KİMİN KAYMAKAMI / KİMİN İMAMI... - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

KİMİN KAYMAKAMI / KİMİN İMAMI...

Toplum24/ALMANYA (Makale: 23 Ocak 2024)

KİMİN KAYMAKAMI/KİMİN İMAMI...

Bilmeyene, öğrenmek istemeyene, art niyetlilere, zeka özürlülerine gerçekleri, ne kadar anlatırsanız anlatın başarılı olamazsınız.

14-28 Mayıs CB ve MV seçimleri öncesi, muhalefete defalarca anlatmaya çalıştık! Son 3 Genel Seçim sonuçlarının araştırma çalışmaları, sahada  siyaseti bilen arkadaşlarımızın raporlarıyla Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki 17 İl (4’ü Büyükşehir) ve 59 ilçede seçimlerin müdahaleye açık “Karanlık Bölgeler” olduğunu kanıtladık. Bu yerlerde mutlaka tedbir alın, sandıklara temsilci bulundurun dedik. “Tamam, sandıkların %100’üne değil, %101’ine sahibiz dediler” hepsi yalan çıktı! Hem kendilerini hem de Türk Milletini aldattılar. Partilerini satan adamı önce görevden aldılar,
şimdi de Belediye Başkan adayı yaptılar!

“Bir musibet, bin nasihatten yeğdir” diye bir atasözümüz var.
Siz, tecrübeyi önemsemezseniz hem canınız yanar, hem de hayat kafanıza vura vura öğretir!

Diyarbakır-Kulp İlçesi Kaymakam’ı ile bir cami imamı arasındaki tartışma, maalesef magazinel bir olay olarak yansıtıldı. Olayın gerçeğini anlatalım!

Ne o Kaymakam önceliği TC Devleti olan biridir, ne de o İmam önceliği
TC Devleti olan biridir! Biri, önceliği Bahçeli-Soylu olan bir elemandır, diğeri önceliği tarikat olan bir yobazdır.

Büyük Önder Atatürk’ün, siyasetçilere ve idarecilere verdiği bir öğüt var;
“Kışlaya-Okula-Camiye siyaset sokmayın. Sokarsanız ülke bütünlüğüne zarar verirsiniz!”

AKP-MHP-Hüda Par, Atatürk’ün emrinin tam tersini yaptılar.
Devlet ciddiyeti, liyakat, kıdem atıldı, tek aranan “Benim adamım” olsun anlayışı yerleşti.

Valilerin çoğunluğu Erdoğan tarafından seçilir.
Kaymakamların çoğunluğu, özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde Bahçeli-Soylu işbirliği ile ülkücü eskisi aç gözlü kişilerden atanır.

Kaymakamlardan bazıları görevden alınan HDP’li Belediye Başkanlarının yerine kayyım olarak atanır. Şimdi beraberce düşünelim;
Kulp İlçesi; 1 Belde-3 Bucak- 52 Köy- 120 Mezraya sahip, yaklaşık 40 bin nüfuslu bir ilçemizdir.
Kaymakam aynı zamanda Kayyım Belediye Başkanıdır. İlçe Jandarma Komutanı ve İlçe Emniyet Müdürü de “Bahçeli-Soylu” tarafından seçilerek atanmıştır. Yani, Kulp İlçemizde “KAYMAKAM demek DEVLET demektir.”

Kulp’ta yaşayan bir vatandaşın devletle olan bir işi için, görmesi gereken tek kişi Kaymakam’dır.
Kaymakamlar, özellikle yukarıda belirttiğimiz “Karanlık Bölgeler” dediğimiz İlçelerde, seçimlerde %100 etkili olurlar. Hele, Bucak-Köy ve Mezralarda Allah’tan sonra tek güç Kayyım-Kaymakam denen eski ülkücülerdir. Bunlardan çoğunluğu, aynı zamanda bölgedeki her türlü kaçakçılık, ihale, devlet hizmetlerinde de yönlendirici rol oynarlar. MHP’nin bu bölgedeki son genel seçimdeki oy artışının sebebi Kaymakamlar kanalıyla yapılan oy kaydırmalarıdır.

Aynı senaryoyu, İmam ve Din görevlileri için de söyleyebiliriz. Muhalefet partilerinin sandık temsilcilerinin olmadığı, Milletvekillerinin dövüldüğü bir ortamda, yasal siyaset temsilcilerinin sözü değil, Hizbullahçı İmamların sözü geçer.

Bu paralel yapılanmalar, Türk Ordusunda ve eğitim bünyesinde hala son sürat yapılmaktadır. Ordudaki Teğmenlerden Atatürk resmini takmayanlar,
İl Milli Eğitim Müdürlerinin çoğunluğunun “İmam Hatip” kökenlilerden seçilmesi, Din görevlilerinin ilkokullara kadar girmeleri, köylerdeki kaçak kurslara göz yumulması, yaklaşmakta olan felaketin habercisidir.
Tabii ki gören gözler için…  

Bu durumun düzeltilmemesi, devletin tamamen çökmesi ve ülkeyi sonu kanlı bitecek bir kaos ortamına sürüklemesi sonucunu getirebilir.
Bu kaos ortamının yaratılmasının birinci sorumlusu AKP-MHP-HÜDA PAR adlı partilerdir.
İkinci derecede sorumluluk, Genelkurmay Başkanlığı- Emniyet Genel Müdürlüğü- Jandarma Genel Komutanlığı- Diyanet İşleri Başkanlığındaki devlet memurlarıdır.

Ama esas sorumluluk, Anayasayı bilerek ve isteyerek çiğneyen iktidar partileri için “Kapatma” davası açmayan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığıdır.
Görevi Anayasayı korumak ve Siyasi Partilerin Anayasaya uyumunu sağlamak olan Savcılığın bu baskı karşısında direnememesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının suç işlemesi demektir.
Tamamının yargılanması gerekir…

AKP-MHP-HÜDA PAR, TC Devletini yıkıp yerine bir Siyasi Federal Ümmet Devleti kurmak yolundadır. Türk Milleti kaderine el koymaya karar verir ve ayağa kalkarsa, demokrasi ve Cumhuriyet düşmanı olan bu ilkel siyasetçiler, tarihin derinliklerine gömülecektir…

Rifat SERDAROĞLU Yazdı.

Toplum24/ALMANYA (Makale: 23 Ocak 2024)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.