Toplum24 / ALMANYA (Makale: 22 Kasım 2023)
Kemal ŞENER Yazıyor:
RÜZGÂRGÜLÜ
Siyaset yazmak istemesem de olmuyor işte. Ömrümün uzun yılları Almanya’da, İngiltere’de geçti. Oraların partilerini, nasıl siyaset yaptıkları gözledim. Amerika’nın Fransa’nın siyasal yaşamlarını da takip ettim. Hiçbirinde ama hiçbirinde bir tek olsun partisini değiştiren bir siyasetçilerine rastlamadım. Rastlamadım, gördüğüm şuydu:
Onların siyasetçileri kimi solcu kimi sağcı, kimi liberal ülkelerine düşüncelerine, ideallerine uygun katkılar yapabilmek arzusuyla siyaset yapmalarıydı. Siyaseti bir geçim aracı olarak kullanmak, elde edecekleri makamları şahıslarına, yakınlarına menfaatler sağlamak gibi bir amaçları hiç mi hiç yoktu.
İdeallerini gerçekleştirdiklerinde ya da gerçekleştiremeyeceklerini anladıklarında siyaseti bırakıp, alanı başkalarına terk ediyorlardı.
Demem o ki bizimkiler gibi ne koltuk düşkünüydüler, ne de servet. Böyle olunca da ne partilerini değiştiriyorlardı, ne de fikirlerini.
Bu gözlemleri neredeyse 70 yıldan beri yapıyorum; faal gazetecilik yıllarımda da seçimlerini, mitinglerini, meclis tartışmalarını bire bir takip etmiştim. Eleştirileri ne kadar sert olursa olsun küfürlü, yumruklu, kavgalı tek bir Meclis oturumlarına rast gelmedim. Millet temsilcilerinin birbirlerine saygı dışı hitap ettiklerini duymadım; bizim gibi sıcakkanlı bir Akdeniz ülkesi olan İspanyol Meclisi’nde bir-iki oturum hariç.
Biz gene dönelim rüzgârgülümüze: Oralarda dediğim gibi partilerini değiştiren, fikirlerini değiştiren politikacı yok. Oralarda A partisinden Meclise girip de B partisine geçen tek bir milletvekili bulamazsınız.
Bizde, ise onlarcasını isim-isim bir çırpıda saymak olası. Ben seçimin tam da ertesi günü bile seçildiği partiden ayrılıp rakip partiye giren sözüm olan milletvekilleri gördüm. Milletvekillerin onunun onbeşinin toplu olarak parti değiştirip iktidar düşürdüklerini gördüm. Kendilerini seçen seçmenlere saygısız, utanmaz milletvekillerini gördüm.
Samuel Huntington haklı; demokrasi olmuyor işte; siyaset alanını böyle arsızların doldurduğu bir ülkede demokrasi olur mu? Ne partilerine ne politikalarına sadık sözde politikacılarla olmuyor işte.
Olamamasının bir başka nedeni de, partiler ve yöneticilerinin ister iktidarda ister muhalefette olsunlar sadece lafta demokrat olmaları; ya da yalnızca kendilerine demokrat olmaları. Mesela Kılıçdaroğlu kaç kez “rejimi demokrasi ile taçlandıracağım” dese de; o taç lafta kalmadı mı?
Şu yaşıma geldim, öğrendiğim şu: Her kim ki, sürekli olarak ahlakından, namusundan, verilen sözlere sadakatinden bahsedenlerim, dilinden düşürmeyenlerin en ahlaksız, en namussuz en ahlaksız kişiler oldukları.
Bir gün Mülkiye’nin bahçesinde rahmetli Cevat Geray hocamla bunları konuşurken, aramıza başka hocalar da katılmıştı. Bir teki bile itiraz etmedi; kim katıldıysa herkes onayladı dediklerimizi.
Uzatmayalım, Atatürk ve İsmet Paşa’nın onca iyi niyetle ete kemiğe büründürmeye çalıştıkları demokrasi, Huntington haklı bir türlü olmuyor işte.
Siyasetin rüzgârgülleri fırıldak gibi döndükçe de olmayacak. Kendilerini değil partilerini toptan rüzgârgülü yapanlar oldukça olmayacak.
Attila İlhan’ın Rüzgârgülü şiiri ise bambaşka, realitedeki durumun tam da tersi. İnanmazsanız buyurun okuyun:
“Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak eğilecek
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim
Bu çıplak geceler yok mu?
Bu plak böyle ağlamıyor mu?
Camları kırmak işten değil
Delirecek miyim neyim
Kirpiklerimden mısra dökülüyor
Kenya'da simsiyah yalnızım
Yoksul bir şilepte gemiciyim
Malezya'da yük bekliyorum
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Gözlerini söndürme muhtacım
Ben senin aydınlığına muhtacım
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
Rüzgârgülünü arayacağım
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
Vinçler yine akşamları indirecekler
Yine karanlığa bulaşacağım
Gözlerin rüzgârda savrulacak
İkimiz iki sap buğday olsak
Sen benim olsan, ben senin olsam
Bir gece vakti aklına gelsem
Uykunu tutsam bırakmasam
Seni kucaklasam, kucaklasam
Birbirimizin kalbini dinlesek
Dünyanın kalbini dinlesek
Büyük ateşler yaksalar
İki güvercin uçursalar
Nerede olduğumuzu bilsek”
Kemal ŞENER Yazdı.
Toplum24/ALMANYA (Makale: 22 Kasım 2023)
0 Yorum