„ESKİŞEHİR’İN BAŞINA KONMUŞ BİR TALİH KUŞUDUR O…“ - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

„ESKİŞEHİR’İN BAŞINA KONMUŞ BİR TALİH KUŞUDUR O…“

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 8 Aralık 2023)

Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:

„ESKİŞEHİR’İN BAŞINA KONMUŞ BİR TALİH KUŞUDUR O…“

Şöyle bir an, gözlerinizi kapatıp düşünün.

Anadolu’nun sonbahar ve kışı keskin, kendine kapalı bir şehir tasarlayın.

Adı gibi geçmişi eski olsun. Tarih koksun. Sokaklarında geçmişin tozlu izleri ile, günümüz havası kol kola essin.

Çok eski siyah beyaz fotoğraf kareleriyle, bugünün dört renkli hatta dijital resimleri kıyaslandığında, ismi dışında pek bir değişim yok sanki.

Ancak tek fark var. O da, yeşile boyanıp bürünmüş, soylu bir el, bu kentin ışığına karışmış son yıllarda.

Gökyüzü, buralarda kimi mevsimler ışığa muhtaç olsa da, şehrin başının üzerinde sanki çekme kat gibi, ikinci bir gökyüzü katmanı var. Ve işte bu oldukça eski şehir, yıllardır o ara katmandan ışık ve soluk alıyor.

Burası eski bir şehir, tıpkı adı ESKİŞEHİR gibi.

Bu şehir, makus talihini 90’lı yılların sonundan itibaren yenmeye başlamış. Ve koynunda doğurup büyüttüğü bir evladı, bilim insanlığını adeta askıya alıp, kendisini kendi yapan bu kente, kelimenin tek anlamıyla hayatını adamış. Hayat, artık O’nun için sadece, Eskişehir demek olmuş.

Merhum Bülent Ecevit’in isteği üzerine girdiği siyaset döneminde şahsen tanıma fırsatı buldum kendisini. O gün, bugündür kendisini, siyasetçi olmaktan çok öte, çok yönlü bir insan olarak ve her seferinde biraz daha okuma, anlayabilme fırsatı buldum.

Eskişehir’de yerli halkın olağanüstü sevgi ve saygısını gönül bağını, bir hemşerilik güdüsü ile anlayabilirim. Doğaldır, diyebilirim. Ama ya bu kentin O’nun yetileri ile vücuda gelmiş güzelliğini görebilmek, yaşayabilmek için Türkiye’nin dört bir tarafından hatta her mevsimde yurtdışından gelen turist kafilelere ne demeli!

Onlar ne arıyor, ne buluyor acaba buralarda.

Abartmıyorum, bizzat yaşadığım ve  tüm gün süren birlikteliğimizde konuşmamız gereken birkaç konuyu bile doğru dürüst konuşamadığımız ortamlara saatlere seyirci oldum sadece. Çünkü O’nun Eskişehir sokaklarında farkedildiğinde, yörede nasıl bir mutluluk telaşının olduğunu gözlerimle gördüm. Özellikle, farklı şehirden gelip, bu kentin müzelerini, tarihi turistik mekanlarını gezerken, bu şehrin gizemli havasını solurken, Yılmaz Büyükerşen ile karşılaşmalarını ve ortalığın hareketlenmesini nasıl anlatsam bilemiyorum.

Çünkü söz yetmiyor. Herkesin kendi gözleriyle görmesi gerekiyor. Kent gezginleri, yolda sokakta veya bir mekanda görünce, çiçek tozu görmüş arılar gibi O’nun etrafında koza gibi örülmesini hissettirecek, anlatabilecek daha iyi sözleri hemen bulamıyorum doğrusu.

Bu her belediye başkanına, siyasetçiye nasip olmayacak bir tablo.

Bana düşen, konuşacaklarımızı, niyet ettiğimiz projeleri artık bir sonraki telefon görüşmesine saklayıp, sadece hergün binlerce insanın gezdiği Eskişehir’de bıraktığı inanılmaz güzel izi ve saygınlığı izlemek, tanık olmak ve birebir yaşamak kalıyor.

Tam beş dönemdir Eskişehir’in gökyüzünde, hani geceleri etrafı binbir yıldız dokulu bir ay ışığı, bir gecemgüneşi gibi geliyor bana O.

Gündüzleri deseniz zaten, hep bir ışık.

Eskişehir sokaklarındaki insanlarının gözündeki umudu işaret ediyor O.

Varsa da, yoksa da ‚Eskişehir’ diyor.

Yolda karşılaştığım ve „Hoca nasıl bir başkan?“ diye ayaküstü sorduğum insanların birleştiği ortak görüş: „O bizim için büyük bir şans.“ oluyor.

