"KAVGA DEĞİL, BÜTÜNLEŞME ZAMANI!.." - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

"KAVGA DEĞİL, BÜTÜNLEŞME ZAMANI!.."

Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 5 Ağustos 2023)

Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:

"KAVGA DEĞİL; BÜTÜNLEŞME ZAMANI!.."

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 20 Mart 1923 günü, Konya’da yaptığı bir konuşmada şöyle der:

„…Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak, daha ziyade münevverlere tevveccüh eden bir vazifedir. Bizim halkımız çok temiz kalpli, çok asil ruhlu, terakkiye çok kabiliyetli bir halktır. Bu halk, eğer bir defa muhatabının samimiyetle kendilerine hadim olduklarına kani olursa, her türlü harekete derhal kabulü amadedir. Bunun için gençlerin herşeyden evvel millete, emniyet bahşetmesi lazımdır…“

Bundan tam 100 öncesinde geçerli bir dilde uzun bir konuşmadan, bir kesittir bu.

O dönemin yaygın dil biçimi içinde belki kimi ifadeler tam anlaşılamayabilir ama, günümüz Türkçe’sine uyarladığımda, Ulu Önder, halka yaklaşmanın, onların sorunlarına, görüşlerine kulak vermenin, halkın söylediklerini dinlemeye hazır olma ve oradan bir çözüm üretmenin büyük önem taşıdığını söyler ve aydınlara koltuk sahiplerine sorumluluğunu hatırlatır. Ve elbette halkın güven kazanması halinde, başlatılan her hareketin başarıya ulaşmaması için, bir sebep olmadığını anlatmaya çalışır.

Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut tabloya bakarak: „Biz adam olmayız.“, „ Halk cahil“, Sürü gibi millet“, „Bu cahillerle hiçbir şey olmaz“ gibi baştan savan, tepeden bakan, kendini yüksek gören bir anlayışı tercih ediyoruz.

Hem de Ulu Önder’in 100 önceki öngörüsüne, bilmeden adeta hiçe sayarcasına…

Ne yazık ki, bugün tepeden bakma anlayışı, ülkede adı sonu olan kimi şahsiyetlerin dilinde sakız gibi hergün tekrarlanıyor.

Sosyal erişim/paylaşım alanların hemen hergün böylesi söylemlerle dolu.

Oysa, hep inanırım, sessizlik, sükunet demek değildir. Halk sessiz bir çoğunluktur. Bir güçtür. Tek belirleyicidir. Önemli olan bu suskunluğu, sese dönüştürecek, harekete geçirecek güçtür.

Önemli olan, durağan görüntülü o çoğunluğun güvenini kazanacak dili kullanmak ve sessizliğin içindeki o her bir vatandaşa „karşımda beni dinlemeye, anlamaya hazır biri var“ duygusunu verebilmektir. Öyle inanıyorum ki, yöneten ve yönetilen arasında mesafe kısaldıkça, açı daraldıkça, yani halkın güveni çoğaldıkça, siyasetin başarılı olmaması için, yönetime talip insanların kör olması gerekiyor.

Kör olmaktan söz ettim. Evet, siyasi bir körlük yaşıyor ve kör bir kuyuda, etrafımıza dokunmadan kimi zaman yersiz, kiminde ise zamansız söylemler ile, büyük bir şey yaptığımızı düşünüyoruz.

O sözün, o bağırıp çağırmanın, halka ulaştığını, halk için söylendiğini düşünüyoruz.

Oysa durum, mesela twitter denilen br platformda siyasette söz sahibi olduğunu düşünen herkesin, hergün atıp tutması, halkın ne kadar umurunda acaba?

Siyaset meydanların köklü kültürüdür.

O meydanlar savaş alanı değil, halkla bütünleşme fırsatıdır.

Hele halkın daha çok sokakta olduğu, sorunlar karşısında bunaldığı, öfkesini kusmak üzere olduğu bir zamanda.

CHP, bugün kendi iç çalkantılarıyla uğraşmaktan, halk ile mesafesinin giderek açıldığının farkında değil. Yönetimin farklı kademeleri, milletin sorunlarına yoğunlaşmak yerine, ne yazık ki, kendi iç meselelerine enerji harcıyor. Kendi içinde cepheleşerek, koltuğu nasıl ele geçiririm? / nasıl korurum? derdinde.

Oysa gün, gerçek muhalefet günüdür. Halkın güvenini kazanma günüdür. Sokaklara inme, halkın yanında olma, onlarla çıkış yolu arama günüdür.

Gün, gençliğin umutsuzluğunu umuda dönüştürme günüdür.

Kim ne derse desin, Türkiye’yi yeniden düzlüğe çıkartacak bir güç varsa, o da CHP’dir.

Ama CHP’nin komuta kademesi bunun farkında değil. Onlar kendi derdinde. Onlar kendi gemisi derdinde.

Oysa, sessiz çoğunluğu harekete geçirmek, onlarla birlikte güç birliği yapmak, el ele kol kola girmek için daha ne bekleniyor?

NE BEKLENİYOR SAHİ!!!

Mehmet CANBOLAT Yorumladı.

Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 5 Ağustos 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.