ŞİDDET ARTIYOR - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

ŞİDDET ARTIYOR

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 25 Aralık 2023)

HER YERDE KORKU, HER YERDE ŞİDDET...
YA KABUL EDECEKSİN... YA DA TERK ET!...
Yabanda, dışarıda yoğun bir is ve derin bir sessizlik var.
Düşünüyorum. Noel sessizliği. Güya!

Yeryüzünü okumaya çalışıyorum bu sis dolu sessizlikte.
Dünyada insanı kuşatan, insanlık onurunu bükmeye, ezmeye zorlayan bir sertlik rüzgarının estiğini hissediyorum.
Hissetmek, belki doğru bir ifade değil. Görüyorum.

Dünyanın birçok ülkesinde, diktatörler türeme başladı.
Veya diktatörlüğü özenenler...
Ve de hedefine ulaşmak için dikta olmayı marifet sayanlar.
Gözüne kestirdiği ülkelerde insanlara acımayan, onların ölümüne sessiz kalan yönetimler var.
Kendi halkına bile özgürlüğü, huzuru çok gören de.

Dünya, bir başkalaşım içinde. Daha çok insanlık, daha çok özgürlük, daha çok refah ve daha çok Demokrasi derken ve beklerken, adamlar kendi arasında ağız birliği yapmışcasına, toplumları sindirmekle, korkutmakla, kendi diktalarını dayatmakla meşgul. Başını kaldıranın, sesini yükseltenin, çığlık atanın, "itirazım var. böyle olmaz.." diyenlerin hepsinin başına gelenler, ülkeden ülkeye değişik ölçekte olsa bile, sonuçta aynı.

BASKI...SUSTURMA... YILDIRMA... YANİ SUS; KONUŞMA!
...
Bugün demokrasinin en iyi rejim olduğuna inanmış ve bunu icra eden en iyi ülkelerden biri olarak sayılan, görülen Almanya'ya da birşeyler oldu artık.
Demokrasinin beşiği diye bilinen Almanya'da, demokrasi dışı o kadar kötü şeyler olmaya başladı ki, 40 küsür yıldır okumaya çalıştığım ülkeyi tanımamaya başladım sanki.

Alman toplumunda yükselen değer, endiye ve toplumda yabancı sayısındaki artışa yönelik büyüyen endişeler. Halk tabanından sürekli biçimde sesler yükseliyor. Göçmen akınını önleyici daha sert yollar talep ediliyor. Zemini iyi koklayan aşırı sağ siyasi gruplar da bu gidişattan nemalanıyor. Benzeri talepleri populist yöntemlerle seslendiren, yani açıkça halk dalkavukluğu yapan aşırı sağcı gruplar ne yazık ki bu ülkede hızlı bir yükseliş sergiliyor. Bırakın yerel meclislerini,eyalet ve bölge organlarını, Federal Parlamento'da ve hatta Avrupa Parlamentosun'nda bile bas bas bağırıyorlar. Güçlü bir konuma geldiler. Alman Federal Meclisi'nde neredeyse, anamuhalefet konumuna yerleşen güç, bugün kısa adı AfD olan Almanya için Alternatif Parti. İnanılmaz bir güç kazanmaya başladılar.

Bu gidişatı gören, sözde demokratik siyasi partiler ise, kendi tedbirlerini de sertleştirmek zorunda kaldı.
Yabancılar, toplumun belli bir kesiminde "istenmeyen" bir obje olarak görülüyor ve mümkün olduğunca bu kesimin sayısının azaltılmasını ve uyumsuz olanların ülkelerine bir şekilde geri gönderilmesini istiyorlar. Yeni yabancı ihtiyacına karşı çıkıyorlar.

AB'nin, yeni yıldan itibaren geçerli olacak olan Sığınma Yasası'nda reform diye sattığı, güzellediği yeni yasa değişikliği, reform değil, iyilik değil; kısıtlama, sınırlama, koşulları sertleştirme getiriyor.
Gerçek bu.
...

