AL-WAZİR’DEN MERZ’E ELEŞTİRi - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

AL-WAZİR’DEN MERZ’E ELEŞTİRi

„AfD ile onların tezlerini tekrarlayarak mücadele edilmez!“

Offenbach’ta göçmen örgütlerinin temsilcileriyle biraraya gelen Yeşillerin Hessen Eyalet Başbakan adayı Tarek Al-Wazir, “dişçi polemiği”yle Almanya’daki siyasi atmosferi daha da zehirleyen CDU Genel Başkanı Merz’i uyardı. Almanya’nın Hessen eyaletinde bu pazar günü gerçekleştirilecek seçime mevcut koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı ve ekonomiyle ilgili tüm alanların sorumluluğunu taşıyan “Süper Bakan” olarak görev yapan Tarek Al-Wazir, 10 yıldır ortaklık içinde oldukları CDU’nun Genel Başkanı Friedrich Merz’in sığınmacılarla ilgili aslı olmayan sözleri eleştirdi.

Al-Wazir, Merz’in Almanya’ya gelen sığınmacılar dişlerini kolaylıkla ve bedavaya yaptırırken, Almanların diş tedavisi için randevu bile alamadığı yolundaki sözleriyle ilgili şöyle konuştu:

“Büyük bir demokratik partinin genel başkanı böyle bir şey söylememeli. Çok üzgünüm. Bu hem asılsız bir şey, hem de çok saçma. Merz bu sözleri AfD’yi destekleyen seçmenleri geri kazanmak için söylüyor muhtemelen. Ancak AfD’yle, onların tezlerini tekrarlayarak mücadele edemezsiniz. Bu onları güçlendirir, demokrasiyi de zayıflatır. Bizim demokrasiden yana bir parti olan CDU’ya ihtiyacımız var.”

Hessen ve Bavyera eyaletlerinde bu pazar günü gerçekleştirilecek eyalet meclisi seçimlerinde ırkçı ve yabancı düşmanlarının yükselişini önlemek için seçme hakkı olan herkesin oyunu kullanması yolunda bir çağrı da Tarek al-Wazir’dan geldi.

AL-WAZİR’DEN MERZ’E ELEŞTİRi

Kendi seçim bölgesi Offenbach’ta Türk Alman Sağlık Vakfı’nın (TASV) düzenlediği toplantıya katılan Al-Wazir, “Tabii ki bizi seçerseniz çok iyi olur. Ama bundan daha önemlisi herkesin sandık başına gidip, demokrasiden yana olan partilerden biri için oyunu vermesi. Böylece aşırı sağın güçlenerek eyalet mecilisine girmesini engelleyebiliriz” dedi.

AL-WAZİR’DEN MERZ’E ELEŞTİRi

TASV’nin daveti üzerine Offenbach’ın merkezindeki tarihi Büsing Palast’taki toplantıya bu kent ve çevresinden Türkiye, Fas, Bosna ve Hırvatisten kökenli göçmenlerin örgütlerinin temsilcileri katıldı. Son 10 yıldır Hessen Eyalet Hükümetinde hem Başbakan Yardımcısı, hem de Ekonomi, Ulaştırma, Enerji, İmar ve İskan Bakanı olarak görev yapan Al-Wazir, TASV’nin Kurucu Başkanı Prof. Dr. Yaşar Bilgin ve Yönetim Kurulu’ndan Rafet Solak’ın yönettiği toplantı oldukça samimi bir havada geçti. Al-Wazir, bir yandan aralarında çok sayıda işinsanının yer aldığı katılımcılardan gelen özel sektörün karşı karşıya olduğu bürokratik sorunlar, yetişmiş eleman sıkıntısı gibi konulardaki, diğer yandan da çifte vatandaşlıktan, ana dil derslerine, sağ terör eylemlerine, güvenlik güçlerine olan güvensizliğe ve daha önce ancak aşırı sağcıların dillendirebileceği asılsız iddialarla siyaset yapan ortakları CDU’nun Genel Başkanı Friedrich Merz’le ilgili soruları yanıtladı.

