Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 20 Ağustos 2023)
Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:
„HİTLER FAŞİZMİ’NE HAYRAN ÜLKE, HANGİSİ ACABA, BİLİYOR MUSUNUZ?..“
Şöyle bir düşünün şimdi biraz.
Almanya’dasınız. Varsayın ki Berlin’de yaşıyorsunuz. Bir sabah uyandığınızda, pencereden aşağı bakıyorsunuz ve dışarıda inanılmaz bir kalabalığın askeri marşları andıran müzikleri eşliğinde, yine militarist bir disiplinle uygun adım, „rap… rap..“ ilerlediğini görüyorsunuz. Ürperiyorsunuz biraz.
Veya Almanya’ya yolunuz düşmüş ve örneğin Frankfurt şehir merkezindeki tarihi dokuları görmek için bir meydana doğru gidiyorsunuz. Ancak bölgeye giriş mümkün değil, çünkü meydanı dolduran binlerce insan, sağ ellerini yukarı dik kaldırmış ve tek tip Hitler tişörtlü ve adeta tek bir vücut gibi karşıdaki tarihi binanın balkonuna odaklandığını ve arada bir „Heil Hitler“ diyerek koro halinde çılgın bir sloganı attığını görüyorsunuz. Gözleriniz büyüyor.
Aracınızla diyelim Münih’te ilerlerken, yolun tıkandığını görüyorsunuz sağlı sollu yol kenarına toplanmış inanılmaz bir kalabalığın Nazi bayrakları ve Nazi selamına hazır duruşuyla, „Kutsal Zulüm“ Hitler’in geçeceği yolu izliyor.
…
Şimdi böyle bir Almanya’yı tasavvur edebiliyor musunuz gerçekten? Hem de bugün, yani 2023 yılı Ağustos ayının sessiz sıcak bir pazar gününde.
Endişelenmeyin bu tür tablolar, bir komplo teorisinden öteye gitmez. Gitmeyecek de.
Çünkü Almanya böylesi görüntüleri 70-80 yıl önce yaşadı. Acısını ağır çekti. Bedelini ağır ödedi ve bugün, kimi aşırı sağcı sapık filizlenmelere rağmen „nie wieder Faschismus“ sloganıyla, faşizme karşı inançlı bir direnişle, demokrasiyi topluma kapsamlı ve derin biçimde işlemenin yolunu izliyor. 1945 yılından bu yana bitmeyen ve sürekli dinç tutulan bir demokrasi bilinciyle.
Ancak, dünyada her nokta, güllük gülistanlık değil kuşkusuz. Örneğin, dünyada Hitler sapıklığını yaşayanlar da var ne yazık ki…
Yani, bu korkunç Hitler çılgınlığını, bir zehir gibi gönüllü içen toplumlar da yok değil. Hem de Alman turistler açısından ilgi çeken bir ülke mesela. Yani çok uzaklarda Batılı turistleri, Alman vatandaşlarını coğrafyası, tatil imkanları ile nedense cezbeden Tayland.
Duyduğumda önce inanamadım. 1 Nisan şakası diyecektim ama, zaman buna uygun değil.
Tahtı altından üretilmiş Tayland kralından, toplumsal yaşamın birçok katmanında Hitler yaşanıyor ve yaşatılıyor. Hem de hiç inanılmayacak biçimde.
Sokaktaki alışveriş mağazasına Hitler ismini veren de var, hamburger üreticisinde Hitler’in fotoğrafını reklam aracı olarak kullanan da.
Binek araçlarında Hitler veya Nasyonal Sosyalizmin simgesi gamalı haç bayraklarını, onur simgesi olarak görmek, sıradan şeyler bu ülkede. Daha doğrusu bir gurur meselesi. Yani krala aidiyet göstergesi. Turistlere sunulan Hitler damgalı tişörtler, gamalı haç imgeli şapkalar başta olmak üzere, akla gelebilecek her türlü hediyelik eşyada, Adolf Hitler’in izini görüyorsunuz.
Bangkok’taki sarayında ülkesini diktatörlükle yöneten 71 yaşındaki Kral Maha Vajiralongkorn, (ki ona ülkesinde Rama X) deniyor; zalimliğiyle ve en ufacık bir muhalif davranışa karşı en sert yöntemle müdahil olmasıyla da tanınıyor.
Taraftarları, yani tebası ise, O’nu bir Tanrı olarak görüyor ve koşulsuz sorgusuz, köktenci bir biat sergiliyor.
Kimi ülkelerde bunun örneklerine de rastlamak mümkün ama, Tayland, kendine münhasır radikal örnek olabilecek bir toplum diyebilirim.
Garip gelecek ama, ülkenin gençliği, Kral Rama X’in tamamen gençlik ordusu gibi. Hem de ölümüne bir sadakat. Tam Hitler’in gençliği gibi.
Tayland’da hemen her kuşak, Hitler Almanya’sı ve „Führer“in çılgınlığı yüzünden çıkan İkinci Dünya Savaşı ve yolaçtığı acı sonuçlar hakkında herhangi bir olumsuz bilgiye sahip değil. Yani Tayland halkı, 1933-1945 döneminde dünyada olup bitenden beyhaber! Sanki hiç öyle bir korkunç 12 yıl yaşanmamış gibi. Sanki 5 milyonu aşkın Yahudi, Roman kökenli insan ve muhalifler en korkunç biçimde gaz odalarında, çalışma kamplarında hayatlarını yitirmemiş gibi… Okullarda Hitler ve hayatı mücadelesi, adeta Tanrı’nın kutsal emirleri gibi öğretiliyor ve „bir ilah“ gibi gösteriliyor.