ALMANYA'DA POLİS ŞİDDETİNE İSYAN!
Hıristiyan alemi için en kutsal dini gün olan Noel'e bir gün kala, Almanya'nın göç nüfusu yoğun, Mannheim kentinde, insanı ağlatan bir dram yaşandı. Haberini yapmıştık.

Bu kente büyüyen ancak son yıllarda psikolojik sorunları olduğu bilinen; ne var ki, bugüne dek kimseye bir zararı dokunmamış olan Ertekin Özkan isimli, 49 yaşındaki bir Türk vatandaşı, yüzlerce meraklının bakışları ve "ateş etmeyin" diye yalvardığı sırada, dört Alman polis memurun tabancasından çıkan kurşunlarla öldürüldü.

Polis dehşeti bu; başka bir şey değil. Alman devletinin koyduğu yasalar değil, polislere giydirilmiş öfkeler konuştu dün.
Masum bir hasta insan, sokak ortasında dört kasıtlı hedefe odaklı kurşunla katledildi.

Devlet birimleri bile dünden beri şaşkın. Çünkü olay, saklanacak gibi değil. Hele mazaret üretmek, hiç mümkün değil.
Açıkça polis terörü bu. Milletin gözleri önünde yaşanan bir cinayet.
Oldukça cüsseli, son derece korumalı dört Alman polis, hiçbiryerden talimat almadan, 2 metre ötesindeki zayıf cüsseli Ertekin Özkan'ı, elindeki yemek bıçağından korkarak, adeta keyfince kurşuna diziverdi.
Ve ardından sokak ortasında çığlıklar isyanlar feryatlar...
Polis terörü bu. Başka hiçbir gerekçesi, tanımı olamaz.
Geçmiş kimi örneklerde olduğu gibi...

Öyle ki, Alman Emniyet Müdürlüğü de olayın şaşkınlığını yaşıyor ve aileye başsağlığı dilerken bile, devlet adına çaresizliği sergiliyor.
Bu bence, bardağı taşıran bir damladır.

Alman Polisi, kasıt yok ise, iyi eğitilmiyor. Tabancanın gerekmedikçe kullanılmayacağını ya bilmiyor, ya yeterince öğretilememiş. Ya da, polis, keyfince hareket ediyor.

Olayı ekranda yaşarkan düşündüm. "Ben bile olsam, bir balıkçı ağıyla, eli bıçaklı Ertekin'i etkisiz kılabilirdim.." diye isyan ediyorsam, bunun bir sebebi var.
Açıkça söylüyorum.
Üstlerine uniforma ve bellerine tabanca vererek, devletin güvenliği sağlanamaz.

Devlet böyle eğitimsiz, öfkeli güvenlik birimlerine emanet edilemez.
Bu polis terör son bulmalı artık... Son!
Toplumun da artık başını kumdan çıkartıp, ortak ses vermesi gerekir.
...
Saymadım, dün yayınladığımız olay anına ilişkin videoyu kaç kez izlediğimi...
Aklımda kalan, yere yığılmış bir çıplak bedenin, yani zaten tedavi altındaki Ertekin Özkan'ın, kurşunları hissettiği anda ne duyumsadığı ve ne düşündüğü sorusuydu.

Bir de 19 yaşındaki kızının gözü yaşlı biçimde "Babamı artık hiç göremeyeceğim" deyişini...

Ve bir Türk vatandaşının lanetini: "...Allah belanızı versin... Anası burada anası... Allah belanızı versin..."

Unutulacak gibi değil.
Uyanmak ve dirençli olmak gerek. Terör kimden gelirse gelsin, kime uygulanırsa uygulansın, karşı çıkmak lazım.
Dün Mannheimli Ertekin Özkan'dı bu insan.
Yarın? Kimbilir, kim?..

Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 25 Aralık 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.