BATI SÖMÜRGECİLİĞİ VE TÜRKİYE - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

BATI SÖMÜRGECİLİĞİ VE TÜRKİYE

Toplum24 / ALMANYA (Makale: 15 Ağustos 2023)

Prof. Dr. Özer OZANKAYA Yazıyor:

BATI SÖMÜRGECİLİĞİ VE TÜRKİYE’Yİ İÇERİDEN İŞBİRLİKÇİLERİYLE YIKMA ÇABASI

BATI SÖMÜRGECİLİĞİ, KENDİSİNE ORTAÇAĞ KARANLIĞINDAN  AYDINLANMA ÇAĞINA GEÇMESİNİ SAĞLAYAN İSLÂM DÜNYASINI,  ‘HÜKÜMDARLAR’ VE ULEMAYLA İŞBİRLİĞİ YAPIP KARANLIKÇILIĞA BOĞARAK SÖMÜREGELDİ - ATATÜRK TÜRKİYESİNİ DE AYNI İŞBİRLİKÇİLERLE  KARANLIĞA GÖMMEĞE ÇALIŞIYOR!

İslam dini:

aa) rahipliği, yani Tanrının muradını bilme tekelini kuran ve toplumun kendileri dışındaki çoğunluğunun dinin gereklerini kendilerinden öğrenme zorunluluğunu öne süren “din adamlığı”nı, “Tanrıya ortaklık koşma”(şirk) olarak en büyük ve bağışlanmaz günah sayıp yasaklamakla, akıl ve bilimin yolunu da açmıştı (Lâ ruhbane fiddini = Dinde ruhbanlık yoktur.)

bb) Bilimi her müslüman erkek ve kadına farz (zorunlu ödev) kıldıktan başka,

cc) bilimin de hem cisimlerin ve dinlerin -yalnız İslamın değil, tüm dinlerin bilimi- olarak iki türlü olduğunu (El ilmi ilmâni: ilmül ebdâni ve sümme ilmül edyan), hem de Çin’de bile olsa alınması gerektiğini (Itlıbıl  ilmi velev kâne fıssini) toplumun bilgisine ulaştırabilmekteydi;

çç) Orta Çağ boyunca İslam dininin bu “bilim”e açıklığı, örneğin İbn-i Rüşt’ün “Evren yaratılmadı, çünkü hep vardı!” gözlemini yapabilmesini; İbn-i Haldun’un ilk toplumbilimci sayılacak biçimde  toplumları nesnel olarak incelemeye alabilmesini; Yunus Emre’nin “Şeriat bir gemidir- Gerçeklik denizidir - Ne denli sağlam olsa geminin tahtaları - Ona dalga vurdukça aşınıp gidesidir” diyebilmesini; Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi’nin Darwin doğmadan 50 yıl önce (1756’da!) yazımını bitirdiği Marifetnâmesinde “insanın da bir evrim sonucunda hayvanlar basamağından sonra, hatta adını verdiği ‘nesnas’ denilen maymun türü aşamasından sonra ortaya çıkan bir canlı türü olduğunu yazabilmesini; hatta tanımını yaptığı nesnel araştırma yoluyla varılan bu sonucu dine aykırı saymanın asıl dine-aykırılık olduğunu yazabilmesini, tıpkı 150 yıl sonra Atatürk’ün haykıracağı gibi “İslamda düşünce özgürlüğü olduğunu” vurgulayabilmesini … sağlamıştır.

cc) islam dini bu töz cevherleriyle  Batı’nın Ortaçağ Hristiyan karanlığından çıkmasına yolu hazırlarken, sömürgeciliğe koyulan Batı, öncelikle sömürüp boyunduruğu altına  alacağı  İslam dünyasını, işbirlikçi hükümdarların desteğiyle ve ulemaya da ruhbanlık işlevi verdirerek, bu belirttiğimiz kendi tarihsel kültür atılımına yabancılaştırabilmiştir. 

çç) Bu sömürgeci Batı,  boyunduruğunu tek kıran Atatürk’ün Türkiye’sinde de aynı şeyi yapmakta, (başbaşa görüşmelerle) diyaneti ruhbanlık, onu kullanan  siyasal iktidar sahibini de “Emevi hükümdarı” konumuna getirerek Atatürk aydınlanmasını kendi doğum yerinde karartmaya çalışmaktadır.

Atatürk’ün SÖYLEV’in sonunda Türk Gençliğine korumayı ve savunmayı BİRİNCİ ÖDEV olarak verdiği TÜRK BAĞIMSIZLIĞI VE TÜRK CUMHURİYETİ, işte İslam dininin de asıl özünü oluşturan ve HER MÜSLÜMANA FARZ OLAN bu bilimsel düşünce yapısına dayalıdır: somut gerçekliği, nesnel olarak, sürekli değişimleri içinde, birimlik ve bütünlük durumlarını birleştirerek, kilit sözcükler olan kavramlarını açıkça tanımlayarak incelemek.

BATI KENDİ ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIĞINI BU YOLLA KURUP GELİŞEBİLDİ; KENDİ DIŞINDAKİ DÜNYAYI SÖMÜRMEĞİ İSE, BASKICI YÖNETİCİLER VE ONLARA DİNİ ARAÇ YAPAN YALANCI- HAİN BİLGİNLER ARACILIĞIYLA BU BİLİMSEL DÜŞÜNME DİZGESİNDEN YOKSUN KILARAK SÜRDÜRMEKTEDİR!

(Bknz.: Özer Ozankaya, Atatürk ve Laiklik, CEM Yay.;

Özer Ozankaya, Toplumbilim, CEM Yay.)

Prof. Dr. Özer OZANKAYA Yazdı.

Toplum24 / ALMANYA (Makale: 15 Ağustos 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.