AL-WAZİR’DEN MERZ’E ELEŞTİRi

GÖÇMEN KÖKENLİLİK ARTIK NORMAL

Toplantıyı “Biz göçmenler politik süreçlerin nesnesi değil, öznesiyiz. Bunu herkes görmeli artık” sözleriyle açan Prof. Dr. Bilgin’le aynı görüşte olduğunu belirten Al-Wazir’in iki saatten uzun süren toplantıdaki açıklamaların bir bölümü şöyle:

- Biz Yeşiller göçmenlerin toplumsal hayattaki rolü konusunda çok öncelerden tavrımızı almıştık. Göçmenlerin yaşamın her alanında “özne” olarak görülmesi için çalışıyoruz.

- Bu toplantıyı yaptığımız Büsing Sarayı da buraya Fransa’dan göç etmek zorunda kalan Göç ve göçmenlik Almanya’da tarihsel bir gerçekliği. Huguenotlar (Fransa kökenli protestanlar) tarafından yapılmıştı. 

- Almanya değişiyor, biz değişiyoruz. Yeni bir normallik sözkonusu. İlk göçmen kökenli milletvekilleri Cem Özdemir’lerden 30 yıl sonra, bugünkü Hessen Eyalet Meclisi’ndeki tüm siyasi parti gruplarında göçmen kökenli milletvekili var. Ve daha önemlisi onların bu özellikleri öne çıkarılmıyor. Artık normal bir şey olarak görülüyor.

- Almanya’nın yetişmiş işgücüne ihtiyacı var. Özellikle yaşlı ve çocuk bakımı alanında önümüzdeki yıllarda büyük bir sıkıntıyla karşılaşacağız. Demografik gözlemler ortada. Yaşlanan ve bakıma ihtiyacı olan bir nüfuz yapımız var.   

- Yetişmiş işgücü göçünü kolaylaştırmalı ve hızlandırmalıyız. Federal hükümetin çıkardığı yasalar bunu hedefliyor. Şimdi bunu pratiğe gerçekleştireceğiz. İlgili devlet dairelerinin başvuruları hızla ve kolay bir biçimde değerlendirmesi için gereken adımlar atılacak.

- Hessen’de yaşanan sağ terör olaylarının ardından göçmenlerin devlete olan güvenlerinin sarsıldığı doğru. Kassel’da Halil Yozgat’ın öldürülmesinin 10’ncu yıldönünümde düzenlenen törende Hessen hükümetini ben temsil ettim. Ve orada Yozgat ailesinden devlet adına özür diledim.

 - Hanau saldırısının ertesi günü, 20 Şubat 2020 benim hayatımın en kötü günüydü. Devlet olarak bu acı olayı önleyemediğimiz için çok üzgünüm. Hem NSU sürecinde, hem Hanau’da, hem de NSU 2.0 olaylarında çok sayıda hata yapıldı. Ancak biz hükümet olarak bu hatalardan gerekli dersleri çıkarmaya çalışıyoruz. Aradan geçen sürede poliste, istihbarat teşkilatında çok şey değişti, değişiyor. Yasaları değiştiriyoruz. Örneğin silah ruhsatlarıyla ilgili federal yasa Hessen’in girişimleriyle değiştirildi. Artık Hanau’daki katil gibi insanlar silah ruhsatı alamıyor. Daha önce almış olanların silah ruhsatları iptal ediliyor.

- Hanau saldırısıyla ilgili meclis soruşturma komisyonunun raporu önümüzdeki aylarda açıklanacak. Bu konuyla ilgili meclisteki son toplantıyı izleseydiniz, bunu seçim öncesinde tartışmanın ne kadar zor olacağını görürdünüz. 

- Savcılık, NSU 2.0 skandalına karışan polisler hakkında da dava açtı, ancak Eyalet Mahkemesi iddianameyi kabul etmedi. Fakat onların hiçbiri artık görevde değil. Açığa alındılar, ancak henüz memurluktan çıkarılamadılar. Bence böyle insanların hiçbirine polis teşkilatında yer olmamalı.

