ESKİŞEHİRLİ ADAYDAN GAZETECİLERE SEÇİM RÜŞVETİ TEKLİFİ! (Mehmet Canbolat Yorumluyor)

KÖŞE YAZILARI

ESKİŞEHİRLİ ADAYDAN GAZETECİLERE SEÇİM RÜŞVETİ TEKLİFİ! (Mehmet Canbolat Yorumluyor)

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 10 Ocak 2024)

SATILIK BOŞ BEYİNLER HER ZAMAN VARDIR,

AMA SATILIK GERÇEK GAZETECİ, ASLA!..

Aslında ’10 Ocak Çalışan/Çalıştırılmayan Gazeteciler Günü’ dosyasını dün gece açmış ve söyleyeceklerimi orada anlatmıştım.

Ama Eskişehirliler’in oylarıyla İYİ Parti listesinden TBMM’ye milletvekili sıfatıyla girmeyi başarmış İdris Nebi Hatipoğlu isimli zatın zigzag yapması, ne olduysa ve ölünceye kadar mücadele edeceğini söylediği AKP saflarına, birdenbire kayması ve şimdi de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğunu görüverdik.

Buraya kadan, herşey normal diyelim. Ancak dün akşam sularında, Türk gazetecilerine, hem de onlarla yaptığı bir basın toplantısında ağır bir hakarette bulunduğunu görünce: „Buna yanıt vermezsem olmaz“ dedim.

Mutlaka Türkiye haberlerinden sizler de duydunuz, izlediniz. Ama kaçıranlar için özetleyeyim öfkemin sebebini:

Hatipoğlu denilen ve çıkarı uğruna sürekli cephe değiştiren bu garip milletvekili, birdenbire AKP tarafından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na talip oldu ve bu karar da aynen ilan edildi.

Aday İdris Nebi Hatipoğlu, 31 Mart yerel seçimleri için önceki gün hemen kolları sıvamış ve Eskişehir’de bölge gazetecileriyle bir tanıtım toplantısı düzenlemiş.

Konuşmasında, onların meslekten kazançlarının az olduğunu çok iyi bildiğini belirterek: „Eğer, bu başkanlık seçimlerinde beni desteklerseniz, benim projelerimi olumlu haber yaparsanız, ben de size hemen, ya belediye bütçesinden ya da bize bağlı çalışan yan şirketler veya taşeron kuruluşlar üzerinden asgari ücret bağlatırım.“ demiş.

„Yanımda olun, beni destekleyin. Maddi zorluklarınızı aşın“ diyor açıkçası.

Bunun bendeki anlamı, „Bana satın kaleminizi“dir, başka bir şey değil.

Adam hiç utanmadan, sıkılmadan, gazetecilere doğrudan gözlerinin içine baka baka rüşvet teklif ediyor.

Yazıklar olsun.

İşte Türkiye’nin geldiği son nokta.

Herşeyin satın alınabileceğini söylüyorlar.

Yani „Biat edin. Teslim olun“ diyor açıktan açığa.

Geçen haftaki bir yazımda, Türkiye’yi mercek altına alırken, „ülkenin çivisi çıkmış“ demiştim.

Gazetecilere herkesin gözü önünde böyle bir rüşvet teklifi, çivinin sadece gevşediğini değil, aynı zamanda nasıl çürüdüğünü, nasıl koktuğunu gösteriyor.

Beni bir de düşündüren, toplantıya gelen gazeteci arkadaşlardan hiçbirinin, anında ve orada bir tepki koymaması.

Ama İdris Nebi Hatipoğlu denilen adama yanıtı ben buradan vereyim:

Satılık boş kafalar, boş bedenler her zaman her yerde vardır, ama satılık gazeteci, satılık kalem, asla!

Çıkarsa da, onlar ne kalemdir, ne de gazeteci.

Satılmış, boş bedenlerdir, başka bir şey değil.