Toplum24/ALMANYA (Haber: 8 Ocak 2024)
HAYATINI ULUSUNA ADAMIŞ BİR İSİMSİZ KAHRAMAN:
BURDURLU MUSTAFA ŞEREF BEY…
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Onur Yılı bağlamında, bir ulusun uyanışına katılan ve aydınlanma sürecine renk veren çok sayıda isimsiz yerel kahraman da bulunuyor. Bunlar içinde askeri görevler üstlenenler kadar, yetileri ile, Cumhuriyet uğruna adeta hayatını adamış sivil kişilikler de bulunuyor.
İşte bunlardan biri de Burdur bölgesinden olup, yaşamını milletine adamış olan Mustafa Şeref Bey ismi öne çıkıyor.
Demokratik Sol Parti DSP Listesi’nden iki dönem Burdur milletvekili seçilen ve MAVİ YOL Düşünce Hareketi sözcülerinden olan Hasan Macit, uzun ve titiz bir hazırlık döneminin ardından Mustafa Şeref Bey’in hayatı ve mücadelesini kitaplaştırdı.
Konuya ilişkin görüştüğümüz Hasan Macit: „Neden böyle bir kitap çalışması?“ yolundaki sorumuzu şöyle yanıtladı:
„…Osmanlı Devleti’nin, son dönemlerinde yetiştirdiği değerli yurtsever aydınların çoğunluğu, devletin sorunlarını çözmek için yaşamlarını, devletine ve ulusuna adamışlar, özel yaşamlarına zaman ayıramadan bu dünyadan göçüp gitmişlerdir. Birçoğu unutulmuş veya unutulmak üzeredir. Yaşamlarını, gelecek kuşakların gönenç içinde yaşayabilmeleri ve ulusunun dünya ulusları içinde özgürce yerini alması için savaşanları gelecek kuşaklara tanıtmak, unutturmamak görevimiz olmalıdır. Mustafa Şeref Bey, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına neden olan Birinci Paylaşım Savaşı yıllarında yoklukların yaşandığı zor koşullarda Ticaret ve Ziraat Müsteşarlığı ve Nazırlığı gibi önemli görevlerde bulunmuştur. Ticaret ve Ziraat Müsteşarlığı ve Nazırlığı görevlerinde iken ulusal bir bankanın bulunmayışından doğan zorluklardan dolayı ilk kez ulusal bir banka olan “Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası”nın kuruluşunda görev almış, ekonomik ve hukuki olarak güçlü gayrimüslim sermaye karşısında ulusal girişimci yaratmak ve ekonomik olarak güçlendirebilmek için kooperatifçilik örgütlenmesine yönelik çalışmalara ağırlık vermiştir…“
Mustafa Şeref Bey’in bölge tarımı kadar ülkenin tarımsal üretkenliği bağlamında, yıllarca bir misyoner gibi çalıştığına işaret eden Hasan Macit; köylünün toprağı yoğun ve üretken işlemesi için çıkartılan yasaların içeriğiyle de yoğun ilintisine dikkati çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
„…1. Paylaşım Savaşı öncesi, Osmanlı’da 68 milyon dönüm toprak ekilirken savaş koşullarında, 1915-1916 üretim döneminde ekim alanları 25 milyon dönüme düşmüştür. Mutafa Şeref üretimi artırarak baş gösteren açlığı önlemek için “Tarımda Çalışma ve Ekme Yükümlülüğü Yasası”’nı çıkartarak, kararlılıkla uygulanması kısa sürede etkisini gösterir. 1917 yılı Mayıs sonunda 52 milyon dönüm toprak işlendiği belirlenmiştir. Mustafa Şeref üretimi artırabilmek için çılgınca köklü kararlar alıp uygulamaktan çekinmez. Bakanlığı, bilimsel gelişmeleri ve yenilikleri uygulayarak devrimci bir yaklaşımla yönetip, üretimi artırarak halkın gıda gereksinimi büyük oranda karşılandığı gibi ordunun açlıktan teslim olmasını önlemiştir. Bu dönemde siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan denediği yeni uygulamaları, edindiği deneyimleri ve bilgi birikimini cumhuriyet döneminde aldığı görevlerde uygulamaya çalışmıştır…“
