"LOZAN ANTLAŞMASI NEDİR?" - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

"LOZAN ANTLAŞMASI NEDİR?"

Toplum24 / ALMANYA (Makale: 29 Temmuz 2023)

Alp HAMUROĞLUYazıyor:

LOZAN ANTLAŞMASI NEDİR?

İsviçre’nin Lozan kenti siyasal antlaşmalar için geleneksel bir toplantı yeri haline gelmiştir.  Bunda İsviçre’nin bağımsız ve tarafsız bir ülke olarak tanınmış ve bilinir olmasının önemli bir payı vardır.

Lozan kentinde birçok tarihte, birçok ülke arasında, birçok konuda antlaşma yapılmıştır. Biz bunların içinde devrim Türkiye’sinin bağımsızlık savaşının kazanılması üzerine yapılan bir antlaşmanın üzerinde duracağız.

Bu Temmuz ayında 100. yıldönümünü kutladığımız Lozan Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu yerine kurulan yeni Türkiye devletini tanıyan bir barış antlaşmasıdır.

Birinci Dünya Savaşı sonunda çok sayıda barış antlaşmaları yapıldı. Büyük Savaş, o zamana kadar yaşanmamış derecede geniş ve kıtalar arası bir savaşlar bütünü olduğundan barışı, ülkeler sayısı bakımından birçok ülkeyi kapsamakta ve ilgilendirmekteydi. Bu yüzden Cihan Savaşı bittiğinde, sırasıyla, Almanya’yla Versay [7 Mayıs 1919], Avusturya’yla Saint Germain [10 Eylül 1919], Bulgaristan’la Neuilly [27 Kasım 1919], Macaristan’la Trianon [4 Haziran 1920], en son Osmanlı devleti ile Sevr [10 Ağustos 1920] ve Türkiye ile Lozan [24 Temmuz 1923] antlaşmaları yapıldı. Bunların hepsi üç-beş devlet arasında değil, savaşta taraf olmuş, savaşa şu veya bu şekilde bulaşmış çok sayıda ülkenin katılımıyla yapılmıştı. Örneğin, her antlaşma en az on ülke tarafından imzalanmaktaydı.

Bu antlaşmaların hepsi kısa bir zaman içinde geçersizleşmiş, bir tek, Sevr “Barış  Antlaşması”na karşı ve onun yerine yapılan Lozan Barış Antlaşması süreklilik kazanmıştır ve halen de yürürlüktedir, devam etmektedir.

Bütün “barış antlaşmaları” neden geçersizleşmiştir? Ve Avrupa ülkeleri neden yeni bir savaşa hazırlık ve silahlanma dönemini girmiştir?

Ve neden, bu antlaşmaların arasında bir tek Lozan barış Antlaşması geçersizleşmemiştir? Ve Türkiye neden hazırlanılan yeni bir dünya savaşının dışında kalmıştır?

Bu soruların yanıtları için yapılan antlaşmaların özellikleri üzerinde durmak gerekir.

GEÇERSİZLEŞEN BARIŞ ANTLAŞMALARI

Geçersizleşen bütün barış antlaşmaları, barış için değil, adeta savaşı sürdürmek için yapılmıştır.  Şöyle ki, bu antlaşmaların şartları yenilen ülkeler açısından kabul edilemez ağır ve “cezalandırıcı” nitelikteydi. ‘Neden bizle savaştın’ deniyor gibiydi. Yenilen ülkelerin toprak kayıpları yanında ödenmeleri mümkün olmayan miktarlarda savaş tazminatı da ödemeleri gerekiyordu. Başka milli duyguları zedeleyen şartlar bile belirlenmişti. Yenen ülkeler, başta İngiltere ve Fransa, sanki bu şartlar kabul edilmesin diyordular. Nitekim öyle oldu, bütün yenik ülkeler “böyle, barışa razı değiliz” dediler.

Haklıydılar, nitekim barış şartlarını hazırlayan galip ülkeler arasında böyle ezici maddelerle barışın sağlanması mümkün değil diyenler de vardı. Gözlemci ülke olarak ABD yetkilisi de şartların kabul edilemeyecek kadar ağır olduğu yolunda görüş belirtmişti.

Sonuçta bu Barış Antlaşmaları, barış sağlayamazdı ve sağlamadı.