- Bu polislerin kendi aralarında paylaştığı aşırı sağcı, ırkçı içerikle “sohbetleri”       kamuoyu yeni gördü. Ancak daha önce birçok polise gösterildi bunlar ibret olsun diye. Polis okullarındaki derslerde öğrencilere gösteriliyor bu insanlık dışı paylaşımlar, ders alsınlar diye.

- Türkçe’nin okullarda seçmeli yabancı dil olarak kabul edilmesini ben çok istiyorum. İki yıl önceki tartışmalarda sanki bizin buna karşı olduğumuz izlenimi çıktı ortaya. Bu doğru değil. Sorun bu dersleri almak isteyen yeterli sayıda öğrenci olmaması. Birçok Türk veli bunu istemiyor. Yeterli öğrenci olması halinde ben her zaman hazırım.    

- Federal Hükümet, Vatandaşlık Yasası’nda yeni değişiklikler içeren tasarıyı kabul etti. Önümüzdeki aylarda Federal Meclis’in gündemine gelecek, önümüzdeki yıl da yasalaşması sözkonusu. Burada asıl hedef “çifte vatandaşlık” değil, “Alman vatandaşlığına geçişi kolaylaştırmak”. Yani Alman vatandaşlığına geçerken, insanlar artık daha önceki vatandaşlıklarını bırakmak zorunda kalmayacaklar. Benim de çifte vatandaşlığım var. 

- Din özgürlüğü – tabii bunun içinde inanmama özgürlüğü de var – Almanya’daki temel haklardan. Camilerin de bu ülkedeki “normalliğin” bir parçası olmasını istiyorum. Almanya’daki dini cemaatler ibadethaneleriyle ve diğer özellikleriyle “görünür” olmak istiyorlar. Bu onların hakkı. Ancak biz devlet olarak cami inşaatlarına mali destek veremeyiz. Biz tam olarak laiz bir ülkede değiliz. Devlet kiliseler adına vergi toplayıp, onların hizmetine veriyor. Ancak devlet – din işlerinin ayrılması konusunda bazı çalışmalar var.

 - Cenaze işlemleriyle ilgili yönetmeliklerin değişirilmesi ve burada yaşayıp, burada ölen göçmenlerin cenazelerinin de burada defnedilebilmesi için gerekli değişikliklerin yapılmasını sağladık. Ben de okullarda “İslam din dersi” verilmesinden yanayım.

- AfD’nin son zamanlarda güçlenmesinin Federal Hükümet’in icraatıyla da ilgisi var. Berlin’deki hükümetin ilk yılı iyiydi. Ancak ikinci yılda koalisyon ortakları arasında dışarıya da yansıyan anlaşmazlıklar oldu. Bu seçmenlerin siyasete güvenini sarsıyor. Ancak anketler seçimin kendisi değil. Geçenlerde Nordhausen’deki gelişmeler önemli. Açıkçası ben de şaşırdım. Herkes AfD’nin adayının belediye başkanlığı seçimini kazanmasını bekliyordu. Ama demokrasiden yana olan güçler bunu gördüler ve buna engel oldular. Demokrasi herkesin katılımıyla, herkesin itirazıyla, mücadelesiyle yaşar. Bu önemli.

- Göçmen kökenli insanlar, diğerlerinden “daha iyi” değildir. Aşırı sağcılar, ırkçılar her ülkede var. Herhangi bir Arap ülkesine gidip sorun bakalım Afrikalılar hakkında neler düşünüyorlar. Sosyal araştırmalar ortaya koyuyor. Almanya’da nüfusun yüzde 8’i keskin aşırı sağcı. Onları değiştirmek mümkün değil. Önemli olan diğer insanların onlara katılmasını önlemek.

- Sandıktan çıkan sonuçlara göre tüm partilerle koalisyon görüşmesi yaparız.

Fotoğraflar: Hamide KÜÇÜKLER

 

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.