Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 29 Temmuz 2023)
Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:
„DÜNYANIN EN HUZURLU ÜLKESİ İZLANDA DESEM…“
Biliyorum, son yıllarda ağzımızın tadı pek kalmadı.
Bir gün iyiysek, birkaç gün kötü.
Gün geçmesin ki, herhangi bir sebepten ötürü bir olumsuzluk yaşamayalım.
İnsanlığı ilgilendiren o kadar düşündürücü olaylar karşımıza çıkıyor ki…
Bazen çoğunu görmezden geliyoruz.
Bizi doğrudan ilgilendiren gelişmeler gibi, dolaylı biçimde yüreğimizi vuran şeyler çünkü bunlar.
„Dünyanın çivisi sökülmüş artık“ dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Bir iyiniyet yaklaşımı olarak „Çivisi tam sökülmese bile, biraz gevşemiş“ diyebilirim buna.
…
Hafta içinde, uluslararası boyutlu bir araştırmayı okumuştum. Kısa adı IEP olan Dünya Küresel Ekonomi ve Barış Enstitüsü, dünyada adeta bir „huzur haritası“ çıkartabilmek için farklı bir araştırma yapmış.
Tam 163 ülkeyi kapsayan bu araştırmanın sonuçları, özetle söyleyecek olursam, bize huzurdan çok huzursuzluk veriyor. Yani mevcut durum kötü ve gelecek açısından da olumlu bir gelişme de bekleniyor. „Küresel Barış“ adlı bu araştırmanın son 15 yıllık tablosuna göre, iç huzur bağlamında dengesini görece koruyan ülke sayısı 84.
Durumu giderek kötüleşen ülke sayısı ise, 79.
Huzur Haritası için öngörülen üç kriter bulunuyor:
1. Toplumsal güvenlik düzeyi
2. O ülkedeki iç çatışkılar ile uluslararası anlaşmazlıklar.
3. Askerin toplumdaki belirleyici rolü.
Bununla birlikte sağlam ve işleyen bir kurumsal doku, basın özgürlüğü, rüşvet ve suistimal olaylarının düzeyi gibi bazı yan ölçütler de, o ülkenin huzurunun puanlanmasına destek oluyor.
Güncel rapora göre, Afganistan „“huzurun sıfırlandığı“ bir ülke olarak ilk sırada ve en dramatik konumda bulunuyor ve bu ülkeyi Yemen, Suriye, Güney Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nnin gerçekleri izliyor. Kıtalar bağlamında ise „huzursuzluk haritası“nda Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgeleri önde geliyor.
Dünyanın başını döndüren olaylar arasında öncelikle pandemi süreci akla gelse bile, Ukrayna-Rusya arasında 500 küsür gündür süregelen kirli savaşın da, dünya genelini henüz altüst etmese de, bu iki komşunun yanısıra, diğer komşu ülkelerin vücudunun kimyasını iyice sarstığını nasıl görmezden geliriz ki!
Bu arada aynı ülke sınırları içindeki farklılıkların yol açtığı çatışkılarda ölen insan sayısının, yüzde 96 düzeyinde artış sergilemesi, dünyanın geleceği açısından hiç de iyi bir görüntü vermiyor ne yazık ki.
Bütün bu olumsuzluk tesbitlerine bakarak, „en huzurlu ülke“ neresi acaba? diye sorabilirsiniz kendinize. Belki de hemen, orada yaşamayı bile hayal edebilirsiniz haklı olarak.
Yine aynı „Huzur Haritası“ içinde İzlanda’yı, en şanslı ülke olarak görüyoruz. Çok ilginçtir, bu ülkede ulusal bir ordu yok. İzlanda’yı, Danimarka, İrlanda, Yeni Zelanda ve Avusturya takip ediyor.
Ülkeler kıyaslamasında cinayet ve terörizm de belirleyici oluyor. Bu konuda Karibik, „dünyada en fazla cinayetin işlendiği ülke“ olarak damgalanmış. Ve tablo böyle uzayıp gidiyor.
Tabi kıtalar sıralamasında ise Avrupa, en huzurlu coğrafya olarak tanınıyor.
…
Ama hemen belirtelim, bu son saptamaya rağmen, Rusya Ukrayna arasındaki savaş yüzünden Rusya Federasyonu ile AB üyesi ülkeler arasında da belirgin bir soğukluğun hüküm sürdüğünü de hiç gözardı etmemek gerekir.
Ukrayna ile Rusya arasındaki güncel sürtüşme, bize oldukça uzak görünse bile, tüm şiddetiyle o bölgede sürüyor. Ve birçok açıdan tüm bölgelere komşu ülkeleri de olumsuz etkilemeye devam edecek. Hayat pahalılığı işte en somut örnek diyebilirim.
500 küsür gündür süregelen bu kirli çatışma ve nefret saldırıları, Kiew ile Moskova arasında kimbilir daha ne kadar devam edecek? Bilinmiyor. Daha kimbilir kaç masum insan ölümle tanışacak? Daha nice tarihi doku, kültür mirası kanlı coğrafyada yok olacak? Kimbilir!
Bütün bu gerçeklere rağmen, hem Putin, hem Zelenski, kendileri açısından „zaferin yakın olduğu“na inanıyor ve bu taktik olarak her fırsatta dile getiriyor.
…
Son olarak söylemiş olayım.
Moskova’nın askeri gücü, elbette Ukrayna’yı birkaç günde yutacak kadar büyük. Bunu tartışmak bile, bir anlam ifade etmez.
Ama, iş iki ülkenin gücüyle bitmiyor. Çünkü Ukrayna’nın arkasında ABD ve Başkan Biden’in isteği doğrultusunda AB ve NATO, tam gücüyle yer alıyor. Son bir yıl içinde AB kasasından Kiew’e güya insani yardım adıyla verilen „kredi“ kılıflı, faizsiz ödeme süresi uzun mali yardım miktarı, bu yılın sonuna kadar 20 milyar Euro’ya yaklaşacak, görünüyor. ABD bastırıyor. AB büyük ağabeyin isteğini yerine getiriyor. Başka şansı da yok. Zaten böyle bir ağabey isteğine „hayır“ diyecek kadar, ne AB yönetiminde, ne de bu coğrafyada söz sahibi hiçbir lider var.
Batılı ittifakın ise. tek hedefi bulunuyor:
Ukrayna’yı bir şekilde, diplomatik anlamda, göbekten kendine bağlayıp, Rusya sınırına ABD’nin NATO’nun, sınır komşusu olabilmesi. Rusya bunun çoktan farkında ve ödün vermeye yanaşmıyor. Putin, „zafer yakın“ deyip duruyor.
Bütün hesap bunun üzerine kurulu.
Yine bir kirli oyun.
Yani henüz bitmemiş ve ne zaman biteceği de belirsiz bir garip senaryo.
Olan Ukrayna’ya oluyor.
Başka birşey değil.
Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 29 Temmuz 2023)
0 Yorum