AKBELEN'DE ONURLU BİR DİRENİŞ VAR! FARKINDA MIYIZ? - Toplum24
TÜRKİYE HABERLERİ

AKBELEN'DE ONURLU BİR DİRENİŞ VAR! FARKINDA MIYIZ?

Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 27 Temmuz 2023)

Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:

"AKBELEN DOĞASI İÇİN KÖYLÜLERİN ONURLU DİRENİŞİ SÜRÜYOR. İSYAN VAR, İSYAN!"

Biri bir gün çıktı ve:

"Farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım. Göreceksiniz!"

demişti, daha biz yine O'nun:

"Bu ülkeyi bir anonim şirket gibi yöneteceğim."

sözünü henüz çözemediğimiz ve hala anlamaya çalıştığımız bir zamanda.

Hiç alışık değildik çünkü ulus olarak, devletin anonim şirket gibi görülmesine.

Ve "farklı bir cumhurbaşkanı" derken, belki daha halkçı bir karakter beklemiştik.

Ama yanılmışız galiba.

Diyeceğim ama, durum öyle değil.

Körmüşüz, göremedik.

Tamamen bir şirket gibi gördü O devleti ve ülkenin her köşesini ise, pazarlanacak, satılacak bir ürün gibi kabul etti.

Dediğini yaptı ve yirmi yıldayılda, ülkenin satılmadık değerini bırakmadı gelecek nesillere.

Üreten kamuya ait fabrikaları, para getirisi olan kurum ve kuruluşları, otobanlarını, sahilleri, petrol tesillerini sattı ve sırada dağlar, taşlar ormanlar var.

Bir bir satılıyor, kim için ne için, ne uğruna, kimin çıkarına...

...

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı bir köylük bir yere yamaçtaki Akbelen Ormanları, iki yandaşın ortaklığındaki maden arama tesislerinin genişletilmesi için satılmıştı. Yani, Akbelen Ormanları'nın geniş bir bölümündeki yıllanmış ağaçlar kesilmesi gerekiyordu. Hukuksal mücadele iki yıldır sürüyordu ama bir süre önce yukarıdan gelen talimatla, operasyon başladı. Bölge halkı ile doğa dostları girişim mensupları, jandarma kuvvetleri ile püskürtüldü ve oksijen yuvası bölge çıplak bir araziye dönüştürülmeye başlandı.

Fazla sürmez, o bölgenin havadan bir uçangöz görüntüsü de yakında sosyal medyaya düşer ve doğanın ağlayan yüzünü görürüz.

Ekrandan haberleri izliyorum birkaç gündür. Köylü kadınların o samimi eylemleri, nöbet tutmaları, jandarmalara karşı öfkesini dillendirirken, ağaçlara sarılması, direniş sergilemesi, gözümden gitmiyor hiç.

Direniş grubuna katılanların sayısı her gün biraz daha artıyor ama, aynı şekilde jandarmanın püskürtme operasyonları da giderek sertleşiyor. Gözaltılar, kelepçe takmalar, tazyikli su, gözyaşı bombası, havaya ateş açmalar, devletin yandaş iki şirketin daha fazla para hırsını, köylü kadınların gözyaşına tercih ediyor.

Cumhurbaşkanının o sözü boşuna değilmiş meğerse:

"Farklı olacağım. Ülkeyi bir anonim şirket gibi yöneteceğim"

Aynen bu.

Dediğini hiç kıvırtmadan, lafı eveleyip gevelemeden uyguluyor.

Gelecek kuşakların, bugünün insanların, bölgedeki tüm canlı varlıkların ihtiyacını hiçe sayarak.

Bir anonim şirket gibi. Sat babam sat...

Hani bir merhum bakanının dediği gibi: "babalar gibi satacağız" sözü boşuna değilmiş meğer.

Sat babam sat!

...

En çok dikkatimi çeken ne oldu biliyor musunuz televizyon haberlerinde.

Bir eylemcinin bağırarak ifade ettiği bir tek söz... Gözden kaçtı. Bayraklaşması gereken bir söz, bir çığlıktı bu bence.

"Ey Jandarma kardeşim. Sizi bu eylem direnişini püskürtme emrini veren komutanınız, dönün bakın, bir ağacın gölgesine sığınmış, serinlik arıyor. Oksijen arıyor. Ama, size, bu sığındığı ağaç gibi, tüm ağaçların kesilmesi emrini veriyor. Görmüyor musunuz?.."

Sözün bittiği yer diyorum. Ama burada hatırlatarak, tarihe not dümek istiyorum.

Asker de biliyor aslında. Onlar da emir kulu ve, gönlü razı gelmese de, verilen emri uyguluyor.

"Dağıtın" emrini verirken, ormanların yok olmasına evet diyen, komutanın, arkada bir ağacın gölgesinde serinlik aradığı o anları ve bir eylemcinin tokat gibi o tarihi sözünü unutamayacağım yaşadığım sürece.

Devletin soğuk yüzü, çok düşündürüyor beni. Korkuyorum.

Devlet, vatandaşı için vardır, diye öğrettiler bize öğretmenlerim.

Hep öyle bildik. Öyle aktardık, devleti anlaması gereken bizden genç nesillere.

Devletsiz olmayacağını anlatmak için, devletin yandaşının kirli çıkarını, hesabını korumak yerine, toplumun, ulusun ihtiyaçlarını ve önceliklerini gözetmesi gerektiğine inandım.

Yanıldım galiba.

Belki yakın bir gelecekte, genç kuşaklardan özür dilemeye pek vaktim olmayacağını düşünerek, şimdiden özür diliyorum.

Yanılmışım. Yanlış yapmışım. Boşuna mevcut güçlerden umutlanmışım.

Gözlerimizi, kulaklarımızı, ağzımızı kapatıp, konuşmayan, duymayan, ve görmeyen bir kalabalığın bir zerresi olarak ben de maymun rahatlığına sığınmışım.

İleride beni de suçlayarak, hesap sormayasınız diye, bugünden hatamı kabul ediyorum.

Birşey yapamıyorum, yazmaktan başka. Uyarmaktan başka. Dikkati tehlikeye, vurguna çekmekten başka.

Bağışlayın lütfen.

Mehmet CANBOLAT Yazdı.

Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 27 Temmuz 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.