"1 ARALIK - DÜNYA AIDS GÜNÜ" - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

"1 ARALIK - DÜNYA AIDS GÜNÜ"

 

Toplum24/ALMANYA (Makale: 1 Aralık 2023)

Serpil Uğur Baysal Yazıyor:

Dünya AIDS Günü 2023 Sloganı: TOPLULUKLAR LİDER OLSUN! (Let Communities Lead!)

HIV ENFEKSİYONU: İnsan bağışıklık yetersizliği virüsü (HIV), vücudun bağışıklık sistemine, özellikle de CD4 hücreleri adı verilen beyaz kan hücrelerine saldıran bir enfeksiyondur. HIV, CD4 hücrelerini yok ederek kişinin tüberküloz ve mantar enfeksiyonları, ciddi bakteriyel enfeksiyonlar gibi fırsatçı enfeksiyonlara ve bazı kanserler karşı bağışıklığını zayıflatır.

Günümüze kadar, yaklaşık 40 milyon bireyin hayatını kaybetmesine neden olduğu için HIV Enfeksiyonu/AIDS, büyük bir küresel halk sağlığı sorunu olmayı sürdürmektedir. HIV enfeksiyonlu bireylerin üçte ikisinden fazlası Afrika ülkelerinde yaşamaktadır.

HIV enfeksiyonu için iyileşme söz konusu olmasa da fırsatçı enfeksiyonlar da içinde olmak üzere etkili önleme, tanı, tedavi ve bakıma erişimin artmasıyla HIV enfeksiyonu, bu hastalıkla yaşayan insanların uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlayan yönetilebilir bir süreğen (kronik) sağlık durumu haline gelmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV/AIDS farkındalığını artırmak için 1988 yılında 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Toplulukların, HIV’e karşı olan tepkiyi ve genel olarak küresel sağlığı şekillendirmede sahip oldukları önemli etkiyi işaretlemek için 2023 Dünya AIDS Günü'nün teması “Toplulukların öncülük etmesine izin verin” olmuştur.

Geçen yıl, dünyada 39 milyon bireyin HIV ile yaşadığı öngörülmektedir. Bu bireylerin %75’ine ömür boyu antiretroviral tedavi (ART) uygulanabilmiştir. Bu yıl içinde, 680,000 birey HIV ile ilişkili nedenlerden dolayı yaşamını yitirmiş; 1,5 milyon bireye HIV bulaşmıştır.  Ayrıca, dünyada 7 milyondan fazla bireyin durumunu bilmeden HIV ile yaşadığı öngörülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2022-2030 döneminde HIV için belirlediği küresel sağlık sektörü stratejisi, HIV enfeksiyonlu birey sayısının beşte bir (1,5 milyondan 335,000’e), AIDS’e bağlı ölümlerin üçte bir (680,000’den 240,000’e) azaltılmasını hedeflemektedir.

Türkiye’de durum: Ülkemizde, ilk vaka 1985 yılında belirlenmiştir. Doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 25 bin üzerinde HIV pozitif birey ve yaklaşık 2000 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların %81’i erkek, %19’u kadın olup %16’sı yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. HIV enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yaş grupları 25- 29 ve 30- 34 yaş aralıklarıdır. Bulaş yoluna göre dağılıma bakıldığında, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların %51’inin bulaş yolu bildirilmemiştir. Bulaş yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaş %97, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaş %2 ve anneden bebeğe geçiş ise %2’nin altındadır. Türkiye, HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkla görüldüğü ülkeler arasında yer almakla birlikte son yıllarda vaka sayılarında artış izlenmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tavsiyeleri: DSÖ, HIV riski taşıyabilecek her bireyin teste ulaşabilmesini tavsiye etmektedir.   HIV enfeksiyonu, basit, hızlı tanı testleri ile, kendi kendine uygulanabilen testlerle de tanınabilmektedir. HIV testi hizmetlerinde kabul, gizlilik, danışmanlık, doğru sonuçlar, tedavi ve diğer servislerle bağlantı sağlanması esastır. HIV tanısı konan kişilere mümkün olan en kısa sürede antiretroviral tedavi (ART) önerilmeli ve uygulanabilmeli ve kandaki virüsü (viral yük) ölçmek için yapılan testler de dahil olmak üzere klinik ve laboratuvar değişkenler kullanılarak belli aralıklarla izlenmelidir. Uygun tedavi, HIV’in başkalarına bulaşmasını da önler. Tanı sırasında ya da ART başladıktan kısa bir süre sonra, bir kişinin bağışıklık durumunu değerlendirmek için CD4 hücre sayısı kontrol edilmelidir. CD4 hücre sayımı, fırsatçı enfeksiyon geliştirme riski de içinde olmak üzere HIV hastalığının ilerlemesini değerlendirmek için kullanılan ve önleyici tedavinin kullanımına rehberlik eden bir kan testidir.

