ve toplumumuzun zayıf kesimleri için devreye girenlere ihtiyacımız.

Medeni cesaret, ülkemizde bazıları için sadece bir kavram.

Ancak tavır almak, son yıllarda her zamankinden daha da önemli hale geldi. Duruş sergilemek ve medeni cesaret göstermek, herşeyden önce özellikle ırkçılık, antisemitizm ve insanlık düşmanlığıyla mücadele anlamına gelir. Bu duruştan asla vazgeçemezsiniz. Nancy Faeser örneğinde yaşadığımız gibi, birden bire yoğun olarak nefret ve hakaretlere maruz kalsanız bile, onun yaptığı gibi duruşunuzu korumalısınız.

Bu nedenle cesaret, bir yükümlülüğe dönüşür, çünkü onunla yüzleşirsiniz, yüzleşmek zorundasınızdır.
Sadece kendiniz için değil, aynı zamanda, hatta özellikle başkaları için.
Bazen acı veren bir yükümlülüktür bu.
Bu ülkede her gün demokratik değerlerimizi farklı yollarla savunan kişiler aşırı sağcılar tarafından tehdit ediliyor ve hakarete uğruyorlar.
Ve onlar tabii ki bu davranışlarının riskinin farkındalar...

En azından Walter Lübcke olayından beri, herkesin bu ülkedeki aşırı sağcı gelişmelerin ne kadar tehlikeli olduğunu anlaması gerekiyor. Ve özellikle bilinmelidir ki, bu herkesin başına gelebilir.
Evet mücadelelerini sürdüren özverili insanlar var.

Ancak tüm bu insanlar ideal örneklere ve öncülere, aşırı sağcı şiddet veya tehditlere hedef olmanın ne anlama geldiğini bilen liderlere ihtiyaçları var.
Bu liderler, onlara yalnız olmadıklarını ve korkmamaları, yollarına devam etmeleri gerektiğini gösterirler.
Bu liderler, her şeye rağmen demokratik değerler, temel insan hakları için mücadele etmenin neden önemli olduğunu gösterirler.
Mücadelede yalnız bırakılmak.
İşte bu, birçok insanın vazgeçtiği noktadır.
İşte bu nokta, boyun eğilen, sessizleşilen, susulan noktadır.
Ama işte tam da bu nokta, Nancy Faeser'in geçmişte bu durumdaki insanlara, onların yanında olduğunu hissettirdiği noktadır.

Onun hakkında en çok değer verdiğim şey, basın ve kamuoyunun gözünden uzak, zor durumlarda bu insanlara her zaman kulak vermesi ve vermeye devam etmesidir. Onlara kucak açmasıdır.
Bu rol yapılacak bir şey değildir, öğrenilemez. Ve Faeser bu özelliğini, federal bakanlık yaptığı dönemden çok çok önceleri göstermiştir.
Duyarlı ve düşüncelidir.
İnsanları kucaklar.
İnsanları bölmek yerine birleştirir.
Dost canlısı ve kararlıdır.
Bu inanılmaz bir sosyal özelliktir.

Buna ek olarak, onun işindeki yeterliliği, uzmanlığı gelir. Onu birçoklarından ayıran budur. Sadece dinlemek ve konuşmak değil, boş vaatlerde bulunmak yerine gerçekten eyleme geçmek.
Ve bu, son yıllarda Hessen'de defalarca deneyimlediğimiz gibi, kendiliğinden olmuyor. Biz burada bir kadını destekliyoruz, aldığı tavır için, insanlık ve doğru olan adına gösterdiği çaba için…
İnsanlarımızın demokrasimize ve hukuk sistemimize olan güvenini güçlendirmesi için…
Duruş sergileyen, örnek olan kişileri desteklemesi ve koruması, onların yanında olması için…
Geçmişte özellikle Hessen'de çok güven kaybı yaşandı.

Nancy Faeser ile değişim zamanı geldi. Çünkü kökenine, vatandaşlık durumuna, dinine, cinsiyetine, cinsel yönelimine bakmaksızın bu eyaletteki herkesin annesi olabilecek bir kadın.
Çünkü, o, Almanya Anayasası'nın bize öğrettiği şeyi, yani, bu ülkede tek tek her insanın onurunun dokunulmaz olduğunu içselleştirmiştir…

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.