Gençliğin bu boşluğunu iyi bilen müzik grupları da sahneye Hitler selamı ve giysileri ile çıkabiliyor.
Avrupa kıtasında ise, bırakın Hitler hakkında olumlu bir söz söylemeyi; o korkunç dönemi simgeleyen herşey ama her simge kesinkes yasak.
Ancak Tayland’da, bu tür şekiller, simgeler bir yaşam biçimi olmuş. Çünkü, Kral Rama X, böyle istiyor kendi gücünü kanıtlamak için. Ve ülkesini yönetirken, Hitlervari yolları gerektiğinde hemen ve acımasızca uyguluyor.
Yani bugün yetmişbir yaşındaki bu zalim kral, kendi ruhunda Hitler’i görüyor, bir diğer deyişle, kendini Hitler’de; ülkesindeki siyasetin sağlamlığında ise, „Führer“ dönemi uygulamaları görüyor.
Enteresan olan bu zalim Tayland diktatörü, Almanya’yı çok seviyor ve zaman zaman gelerek, sürekli biçimde, Bavyera eyaletindeki Garmisch-Partenkirchen şehrinde bir lüks otelde sessiz sedasız tatil yapıyor. Haremi de hazır.
Ancak diplomatik uyarıların ciddiyetini gördüğü için, otele geldiğinde Nazi sembollerini kullanamayacağını, kral da olsa anlamış durumda.
Ama yine de mağrur çirkin kimliğini de ucuza kaybetmek istemiyor. Almanya’da Hitler ve Nasyonal Sosyalizm eksenli tüm görüş ve simgelerin yasak olmasına rağmen, „Bu yasalar beni ırgalamaz“ diye esip gürlediği de oluyor elbette. Şu ana kadar, suç işleyecek bir durum yaşanmış değil, Alman resmi rakamların verdiği ve Bild gazetesindeki bir habere göre.
Siyasi muhaliflerini ister Tayland’ta bulsun, ister dünyanın herhangi bir köşesinde saklandığını öğrensin, hemen özel tim adamlarını yollayıp işini bitirtiyor.
Bunlardan biri de, rejim karşıtı 37 yaşındaki Wancalearm Sataksit.
Zalim Kral, Almanya’da 2020 yılında tatil yaparken, talimat veriyor ve bu genç muhalifi Kamboçya’da buldurup, öldürtüyor mesela.
Veya 2018 yılında bu kral, yine Almanya’da tatil keyfini çıkartırken, suçlu bir genç, Bavyera eyaletinden gelen emirle Bangkok’ta idam ediliyor.
Bu tür olaylar, Almanya’da medyada geniş yer alıyor. Çünkü ölüm cezası Avrupa’da yasak ve Tayland Kralının, tatildeyken verdiği idam talimatı yüzünden sorguya alınabiliyor. Ancak bu da nedense olmuyor.
Kralın kadın düşkünlüğü ise, bir başka konu. Ülkesinde kurduğu haremdeki kadınlar „SASO1“ gibi bir askeri özel birlik olarak resmi bir sınıflandırmaya alınmış ve hizmette geçen yıllara göre bu özel kadınlar, tek tek numaralanmış.
İnanmayacaksınız belki ama, bu krala özel seçilmiş birlikte görev alan her kadının, tıpkı ordudaki hiyerarşi gibi, bir rütbesi var. Ve hepsinin ismi de, Kral’ın özel uygulaması olarak „Sirivajirabhakdi“ soy ismini taşıyor. „Krala sadakatini beyan etmiş güzeller“ anlamına geliyor.
Ülkenin ulusal ordusu da tamamen kendi elinde. Kuş uçurtmuyor.
Tayland Kraliyeti’ne ait web sayfasında, devlet yönetiminde yer alacak herkes, „Kral’a koşulsuz teslim birer asker“ olarak tanımlanıyor. Ordunun en yüksek rütbelisinden, gençlik gönüllü ordusunda yer alan en genç, adeta isimsiz bir „köle“ye kadar. Ruh hali normal olmayan Kral Gama X, kendi yandaşlarına karşı da, bir o kadar zulüm. En küçük bir hata ve bir kuşkuda, en yakın rütbeli yandaşı, askeri memuru, bürokratı bile, kendini sokakta bulabiliyor. Çünkü zalim kralın kitabında, „affetmek“ „hoşgörmek“ gibi kavramlar asla yok.
Peki dünyada Hitler Faşizmi’nin simgesi olarak belleklere kazınmış çoğu ülkede yasak bu „Gamalı Haç“ simgesi, neden bu ülkede bu kadar kutsal ve Kral Gama x’in bu simgeyi Almanya’daki tatilde bile taşımaya kalkışmasının temel ruhunda ne var acaba?
Bunun da bir tarihi kökeni var. Çünkü Asya ülkelerinde „gamalı haç“ dinsel bir işaret ve 6000 yıldır bu inanış bozulmadan sürüp geliyor.
Bugün Asya coğrafyasındaki tapınaklarda ve dini işleve sahip mekanlarda, bu işareti sıklıkla görmek mümkün. Ayrıca Asya’da „gamalı haç“ şans fırsatı anlamına gelecek biçimde adeta bir „talih kuşu“ olarak tanımlanıyor.
„Talih Kuşu“.
Milyonlarca masum insanı barbarca öldüren rejimin simgesi, olsa olsa bir utanç vurgusudur. Başka hiçbir şey değil!
Dedik ya, bu dünyada böylesi sapık ruh hallerine benzer, daha nice diktatör özentisi veya dikta rejim bekçisi vardır.
Uzağınızda veya yakınınızda.
Onlar her yerdeler.
Yeter ki, ipleri bir kez ellerine geçirmesinler…
Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 20 Ağustos 2023)
0 Yorum