ÇOCUKLARDA HIV ENFEKSİYONU

Kazanılmış (edinsel) bağışıklık yetersizliği hastalığı (AIDS) erişkinlerde tanımlandıktan bir yıl sonra 1982'de ilk kez çocuklarda  tanımlanmıştır. Başlangıçta, pek çok çocuğa kan ve kan ürünleri aracılığıyla bulaşmıştır; ancak  1985’ten sonra, kan vericilerinin HIV antikor testi ile taranarak etken bulunduranların verici olarak kabul edilmemesiyle, kan yoluyla geçiş hemen hemen ortadan kalkmıştır.
Günümüzde, gelişmiş ülkelerde çocuklarda gelişen hemen her HIV enfeksiyonu, annedeki (maternal) hastalığın bir sonucudur. Doğumdan önce ve yenidoğanın ilk günlerinde anneden bebeğe geçerek ölü doğum, bebekte ölüm ya da hastalığa yol açan suçiçeği, hepatit B, C, D, E, enterovirüsler (Coxsackie, ECHO), parvovirus B19, toksoplazma, B grubu streptokoklar, Listeria, Kandida, Lyme, kızamıkçık, uçuk virüsü (herpes simpleks) , gonore, Chlamydia, Ureaplasma, papillomavirus ve sifiliz gibi doğumsal hastalık etkenleri arasında HIV, giderek artan bir önem kazanmıştır.