Hasan Macit, bu belgesel nitelikli kitabında, Mustafa Şeref Bey’in farklı niteliklerini de öne çıkarmayı hedeflediğini ve bu altyapı çalışmalarının gerek o zorlu yıllar gerekse günümüze verdiği mesajlar bağlamında ayrı bir önem taşıdığını da söyledi. Hasan Macit, konuya ilişkin şunları dile getirdi:
„…Cumhuriyetin kuruluşunda, cumhuriyet kurumlarının oluşumu ve dış ülkelerle ilişkileri düzenleyen anlaşmaların bağıtlanmasında ve ekonomide devletçilik ilkesinin benimsenip uygulamaya konulduğu ilk yıllarda, ekonominin kumanda merkezi olan İktisat Vekilliği görevinde bulunur. İttihat ve Terakki döneminde ete kemiğe büründürülmeye çalışılan “ulusal ekonomi” ülküsünü cumhuriyet döneminde ekonomide devletçilik ilkesi ile sürdürmeye çalışanlardandır. Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e geçişte köprü görevi görenlerdendir. Her iki bakanlık dönemi de büyük ekonomik bunalımların yaşandığı süreçlere denk gelmiştir. Kararlı ve yürekli adımların atılması gereken dönemlerdir. Kısa süren bakanlık görevlerinde çekinmeden ödünsüz gerekli adımları atan, ülkesi ve ulusu için çağa uygun yeni gelişim ve dönüşümleri gerçekleştirme çabasında olan gerçek bir devrimci ve yurtseverdir. Gerek kuramcı olarak gerek uygulayıcı olarak yaptığı görevlerde iz bırakmıştır. Kısa süren görevleri sırasında önemli değişim ve dönüşümlere imza atmış, bir devlet adamıdır…“
Mustafa Şeref Bey’in, çok genç yaşında ve çok kritik zor dönemlerde, önemli görevler aldığını da hatırlatan Hasan Macit: „Mustafa Şeref Bey, yaşamındaki zamanını görevlerinde başarılı olmak için harcamış, bildiği, inandığı yolda ödün vermeden yürümüştür…“ diyerek, görüşlerine şu eklemeyi de yaptı:
„…Yaşamının hiçbir döneminde tek bir görevle yetinmemiş, aynı anda birden çok görev ile devletinin ve Türk Ulusu’nun saygınlığını, gönencini yükseltmek için çalışmıştır. ‚Birlikten güç doğar‘ ilkesini gerçekleştirmeye çabalamıştır. Üreten ve çalışan kesimlerin birlikteliğini sağlamak için çeşitli girişimlerde bulunur. Tarım alanında çiftçilerin birlikte haklarını alabilmeleri örgütlenmeleri yoluyla, tarımın çekiciliğini ve çiftçinin gelirini arttırmayı öngören yapıyı kurmaya çalışmıştır. Sanayi yatırımlarında devletçilik uygulamasını başlatarak kalıcılaştırmış daha sonra ne kadar yozlaştırılmaya çalışılsa da gerçek ve doğru girişimler olduğu için yaşamayı sürdürmüştür. Bütün bu ekonomik yatırımlar ve gelişmeler ancak çalışanların haklarının korunmasıyla kalıcı ve başarılı olabileceği ve Türk işçisinin de çağdaş çalışma koşulları içinde çalışabilmesi için 1932 İş Yasa Tasarısı’nı hazırlamıştır. Emek ve sermaye arasında eşitsizliğin ve uçurumun büyümemesi dengenin sağlanması için çalışanların örgütlenmesinin önemi işlenmiştir. Mustafa Şeref Bey, üstlendiği görevlerde daha uzun süre kalabilseydi, acaba hangi önemli yenilikleri ülkemize kazandırırdı? Mustafa Şeref Bey hukuk öğrenimiyle başladığı yolculukta edindiği bilgilerle kendine has hukuk sistemi ve yorumları olan dünyaca ünlü hukukçuların, hukuk alanındaki düşüncelerini geçersiz kılacak ölçüde hukuk bilginidir. Aynı zamanda kendine özgü yorum ve görüşleri nedeniyle iktisat bilginidir. Bilsay Kuruç’un şu tespitinin önemli olduğunu düşünüyorum. Şöyle diyor; “O yıllarda Bütçe Kurulu’na, “Mustafa Şeref Okulu” denildiği, TBMM tutanaklarından okunuyor. Ölüm tarihi ilginçtir: Acaba yeniden İktisat Vekili (belki de başvekil) olmasından kısa bir süre önce mi ölmüştür? Tarih bu soruları yanıtlamıyor.”
Toplum24/ALMANYA (Haber: 8 Ocak 2024)
0 Yorum