Yani Eskişehirli, hangi partiden olursa olsun, Büyükerşen’i, Eskişehir bağlamında başlarına konulmuş bir talih kuşu’ olarak görüyor.

Ne mutlu Eskişehir’e diyorum.

Yakın çevresinden birebir tanığıyım.

Merhum Bülent Ecevit, inanarak, Cumhurbaşkanlığı teklifi götürmüştü bir seferinde. Ama nedense nezaketli bir dille, teşekkür etti ve: „Eskişehir’de daha yapacak işlerim var“ demişti. Yani kendini kendi yapan memleketini Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı koltuğuna tercih etmişti.

Soruyorum hep, şimdi yaptığım gibi:

Böyle bir teklife, bugün hayır diyebilecek bir siyasetçi, bir bilim insanı, bir sanatçı var mı acaba? Söyleyebilir misiniz?

Ama O yaptı. Ecevit’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklifini kabul etmedi ve Eskişehir Büyükşehir Başkanlığını sürdürdü.

Gün geldi, bir dönem üyesi olduğu, siyasete başladığı Demokratik Sol Parti DSP Genel Başkanlığı için önerilen samimi ve ısrarcı teklifleri yine „Eskişehir mazereti“ ile geri çevirdi.

Dün gibi hatırlıyorum.

Yıllar önce bir Pazar günü Eskişehir Belediyesi’ndeki binasını açtırıp, benimle birlikte iki parti yöneticisi ve bir milletvekilini kabul etmişti. Önce yarım saatlik planlanmış, ancak neredeyse beş saate dönüşen bu kritik görüşmede, yıllanmış dostluğumuza sığınarak „Partinin başına geçin.“ Şeklindeki tüm yakarışlarımı bile yine aynı sevecenlikle geri çevirmişti. „Nuh dedi, Peygamber demedi“ deyişine uygun biçimde, tüm yöneticilerin destek taleplerini yüreğime sığdırarak, umutla gittiğim Eskişehir’den beni bile eli boş gönderdi. „Eskişehir, dedi, başka bir şey demedi.“ Biraz alınmıştım belediyeden çıkarken, teklifimizi kabul etmediği ve umudumuzu kırdığı hissiyle.

Gece Ankara’ya dönüşte, yol boyu düşünmüştüm. Evet, o düş kırıklığı biraz ağır gelmişti bana.

Hep sordum. Sonuçta aidiyet duygusunu yaşayan biri olarak, O’nun Eskişehir ile olan sevdasını anlamaya çalıştım. Bir insanın, kendi memleketine bu kadar gönül bağı olması, tüm ayrıcalıklı imkanları, devletin zirve olanaklarını elinin tersiyle geri çevirip, Eskişehir’e yönelik hayallerini, mevcut kıt imkanlara rağmen gerçekleştirme, yetmiyorsa düşünüp taşınıp özgün kaynak yaratma rüyası, aslında hayal olmaktan öte, çok farklı ve güçlü bir aidiyet duygusu bence.

Kendimi de sıklıkla, böyle biri olarak bilirdim ama, Sayın Büyükerşen’i her geçen zaman biraz daha tanıdıkça, insanı kendi yapan memleketine bu kadar bağlayan ruh halinin kodlarını daha iyi çözmeye başladım.

Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de, çeşitli çevrelerden gelen önerileri sadece dinlemekle yetinen Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen, Anadolu bozkırından Batılı çapta bir modern mistik bir kent yaratan bir yerli kahraman olarak, öne çıksaydı bugün Türkiye bambaşka bir noktada olurdu.

Öyle inanıyorum ki, O, 25 yıldır Eskişehir’in makus talihini değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiyenin çeyrek asırdır içinde tutsak alındığı gerginlik ve bulanık suların olduğu kazandan çıkacak, özgüvenini yeniden hissedecek ve sonuçta barış ve huzur kazanacaktı.

Ne var ki olmadı. Önceki genel başkan, etrafı kurtla çevrili bir sofrayı derleyen Sayın Kılıçdaroğlu, kafasındaki gizli planı uyguladı, aday oldu ve olan malum, sonunda yine Türkiye’ye oldu.

Yazık oldu yazık! Hep söyledim. Kılıçdaroğlu, aklını kullansaydı, 5-6 yıl boyunca, Millet İttifakı diye dikenli mayınlı yola girmez ve Büyükerşen’i büyük Türkiye için ikna eder ve toplumla buluşmasının önünü açardı.

