APARTMAN - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

APARTMAN

Toplum24 / ALMANYA (Makale: 3 Kasım 2023)

Kemal ŞENER Yazıyor:

APARTMAN

Can Atalay hala hapiste. Halk onu milletin vekili seçmiş ama, asrın liderinin umurunda değil. Onun sevdiği ve durmaksızın tekrarladığı deyimiyle söyleyelim; anlaşılan o ki o can o bedende oldukça Can Atalay güneş yüzü görmeyecek. Anayasa Mahkemesi istediği kadar hak ihlali, tahliye kararları versin zerre kadar kıymet-i harbiyesi yok. Çünkü artık ne anayasayı, ne baba yasayı dinleyen bir iktidar var.

Almanlar artık Erdoğan’ın Almanya’ya gelmesini istemez olmuşlar. Berlin polis müdürü Alman medyasına göre, “gelmesin istemiyoruz” demiş. Çok tatsız. Konu üzerinde daha fazla durup da sinirlenmek istemiyorum. Zaten yıllar var ki siyasetin artık ne tadı kaldı, ne de tuzu. Eskiden de iktidar muhalefet liderleri atışır dururlardı; ama birbirlerine “sayın” sözcüğünü kullanırlardı İsmet Paşa Meclis kürsüsünde sert şekilde eleştirdiği Demirel’in kolunda Meclis koridorunda sohbet ederdi. Osman Bölükbaşı eleştirilerine insanı gülümseten sözcükler katardı. Dudaklarından bir kere bile “Bay İsmet” dediklerini duymadık.

Askerlikten gelme darbeci Alpaslan Türkeş bile espriler yapardı, selefi gibi suratından düşen bin parça havaları yumruklayarak, sağa sola çamurlar atmazdı. Değil 180 derece 30-35 derecelik öneklik yaptığı olmamıştı.

Hey gidi günler.   

Demem o ki kalitesi yerlerde süründürülen bugünün siyaset yaşamını artık çok ama çok mecbur kalmadıkça konu edinmiyorum. Şiirler, kitaplar, filmler üzerinde yazıp çizmek çok daha güzel. Gelin gene öyle yapalım,  Emil Zola’nın “Apartman” eserinden bahsedelim.   

Sanayi devrimi sonrası Fransa’da da yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış apartman hayatını konu edinen „Apartman“ romanında Zola, her dairesinde ayrı bir entrikanın, her ailede ayrı bir sadakatsizliğin hüküm sürdüğü bir yaşam tarzını anlatıyor.  Para hırsı, bozuk aile düzeni, toplumun kadına ve evliliğe bakışı konu edinen bu yapıtında Zola Rahip Mourt’in ele avuca sığmaz oğlu Octave’nin yerleştiği apartmandaki hayatını anlatıyor. Çok namuslu bir apartman olmasına gayret edilse de, dışarıdan kadın arkadaşlarını getirememesi gibi bir koşul varsa da bu koşul kimsenin umurunda değildir.

Romanın tanıtım bülteninde şu satırları okuyoruz:

“Kasım ayının karanlık öğleden sonrasında havanın soğuk olmasına aldırmayan genç adam camlardan birini açıp dışarı baktı. İç içe geçmiş sokaklarda insanların kaynadığı bu kalabalık mahallede birden kararan güne şaşırmıştı. Depreşen atlarına söven arabacılar, kaldırımlarda birbirine çarparak geçen insanlar, mağazalardan akan tezgahtar ve müşteriler onu şaşırtıyordu; çünkü her ne kadar Paris'in daha temiz olmasını umuyorsa da bu koşuşturmacayı beklemiyor, buranın gözü pek adamların iştahına açık bir kent olduğunu duyumsuyordu.“

Apartman yaşamı toplumu bizde de çok değiştirdi. Komşuluk denen şey mazide kaldı; yeni nesillere söylense muhakkak ki komşuluk nasıl bir şey anlamayacaklardır. Birbirlerini asansörde gördüklerinde bile ağızlarından bir “günaydın” zorlukla ya çıkıyor ya çıkmıyor.

Geçenlerde bir video izledim; otobüse binen yaşlı bir kadına yer veren olmadı. İnanmadım; inanmadım çünkü ben ne zaman otobüse binsem daima yer veren biri hep oldu, yoksa ben o yaşlı kadından da mı yaşlıyım, insanlara ayakta duramayacağım izlenimimi veriyorum; bilmem.

Neyse bu güzel olmayan konuyu bir şiirle bitirelim; Abdurrahim Karakoç’un aşk şiiriyle:

“Başımdan bir kova sevda döküldü

Islanmadım, üşümedim, yandım oy!

İplik iplik damarlarım söküldü

Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!


Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana

Anladım ki kendi gönlüm dar bana

Alev dolu bardakları yâr bana

Sunuverdi içtim içtim kandım oy!


Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım

Ne zamana, ne kendime alıştım

Kırk senede yedi hasret bölüştüm

Yedi dünya bana düştü sandım oy!


Gönül şahinimi yordum gerçeğe

Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe

Teselliden kanat kırdım gerçeğe

Tecellinin sinesine kondum oy!”

Kemal ŞENER Yazdı.

Toplum24 / ALMANYA (Makale:  3 Kasım 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.