Epidemiyoloji: HIV infeksiyonu ergenlerde, gençlerde ve erişkinlerde yüksek risk taşıyan davranış biçimi ile ilişkili olarak ortaya çıkan ve enfekte annelerin çocuklarında oluşabilen bir hastalıktır. Dünyada HIV enfeksiyonunun sıklığı hızla artmaktadır. Dünyada bildirilen vakaların %1’i 13 yaşın altındadır.
Gebeler arasında HIV enfeksiyonunun sıklığı bölgelere göre değişmektedir. ABD verilerine göre, ergenler tarafından askerlik için yapılan başvurularda 1/3000 oranında, iş başvurularında ise 3/1000 oranında HIV antikoru pozitif bulunmuştur. Gebelerde bu sıklık daha fazladır. ABD'nin Philadelphia kentinde her 1000 gebe kadının 7-8'inin, bazı Afrika ülkelerinde ise 30-70 'inin HIV ile enfekte olduğu araştırmalarla belirlenmiştir.
Geçiç/Bulaş yolu: Günümüzde, dünyada çocuklarda ortaya çıkan HIV enfeksiyonlarının % 90' ından çok perinatal (gebelik ve doğum sırasında) geçişle ilişkilidir. HIV, anneden bebeğe gebelik, doğum, emzirme sırasında bulaşabilir. HIV ile enfekte annelerin bebeklerinde, HIV'e karşı oluşan antikorların plasentadan geçişine bağlı olarak HIV antikoru pozitif olur ancak doğumda çocukların yalnızca %25'i HIV ile enfektedir.
Öykü: Bulaşmanın gelişmiş ülkelerde giderek artan sıklığı göz önüne alınarak herhangi bir hastalığı olan çocukla ilgili aile öyküsü alınırken, anne-babada yüksek risk taşıyan davranışlar hakkında da bilgi ediniImelidir. Öyküde aşağıdaki özellikler bulunan ailelerle, HIV enfeksiyonunu düşündüren ağır beslenme bozukluğu, tekrarlayan fırsatçı enfeksiyonlar gibi bulguları olan çocukların HIV için test edilmesi düşünülmelidir.
Aile öyküsünde HIV için risk etkenleri şunlardır: Madde bağımlılığı, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (özellikle deride yaraIara neden olan herpes, sifiliz) güvenli olmayan cinsel ilişki, 1978-1988 tarihleri arasında kan verilme öyküsü, HIV enfeksiyonu sıklığının yüksek olduğu bölgede yaşama.
Tanı: Doğumda, HIV ile enfekte çocuklarda fizik muayene genellikle normaldir. Bulgular 3- 24 aylar arasında gelişir; çocukların %90'ında 24 aya kadar bazı bulgular vardır. En sık rastlanan bulgular şunlardır: Yaşa göre tartı ve boyda gerilik (tartı alamama, büyümede yetersizlik), lenf bezlerinde büyüme, mantar infeksiyonu, karaciğer ve dalakta orta derecede büyüme, gelişme geriliği.
Bebeklerde HIV enfeksiyonunun tanısı için en sık kullanılan testler HIV için kan kültürleri ve DNA- PCR testidir. Bu testlerin her ikisi de en az %90 oranında duyarlıdır ve yaşamın ilk ayından sonra, hemen hemen %100 özgündür. HIV pozitif annelerden doğan tüm çocuklarda yaşamın ilk 48 saatinde, 1-2inci, üç ve dördüncü aylarda DNA-PCR testi önerilmektedir.
Yaşamın ilk 15 ayından sonra pozitif ELlSA ve Western Blot antikor testleri anneden geçen enfeksiyonun varlığını kanıtlar.
Diğer tanısal testlere ek olarak, serum immunoglobulin düzeylerinin ölçümü de yararlıdır; böylece en erken ortaya çıkabilen bağışıklık işlevi bozukluğu belirlenir. T lenfosit sayılarında azalma yaşa bağlı olarak daha geç ortaya çıkar.
Doğumsal HIV infeksiyonu bulunan tüm bebeklerde viral yük fazladır. Ancak, yaşamın ilk üç yılında tedavi yapılmasa bile azalmaktadır. 4-6 yaşından sonra azalmamış yük, hastalık gidişinin kötü olacağının belirtisi olarak kabul edilmektedir.
Tedavi: Aile desteği ve eğitim -HIV bir aile hastalığıdır; etkilenmiş ailelerin zamana ve duygusal desteğe gereksinimleri vardır.

Yeterli beslenme sürdürülmelidir.
Tüm enfeksiyonlar yeterli ve etkin olarak tedavi edilmeli, olabileceklerin önlenmesi için çalışılmalıdır.
Sık bakteri enfeksiyonu gelişen çocuklara her ay damar yoluyla gamaglobulin verilebilir.
Fırsatçı enfeksiyonları olan, tartı alamayan, CD4 lenfosit sayıları düşük olan çocuklar, Zidovudine ( ZDV/ AZT ) ve/ya da Didanosine (ddI) ile tedavi edilirler.
Yeni araştırmalar, HIV ile infekte annelere gebelikte ve doğum sırasında verilen AZT’nin anneden bebeğe HIV geçişini % 25'ten % 6- 8'e indirdiğini göstermiştir. Ek olarak, yeni doğanın sezaryen ile doğumu yoluyla risk, % 2-3'e indirilebilmektedir. Bu nedenle, her gebe kadının HIV antikorları açısından taranması ve pozitif olduğunda tedavisi önerilmektedir (örneğin, Amerikan Pediyatri Akademisi herkese yazılı olarak HIV eğitimi verilmesini ve tüm gebelerden yazılı onay alınarak test edilmelerini önermektedir.

