Toplum24 / ALMANYA (Makale: 30 Ağustos 2023)
Kemal ŞENER Yazıyor:
GENÇ WERTHER'İN ACILARI
Almanya diye bir devlet daha tarihte yokken, Avrupa’nın ayaklanma hareketinin ve düz yazıda romantizm ve realizmin emeklemekte döneminde olduğu, dünyamızın Fransız ihtilalını bile yaşamadığı ama çok az kaldığı bir zamanın romanı olan Goethe’nin “Genç Werther’in acıları” romanını bir kere daha okudum.
Hem de birçok çevirisi olmasına rağmen Mehmet Canbolat’ın yaklaşık 30 yıldır sahibi ve genel yayın sorumlusu olduğu Toplum Gazetesinde kalem arkadaşım olan Yüksel Pazarkaya’nın tercümesinden. Almancaya tam manasıyla hâkim olan Pazarkaya’nın romanın diline adeta sadık kalarak zaman zaman şiiri andıran kaleminden.
Genç Werther’in acıları, Faust adlı eseriyle dünya çapında ünlenen Wolfgang von Goethe’nin ilk eserlerinden biri olmasına rağmen, yayınlandığı 1774’den bu yana en çok okunan klasiklerinden biri. Genç Werther’in acılar dönemin romantizm akımının temel ederlerinden de biri olmasına rağmen, aynı zamanda realizm akımın temel özelliklerini de yansıtan bir eser niteliğini taşıyor.
Bu yazdıklarım edebiyat dünyasının ustaların eser hakkındaki yorumlarından ve bizzat Pazarkaya’nın tercümesinin önsözünden alınma.
Roman gerçekle o kadar yoğrulmuştur ki konunun acıların kaynağı aşkları yazarı Goethe bizzat genç yıllarından bire bir yaşamıştı.
Sözü uzatmadan biraz da nişanlı bir kadına aşık olan Werther adlı bir gencin yaşadıklarını anlatan eserin konusuna kısaca dokunalım.
Kırlarda uzun yürüyüşler yapmaktan, tabiat ile iç içe olmaktan ve görüştüğü az sayıdaki insanla kitaplar hakkında konuşmaktan hoşlanan romana adını veren Werther, gizemli, sessiz, çalışkan ve dürüst bir gencin acılarına artık dayanamayıp hayatına kendi eliyle son vermesini anlatıyor. Werther'in doğayı sevmesinin en büyük nedeni, insanlardan hep kötülük görmesi. Bu nedenle gün geçtikçe daha içine kapanık ve melankolik birine dönüşen Werther, genç bir kıza aşık olduktan sonra büsbütün değişir.
Werther'in en çok ilgi duyduğu sanat dalı ise şiirdir. Bu nedenle duygularını sık sık şiirle dile getirir.
Werther hem şehir yaşamından uzaklaşmak hem de hayatı hakkında yeni kararlar almak için ücra bir kasabaya taşınır. Kasabadaki izlenimlerini ve tanıştığı insanları, eski dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplarda uzun uzun anlatır.
Yeni taşındığı kasabada kendisini sevdirmek için herkese olabildiğince yardım elini uzatan Werther, bir gün katıldığı bir davette Charlotte S ile tanışır ve kadına görür görmez aşık olur. Ancak Charlotte, Yüzbaşı Albert ile nişanlıdır. Buna rağmen Werther, Charlotte ile konuşmak için her gün evlerine gider.
Werther'in âşık olduğu Charlotte hem güzelliği hem de zekâsıyla herkesi kendisine hayran bırakan genç bir kızdır. Yakın çevresindekilerin "Lotte" diye seslendiği genç kız, Werther'e karşı bir şeyler hissetse de sadakate önem veren biri olduğu için duygularını belli etmemeye çalışır.
Ancak Yüzbaşı Albert kasabaya geldiğinde her şey değişir. Charlotte, Werther'e bir daha görüşmemeleri gerektiğini söyler. Bunun üzerine Werther, âşık olduğu kadına veda mektubu yazar ve kendisini sol gözünden vurarak yaşamına son verir.
Zaten eser baştan sona Werther’in arkadaşı Wilhelm’e yazdığı, acılarını ve yaşadıklarını dile getirerek paylaştığı mektuplarından oluşuyor.
Romanın insana Honore de Balzac’ın Vadideki Zambak eserini hatırlatmaması mümkün değil. Her iki eserin kahramana âşık erkekler sevdiklerine sahip olamazlar ve acı ekmelerine yol açar. Şu farkla ki Werther sevdiği kadını hiç olmazsa bir kerecik öpecektir. Felix ise aşkı Henriette’nin sadece elini tutabilmiştir, hepi o kadar.
Bu resmi Fransız ressamlardan Édouard Toudouze, Balzac’ın Vadideki Zambak’ı için çizmiş.
…
Bugün 30 Ağustos zaferimizin 101. Yıldönümü. Büyük Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyorum. Abdurrahim Karakoç’un “aşkı kurşun yemiş güvercin” diye anlatan şiiriyle hoşça kalın:
“Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım, üşümedim, yandım oy!
İplik iplik damarlarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandım oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!
Gönül şahinimi yordum gerçeğe
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe
Teselliden kanat kırdım gerçeğe
Tecellinin sinesine kondum oy!”
Kemal ŞENER Yazdı.
Toplum24 / ALMANYA (Makale: 30 Ağustos 2023)
0 Yorum