SOYDAŞ KIBRIS TÜRK'ÜNÜN, KORKUSUZ, YILMAZ BİR SAVAŞÇISIYDI O... - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

SOYDAŞ KIBRIS TÜRK'ÜNÜN, KORKUSUZ, YILMAZ BİR SAVAŞÇISIYDI O...

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 13 Ocak 2024)
 
SOYDAŞ KIBRIS TÜRKLERİ'NİN YILMAZ SAVAŞÇI KAHRAMANIYDI O…
Bugün günlerden 13 Ocak.
Türkiye'yi yasa boğan 9 Şehit haberinin, alev alev yandığı bir gündeyiz.
Terörle mücadele için Kuzey Irak içlerinde görevlendirilen Türk birliklerinden dokuz kahraman Mehmetciğimize ağlıyoruz bugün. Ruhları şad olsun; sonsuzluk uykuları huzur olsun, diyorum.
Bugün günlerden yine 13 Ocak.
 
Bundan tam 12 yıl önce, yani 13 Kasım 2012 günü aramızdan ayrılan, soydaş Kıbrıs Türkleri'nin önderi, küçük dev adam, KKTC'nin kurucu lideri ve ilk Cumlhurbaşkanı Dr. Rauf Denktaş'ı da unutmak istemiyorum.
 
Çünkü, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı döneminde, Ada'ya en yakın noktalardan birinde, hareketli günleri çok yakından yaşayan, çocukluktan ergenliğe geçmiş günlerin bir çocuğu olarak "Kahraman" olarak gördüğüm büyük bir şahsiyetti. Kıbrıs Türk’ü kadar, Türkiye Cumhuriyeti açısından da unutulmayacak iki isminden biriydi O.
 
Efsane lider Dr. Fazıl Küçük’ten dava bayrağını yeminle teslim alan ve bu yemininden asla dönmeyen bir yılmaz savaşçıdan söz ediyorum.
KKTC’ni kurup, uzun yıllar Türk toplumunun davasını dünyaya duyurmaktan hiç geri durmayan bir halk kahramanından... Yani Dr. Rauf Denktaş.
 
Hayatı mücadele ile  geçmiş, ölümleri göze almış, gerçek yurtsever bir insan.
27 Ocak 1924 doğumlu ve KKTC’nin ilk kurucu Cumhurbaşkanı ünvanına sahip ve görevini 1983-2005 yılları arasında onurla yerine getiren Denktaş, maalesef Ankara’daki AKP cephesinden, doku uyuşmazlığı nedeniyle yer yer engellerle karşılaşsa bile, inandığı yoldan hiç ayrılmadı.
 
Son nefesine kadar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dedi ve sözünden de hiç dönmedi.
Organ yetmezliği nedeniyle 8 Ocak 2012 yılında hastaneye kaldırılan Rauf Raif Denktaş, 13 Ocak 2012 günü, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu maalesef.
Aramızdan ayrılışının üzerinden 11 yıl geçmiş bugün.
Saygıyla anıyorum kendisini ve onur dolu mücadelesini.
 
Şahsen tanışmaktan onur duyduğum gerek Almanya'da gerek başka bir ülkedeki ulusal bir dava toplantısında zaman zaman karşılaştığım, tanış olduğum ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, rezidansında konuk olarak ağırlandığım, örnek bir devlet adamı, büyük bir kahraman O bence.
 
Türkiye’de 57. Ecevit Hükümeti döneminde, sözcüsü olduğum "T.C. Başbakanlığı’na bağlı, Yurtdışında Yaşayan Türkler Danışma Kurulu" sözcülüğüm döneminde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla, kendisiyle resmi konutunda görüşmüş ve uzun bir sohbet yapmıştık.
Fotoğrafımız da bu konutun girişindeki güzel bir anı oldu bugün.
 
Hazır Kuzey Kıbrıs'a gelmişken, Ada'nın güneyine, tarafsız bölgeden bir grup arkadaşımızla girme planımızı ve kararlılığımız kendisine açmıştık.
„Yapmayın çocuklar…" demişti.
„...Sonra Atina, -Denktaş üzerimize adamlarını gönderiyor-, diye yaygara koparırlar“ eklemesi yapmıştı. 
 
Ben ve birkaç Batılı ülke vatandaşlığına sahip arkadaşımın ısrarlı tavrımıza karşı koyamadı.
„Aman, ne olur dikkat edin kendinize…. Bunların sağı solu belli olmaz.“ demişti babacan tavrıyla.
O gün yatamamış olmalı ki, ertesi gün bize sınıra kadar güvenlik de vermişti. Davranışlarımız konusunda uyarılarda bulunmuştu.
 
O tarihi geçiş eylemimiz tahmin edildiği gibi Ada'nın güneyi kadar, Yunanistan'da da büyük yankı yaratmıştı. O akşam, Yunan televizyonlarında ilk haber bizdik. Haberlerde öne çıkan tek öge: „Rauf Denktaş, yine boş durmuyor. Yine kışkırtıyor. Adamlarını illegal yoldan üzerimize salıyor…“ gibi yorumlar yapılmıştı.
 
Bir saat kadar bizi sınırda bekletmiş ve yine tarafsız bölgeden geri gitmemizi önermişti Rum sınır polisleri.
Sınırdaki duvarların içi ise, Türkler'i barbar gösteren siyah beyaz dehşet dolu resimler süslüyordu.
Oradaki iki katlı binanın penceresi ve balkonundan birileri sürekli görüntü alıyordu.
 
Rum sınır görevlileri, bizlerin çoğunun AB vatandaşı olmasından ötürü, tereddüt etmiş, başımıza bir iş gelirse, Yunanistan AB içinde büyük sorun yaşama kaygısından ötürü, bizi serbest bırakmışlardı. Hatta, eğer Ada'nın Güney'i için geçerli yasalara aykırı hareket etmeye devam etmemiz halinde: „...Sizi hemen tutuklar ve illegal bir geçiş yaptığınız için, ilk uçakla Atina’ya göndeririz“ gibi tehditler de savurmuşlardı.
 
Almanya seyahatlerinde de zaman zaman karşılaştığımız Denktaş’ın en büyük merakı, fotoğraf sanatı idi.
Cebinde sürekli bir küçük kamera taşır, resmi temaslarında bile, yoldaşı makinasıyla fotoğraf çekebilecek kadar, tutkulu bir insandı.
Frankfurt’taki bir etkinliğimizde bendeki kamera dikkatini çekmiş olmalı ki, onun üzerine bile uzun zaman ayıracak kadar meraklı, alçakgönüllü bir halk adamı idi.
 
 
Son olarak, Lozan’da yapılan bir etkinlikte (üstte) karşılaştık. Yorgundu. Ama ateşli konuşmasıyla, ilerleyen yaşına rağmen, lider olduğunu yine göstermişti. Etkinlikten sonraki sohbetimizde de, Kuzey Kıbrıs Türkleri’nin davasındaki görüşleri konu olmuştu.
 
Tam olarak 12 yıldır bedenen aramızda değilsin. Ama kimliğin, mücadeleleci korkusuz ruhun, bir güven abidesi olarak içimizde yaşıyor. Hele o babacan, samimi tavırların, esprilerin unutulacak gibi değil.
 
Huzurlu uyu güzel insan, Sayın Cumhurbaşkanım Dr. Rauf Denktaş…
Dava bayrağın, asla yere düşmeyecek. Seni hiç unutmayacağım.
 
Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 13 Ocak 2024)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.