İkinci Dünya Savaşının çıkması gecikmedi.

İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşının devamıydı.

Taraflar arasında değişiklikler olmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı, önceki Büyük Savaşın  tekrarıydı.

YENİLMEYEN TÜRKİYE’NİN BARIŞ ANTLAŞMASI!

Diğer soruları yanıtlamak için Türkiye ile yapılan  barış antlaşmasının ne sonucunda, neyin sonucunda yapıldığına bakmak gerekir.

Osmanlı devletinin şartlarını kabul ettiği Sevr “Barış” Antlaşması, Ankara hükümeti tarafından kabul edilmedi ve onaylanmadı. Yani Türkiye, “yenildiğini” de kabul etmedi, savaşa devam etti.  Şartlar kabul edilecek gibi değildi. Türkiye savaşa devam edecekti. Ama savaşı kazanacağına inanıyordu. Ve öyle oldu. İngiltere gibi Büyük Savaşı “kazanan” ülkeler, Osmanlı devletinin başkenti İstanbul dahil, neredeyse bütün topraklarını işgal etmişlerdi. Ancak bu duruma direnen Türkiye karşısında savaşı onlar sürdüremediler. Yenilen Türkiye savaşa devam ederken, yenenler yenilen durumuna düştüler.

Nasıl oldu bu?

1922 yılındaki Büyük Taarruz (30 Ağustos) sonucunda, yenenlerin İzmir’e çıkardıkları Yunan ordusu dağılınca ve denize dökülünce (9 Eylül 1922) ve başka cephelerde de savaş kazanılınca, başta İngiltere olmak üzere savaşın galipleri yenilmiş oldular. İşle Lozan’da barış görüşmeleri 1922 yılı sonunda bu şartlar altında başladı.

Lozan’daki barış masasında Türkiye yenik olarak değil. yenen olarak oturuyordu.  Bu yüzden ve bu sayede Türkiye’nin şartlarının büyük kısmı, ismeyerek de olsa karşı cephe tarafından kabul edildi, onaylandı. Türkiye, bağımsız bir devletti. Türkiye eşit şartlarda tanındı. Sınırlarımızı belirleyen Misakı Milli önemli ölçüde geçerli oldu. Sınırlarımız içinde başka bir devlet kurulamazdı. Anadolu’da bir “Ermeni Yurdu” mümkün değildi. Kapitülasyonlar artık olmayacaktı. Vb.

Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye açısından eksikleri vardı, örneğin, Boğazlar sorunu. Sonraya barıkılmıştı. Örneğjn, Fransa’nın elinde tuttuğu Hatay sorunu. Zamanı gelince çözülecekti. Türkiye o günlerde bunlara razı olmuştu, çünkü toparlanmak zorundaydı. Vakti yoktu.

Sorunun ikinci kısmını ele alalım.

Türkiye Lozan’da “Barış” Antlaşması imzalamıştı, ama gerçekten barış istiyordu. Çünkü barışa ihtiyacı vardı. Ve bu yüzden Türkiye barışçı oldu, bunu dış politikasıyla bütün dünyaya gösterdi; bütün komşularıyla dost oldu, barışçı paktlar kurdu, inandırıcıydı, güven verdi. Çünkü ilkesi, “Yurtta sulh, cihanda sulh”tu.

Bunların sonucu olarak hiç bir ülkeyle sorun yaşamadı. Ve 1939’da yeni bir dünya savaşı patlak verdiğinde savaş dışı kalmayı başardı.

İşte Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yılını yaşadığımız bu temmuz ayında, ‘neden Lozan hala geçerli’, “neden bir Lozan geçerli” sorularının yanıtı ortaya çıkmış bulunuyor.

Lozan geçerlidir. Lozan karşıtları ise, ya Türkiye ya da Cumhuriyet düşmanlarıdır, yahut da savaşan Türkiye karşısında Lozan’ı imzalamak zorunda kalanlardır.

Antlaşmaanın gizli, saklı maddesi falan yoktur, hepsi apaçık olduğu gibi, Lozan Barış Antlaşması anlaşılmayacak gibi falan da değildir.

Lozan Barış Antlaşması, teminatımız ve gururumuzdur.

Alp HAMUROĞLU Yazdı.

Toplum24 / ALMANYA (Makale: 29 Temmuz 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.