Yaşam Süresi: Bebeklerde ve çocuklarda HIV infeksiyonunun seyri genellikle erişkindekinden daha ağırdır. Anneden kazanılmış HIV enfeksiyonu olan çocuklarda ortalama yaşam süresi 7-10 yıldır. Bu çocuklar, henüz bir yaşından önce fırsatçı enfeksiyonlarla savaşırlar. İlerleyici bilinç değişikliği, sonucun ölümcül olduğunu gösteren temel bulgudur.

ÇOCUKLARDA AIDS’İN ÖNLENMESİ
Doğumsal enfeksiyonun önlenmesi üç basamaktan oluşmaktadır:
Tüm gebe kadınların bilgilendirilmiş onamla test edilmesi
HIV ile infekte gebe kadınların tedavi edilmesi
Yeni doğanın tedavisi
Ülkemizde AZT, Sağlık BakanIığınca ücretsiz olarak sağlanmaktadır.

Anneden geçen ve ergenlerdeki HIV enfeksiyonu tamamen önlenebilir. Dünya çocuklarının sağlık, barış, onur içinde yaşamaları ve büyümeleri için yapılması gerekenler arasında HIV/ AIDS'e karşı savaş da yer almalıdır.  Çocuk fuhuşunu engellemek ve çocukların refah düzeyini ve olanaklarını artırmak için evinden kaçmış çocuklar için yasal düzenlemeler ve danışmanlık yapılması bu savaşın önemli bir parçasıdır.
Dünya'da HIV/ AlDS bulaşmaIarının üçte biri 15- 24 yaşlardaki gençleri etkilemiş durumdadır. Yeni HIV enfeksiyonlarının yarısından çoğu 25 yaş altında görülmektedir. Bu nedenle, güvenli cinsel davranışı geliştirme eğitiminde gençlik, önemli bir hedef grubu oluşturur.
Türkiye'de AIDS konusunda ilk sivil örgütlerden olan,1992 yılında İstanbul'da kurulan AIDS Savaşım Derneği'nin etkinlikleri arasında ailelerin eğitimi, gençlerin eğitimi ve cinsel sağlık eğitimi, katılımlı eğitim, akran eğitimi de yer almaktadır.

Bu konuda çalışan diğer gönüllü kuruluşlarla işbirliği içinde yürütülen etkinliklerle HIV bulaşmasından korunmak için güvenli cinsel yaşam ve kondom kullanılması ile kontrolsüz kan ve kan ürünü naklinin önlenmesi konuları her eğitimde vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler AIDS programı tarafından yapılan araştırmalarda, çocuklara ve gençlere doğru yöntemlerle cinsel eğitim verilmesinin, ailelerin düşünebileceğinin aksine cinsel yaşamın erken başlamasına ve cinsel aktivitenin artmasına yol açmadığı anlaşılmıştır.

AIDS ile savaşımın sembolü olan kırmızı kurdele "AIDS'i tanıyor, biliyor ve korunuyorum. AIDS' e karşı savaşa katkı veriyorum. HIV/ AIDS' li bireylerin insan haklarına saygı duyuyorum" anlamını taşımaktadır. Hepimiz, bu kurdeleye sahip çıkarak, hastalarımızı, toplumumuzu, ailelerimizi ve kendimizi HIV enfeksiyonunun risklerini azaltmak, ortadan kaldırmak üzere bilinçlendirmek ve bu bilinci yaymak için çaba göstermeliyiz.

Kaynaklar:
HIV.https://www.who.int/health-topics/hiv-aids#tab=tab_1 
1 Aralık Dünya AIDS Günü (saglik.gov.tr)

Uğur Baysal S. Çocuklarda HIV Enfeksiyonu. Cumhuriyet Bilim Teknik 2011;768:13.

Toplum24/ALMANYA (Makale: 1 Aralık 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.