Türkiye kazanırdı. O yüzden dürüstlüğünden asla kuşku duymadığım ve sevdiğim Kılıçdaroğlu’nun, bu dönemde bir inat uğruna, ille de adayım diyerek, ülkeyi daha derin çukurda yalnız bırakarak, umutsuzluğu büyüterek, tarihi bir hatanın sorumlusu olduğunu da ısrarla söylüyorum ve hep söyleyeceğim.

Evet; gelecek yılın Mart ayı sonunda Türkiye’de yerel seçimler var. Yılmaz Büyükerşen’in bugünkü partisi olan CHP-Cumhuriyet Halk Partisi, anlaşılmaz biçimde hala ayak sürüyor ve elindeki kimi büyük şehirlerin adaylarını açıklamış değil. Bunlar içinde Eskişehir de var ne yazık ki…

İstanbul, Ankara Aydın’a yeşil ışık yakan CHP’nin genç yönetimi, güya ince eleyip sık dokur tavrıyla, adayların isimlerini hala sır gibi saklıyor. Güçlü, banko olabilecek isimleri de bilerek/bilmeyerek biraz yıpratıyor.

Kafalarda soru işareti bırakmak, bence o kişiyi, maça çıkarken yaralamakla eşanlamlıdır.

Millet ittifakı da artık Türkiye’de ufukta görünmeyeceğine göre, şimdilerden bir „halk ittifakı“ndan sözediliyor.

Buradan CHP’li yönetime, Genel Başkan Özgür Özel’e soruyorum.

Yılmaz Büyükerşen, ilerleyen yaşına rağmen, ama çok dinç beyin ve proje yetisiyle hala „Ben göreve bir dönem daha hazırım“ diyorsa, siz ne bekliyorsunuz hala.

Elini öpüp başınıza koymalısınız. Böyle bir bilim insanı, siyaset ustasını, 30 küsür yıllık aktif siyaset deneyimini nasıl görmezden gelebilirsiniz? Aklım ermiyor doğrusu.

Halk ittifakının, iddia ediyorum; Türkiye çapında bugünden gerçek olan tek ve somut örneği, özünde muhafazakar dokusu olan ancak mevcut başkan Prof. Dr. Büyükerşen ile yeniden farklı şekillenen ve bu çizgide tartışmasız kemikleyen, kaynaşan Eskişehir çizgisidir.

Eğer, birilerinin havasına kapılarak, Eskişehir’de yeni aday arıyorsanız ve bu tarihi yanlışı yaparsanız, yakın tarihin sayfalarında adınız „beceriksiz siyasetçiler“ arasında mutlaka yerini alır.

Çünkü „Eskişehir İttifakı“ demek, Yılmaz Büyükerşen demektir.

Yoksa, hem kaybedecek, hem de ülkenin önemli bir kalesini elinizde götürüp AKP-MHP yapılanmasına teslim edeceksiniz, demektir.

Yineliyorum bir kez daha: Kaybedersiniz.

Kılıçdaroğlu’nun başardığı(!) gibi, yanlış bir karar vererek, egonuza teslim olursanız, unutmayınızki; siz de tarihi bir hata yapmış olursunuz. Siz de, bu genç yaşta, yakın tarihin sayfalarından birinde „yenilmişler“ arasında not düşülürsünüz.

Aklın yolu, Eskişehir’dir. O yol, bir dönem için daha Yılmaz Büyükerşen’dir.

Çünkü O’nun tarihe iz bırakan hayalleri henüz bitmiş değil.

Eskişehir’u bu hayalden mahrum etmeyin.

Türkiye’yi, yanlış kararlar ile, karanlığın yeni bir boyutuna teslim etmeyin.

Hemen şimdi karar zamanı.

Daha fazla geç olmadan.

Eskişehir’in bir dönem daha bilge insan, kent sevdalısı Prof. Dr. Sayın Yılmaz Büyükerşen’e, kent halkının „Yılmaz Abi“sine „Hoca“sına ihtiyacı var.

Ve elbette tüm Türkiye’nin de, aydınlık yüzlü Eskişehir’e…

"...Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez..."

Böyle diyor, Eskişehir'de yeni açılan geleneklere uygun otantik Hamam Müzesi'nin, konuklarını karşılayan aydınlık atmoferinde ilk göze çarpan bir deyiş...

O gün düşünmüştüm. Şimdi yazıyorum:

"...Sayın Büyükerşen; bence, sadece Eskişehir için değil; tüm Türkiye için bir temiz su gibidir. Su gibi güzel bir insan, su gibi yararlı ve biraz daha doğup büyüdüğü, vazgeçemediği Eskişehir için asla vazgeçilemez bir insan..."

Mehmet CANBOLAT Yorumladı.

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 8 Aralık 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.