Toplum24 / ALMANYA (Makale: 7 Ağustos 2023)
Kemal ŞENER Yazıyor:
BİRKAÇ İYİ ADAM
"Birkaç İyi Adam / A few good Men" filmi Amerikan mahkemelerinde görülen bir davanın filmi. İlk gençlik yıllarımdan itibaren pek bu tür çok filmler izledim. Duruşmalar, gerçeğin ortaya çıkması için kılı kırk yaran savcıların, avukatların, yargıçların çabaları, kararların temelindeki jüri sistemi son derece etkileyici bir şekilde seyirciye sunan filmlerdir çoğu.
Mahkeme kararları ulus adına verilir. Bizim mahkemelerimizin kararlarının başında da “Türk ulusu adına” verildiği yazılıdır. Bu ne demektir? Bu, mahkeme kararlarının kamuyu tatmin etmesi, toplum vicdanını yaralamaması, en küçük şüpheye yer bırakmaması gerektiği demektir.
Amerikan yargısında jürinin, yargılanan kişiyle uzaktan yakından hiçbir tanışığı, ilişiği olmayan kişilerden oluşturulmasının nedeni de budur. Amaç bu yolla kamunun haksızlık yapılmadığına inandırılması, tek bir kişinin bile kararı sorgulamamasıdır. Adaletin evrensel sembolü kadının elindeki terazinin yanlış tartı yapmaması için gözlerinin bağlı olmasının nedeni de budur.
Bizim yargımız, daha doğrusu bir bölümü ne yazık ki olması gereken bu niteliklerden tamamen uzaklaştı. Hak, hukuk ve adalet yerine yukardan gelen emir ve talimatlarla kararlar veren bir aygıt haline döndü.
Üç ay geçineceği maaşını elleri titreyerek alan emekliyi takip edip soyan hırsızla haksız hukuksuz olarak insanları tutuklayıp dört duvar arasına atan yargı mensubu arasında ne fark var sormak aklıma geldi nedense.
Evet, fark var, o emekli çalınan parasını eşinden dostundan evlatlarından aldığı yardımlarla telafi edebilir; ama günlerini, haftalarını, aylarını, yıllarını haksız kararlarla dört duvar arasında geçirenler o zamanları bir daha geri getiremeyecekler. O çalınan zamanlar çalındığıyla kalacak. Tanrının verdiği o kısacık ömürlerini yaşayamayacaklar.
Gazetecilik suç değildir ama, Merdan Yanardağ aylardır tutuklu. Hırsızlık yapmadım, yolsuzluk yapmadım, adam öldürmedim diyen gazeteci Barış Pehlivan önümüzdeki günlerde o dört duvar arkasına sokulacak. Hem de beşinci kez olmak üzere. Osman Kavala yıllardır orada zaten. Selahattin Demirtaş, O küçük kız Vera’nın babası Gezi davasının diğer sanıkları gibi dört duvar arkasında. Milletin vekil seçtiği Can Atalay aylardır salıverilmemekte, görevini yapmak için Meclise yollanmamakta. Hiç birinin ne hırsızlığı, ne yolsuzluğu, ne de vurup kırması var.
Amerikan devletini sevmesem de adalet sistemlerine işte bu nedenle hayranım. Çünkü insan ömrüne bazı eyaletlerde ölüm cezası hala varsa da son derece saygılılar. Tutuklama kararlarını, mahkûmiyet kararlarını kılı kırk yarmak şöyle dursun, kırk bin yararak alıyorlar da ondan.
Nereden bilmem gene aklıma çok uzak olmayan bir tarihte iki ağır ceza yargıcımızın konuşmaları, birinin “Ben bugün şu kadar orgeneral tutukladım” demesi, arkadaşının da “Ben de şu kadar” diye araya girmesi geldi.
Bugün bile bu ülkemize senelerdir hizmet eden 80-85 yaşlarında emekli orgenerallerin hastalıkları bile dikkate alınmadan demir parmaklıklar arkasında tutulmaları da geldi.
Madem iyi birkaç adam filmiyle başladım, biraz da filmden bahsedeyim.
Amerikan donanma avukatı Daniel Kaffee, müvekkillerine her zaman suçlarını kabul ettirip iyi hal indirimi ile davaları geçiştirmektedir. Ancak bu kez iki asker, başka bir askeri öldürmekten suçlanmakta ve suçlarını asla kabul etmemektedir. Kaffee, sert kayaya toslamıştır. İşler, mahkeme sırasında çok daha karmaşık hale gelir. Çünkü askerler suçsuz olduklarında ve verilen emri uyguladıklarını söylemekte ısrar etmektedirler.
İşin içine bir de suçlanan erlerden birinin teyzesi tarafından kiralanan başka bir avukat, JoAnne Galloway girince işler daha da karışır.
Yeni avukat, erlerin söylediğine inanmakta ve ne olursa olsun mahkeme ile anlaşmayı kabul etmemektedir. Durumu kabullenmek zorunda kalan Kaffee'nin yapabileceği tek şey diğer avukatla beraber Küba sınırındaki birliğe gidip yaşanan her şeyi tanıklardan yerinde öğrenmektir. Ancak karşılarındaki en büyük sorun, erin ölümüne neden olduğu iddia edilen kırmızı kod emrini veren albay birliğin komutanıdır.
Sonucu merak mı ettiniz? Jüri askerleri suçlu bulsa da aldıkları emri göz önünde tutup tutuklu oldukları süreyi yeterli görür ve ordudan uzaklaştırılmaları koşuluyla tahliyelerini kararlaştırır.
Uzatmayacağım, “Adaletin bu mu dünya?” diye soran bir türkümüz var, ben de aynı soruyu sorduktan sonra siz ne yaparsınız bilmem ama ben bir Amerikan mahkeme filmi daha bulup izleyeceğim.
“Güvenemem servetime malıma
Umudum yok bugün ile yarına
Toprak beni de basacak bağrına
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya
Ne insanlar gelip geçti kapından
Memnun gelip giden var mı yolundan
Kimi fakir kimi ayrılmış yârinden
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya
Kimi mecnun gibi dağda dolaşır
Kimisi de ölüm yok gibi çalışır
Kimi meteliksiz
Kimi milyona karışır
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya“
Kemal ŞENER Yazdı.
Toplum24 / ALMANYA (Makale: 7 Ağustos 2023)
0 Yorum