Toplum24 / ALMANYA (Makale: 7 Ağustos 2023)
Prof. Dr. Özer OZANKAYA Yazıyor:
CHP, TÜRK SİYASAL YAŞAMINDAKİ VARLIĞINI HEP ATATÜRKÇÜ UYGARLIK TASARIMINA DAYANDIRMALIDIR!
Sn. Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki destekçilerinin Sn. Mustafa Sarıgül’de “somutlaşmakta olması”, CHP’nin gerçek “kuruluş özellikleriyle”, demek ki ATATÜRK CUMHURİYETİ’nin olmazsa olmaz demokratik nitelikleriyle yeni bir yönetime kavuşmasını güçleştiren bir yapının belirtisi izlenimini veriyor, görüşündeyim.
Oysa CHP’nin iktidar olabilmesi, Atatürk Türkiyesi’nin kuruluş ilkeleriyle ulusumuza yeniden umut ve coşku kazandırmasını gerektiriyor.
Çünkü Türk ulusu ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bugün içine sürüklenmiş olduğu tüm bunalımlar, AKP yönetiminin Atatürk Türkiyesi’nin bütün kurum ve ilkelerini çiğneyen uygulamalarının sonucudur. Bu olgunun tüm belli başlı örnekleriyle ulusumuzun gündeminde sürekli canlı tutulması gerekir. Sn. Mustafa Sarıgül’de somutlaşan doğrultu ise bundan apayrı, AKP’ninkine benzeyen bir doğrultudur, kanısındayım.
Özellikle “tarikat” denilen ve 19. Yüzyıl’dan beri sömürgeci batılı devletlerin tüm islam ülkelerini boyunduruk altında tutma aracı olarak kullandıkları ortaçağ artığı, kara-bilgisizlik ve baskı kurumlarını, CHP’nin de “göz yumarak kullanma” yoluna girmesi, yalnız cumhuriyetimizi (demokrasimizi) değil, ulus ve yurt olarak bağımsız Türk varlığını yıkıcı bir “suikast” olur, düşüncesindeyim.
Tarikatçılıkta gerçekte ne insan, ne ulus, ne yurt, ne de devlet sevgi ve saygısı vardır. 19. Yüzyıl ikinci yarısındanberi de sömürgeci devletlerin maşaları düzeyinde, halkın cahil bırakılması amacına hizmet etmek üzere kullanılan karanlık örgütlenmelerdir. „Kaplan“lar, „El Kıbrısi“ler, „Fethullah“lar, „Rabia“lar, „İşid“ler … bu olgunun yadsınamaz kanıtlarıdır.
Türk ulusunu uygarlığın gereklerinden habersiz ve yoksun tutmak için Cumhuriyetin devlet, aile, eğitim, ekonomi ve ahlak-din-felsefe-sanat, dil alanlarındaki demokratik-ulusal atılımlarını baltalayan iç ve dış sömürgeciler, el-ele, özellikle bu tarikatçılığı hortlatarak, doğru anlamıyla İslam dinini de çürütüp sömürgecilerin kullandığı bir gericilik-karanlıkçılık aracına döndürdüler.
Atatürk bu nedenle “Türk ulusu artık şeyhler, dervişler, müritler, mansıplar toplumu olmayacaktır! Bir tek yol (tarikat) vardır: uygarlık yolu. Uygarlığın gereklerini yapmak, insan olmak için yeter.” diyor, ama şunu da ekliyordu:
“Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, gerçeğin kendisine nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Bilince karşı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Oysa Türk ulusu içinde daha karışık, yapay, geçersiz inanışlardan oluşan bir din daha var. Ama bunları benimsemiş olan bilgisizler, düşkünler, sırası gelince aydınlanacaklardır. Onlar ışığa yaklaşmazlarsa, kendilerini yok olmaya mahkûm etmişler demektir. ” “Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını bildiriyor.Kimileri çağdaş olmayı kötü sanıyorlar. Asıl kötü, onların bu sanılarıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, müslümanların kâfirlere tutsak olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın; hoca olmak sarıkla değil, kafayladır. .. Her şeyden önce ruhbanlığı reddeden bu din tekel kabul etmez…Bilimsel kılık altında gerçek bilimden uzak, gerektiği kadar öğrenim yapmamış … hoca kılıklı bilgisizler de vardır.”
(Özer Ozankaya, Atatürk ve Laiklik, CEM Yay.)
Prof. Dr. Özer OZANKAYA Yazdı.
Toplum24 / ALMANYA (Makale: 7 Ağustos 2023)
0 Yorum