"TÜRK DOKTORLAR, NEDEN BAŞKA ÜLKELERE GİDİYOR?" - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

"TÜRK DOKTORLAR, NEDEN BAŞKA ÜLKELERE GİDİYOR?"

Toplum24/ALMANYA (Konuk Görüş: 9 Aralık 2023)

Prof. Dr. Yüksel GÜRÜZ Yazıyor:

TÜRK DOKTORLAR, NEDEN BAŞKA ÜLKELERE GİDİYOR?

Tıp doktoru açısından genel bir tabloya göz atmak yararlı olacaktır.

2023 itibariyle ülkemizde 91'i devlet, 37'si vakıf üniversitelerine bağlı 128 tıp fakültesinden sadece 76'sı mezun vermektedir (21 Ağu 2023). 2023 yılı itibariyle devlet üniversitelerinde 16.546, vakıf üniversitelerinde ise 5404, toplamda 21.950 kontenjan bulunmaktadır. Türkiye Avrupa’da en çok tıp fakültesi olan ülkedir. Avrupa’da nüfusça Türkiye’ye yakın ülkeler olan İngiltere ve İrlanda’da toplam 61, Fransa’da 54, İspanya’da 44, İtalya’da 47 ve Almanya’da 43 tıp fakültesi bulunmaktadır.

Türkiye’de 664.000 kişiye bir tıp fakültesi düşerken, dünyanın değişik bölgelerinde 2014 verilerine göre ortalama 1,5 milyon kişiye bir tıp fakültesi düşmektedir. Nüfusa göre örneğin ABD’de 1.859.581 kişiye, Avrupa genelinde 1.577.822 kişiye bir tıp fakültesi bildirilmiştir. Hindistan’da 1,38 milyar nüfusa 542 tıp fakültesi hizmet sağlarken, Brezilya’da 212,6 milyonluk bir nüfusa 212 tıp fakültesi, Çin’de nüfus 1,402 milyar nüfusa 261 tıp fakültesi doktor yetiştirmektedir. ABD’de 330 milyona yakın nüfusa 154 tıp fakültesi ile sağlık hizmeti ürettiği bildirilmektedir. Türkiye’nin bu alada ilk sırada yer aldığı şaşırtıcı şekilde dikkat çekmektedir. Tıp Fakültesi tıbbi cihaz, ameliyathane, her türlü hasta odasına ait ekipmanlarla devasa yatırım gerektirir.

İyi bir üniversite hastanesinde 5 BT, 3 MR, yüzlerce US, iskelet sistemi için onlarca radyoloji cihaz, laboratuvar branşlar için onlarca otoanalizör, yüzlerce özellikli mikroskop, eğitim için öğrenci sayısı kadar öğrenci mikroskopu, anatomi eğitimi için kadavra, maket, laboratuvar, anjiyo cihazları, cerrahi robot derken maliyet yüz milyonlarca Amerikan dolarını geçer. Bu parayı bulsanız burada eğitim verecek yeterlilikte öğretim üyesi olmadığını göreceksiniz.

Mezun vermeyen üniversitelere bakacak olursanız resmi veriye göre 52 üniversitede bazı branşlarda 1 tane bile doçent veya profesör olmadan onlarca bölümde eğitim verildiğini görebilirsiniz. İhtisas veya doktora için en az 3 öğretim üyesi gerekliyken ne yazık ki burada ilk 15.000’e giren bu kıymetli öğrencileri iyi doktor olarak mezun edecek kadrolar mevcut değildir. Yani sayısal yeterlilik veya gösterişli binalarla iyi tıp eğitimi ne yazık ki ye denk düştüğünü göreceksiniz Türkiye’nin, tıp fakültesi sayısı açısından dünyada da ilk sırada yer almaktadır. Nitelik olarak her geçen gün yaşanan gerilemenin karşılıksız bir nicelik artışıyla kapatılmaya çalışıldığı söylenebilir.

(https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=42ba715e-3ffe-11ee-889b-1b907fcd8532#:~:text=2023%20itibariyle%20%C3%BClkemizde%20128%20t%C4%B1p,de%208%20t%C4%B1p%20fak%C3%BCltesi%20bulunmaktad%C4%B1r).

Mezun doktorlar bazen yeterli ihtisas olanağı bulamadığından, kariyer alanında ilerlemek için, bilgi ve görgüsünü arttırmak yurt dışında çalışmak veya eğitim almak istemektedir. Bu çok doğal karşılanması gereken bir dışa gidiş nedenidir.

Türk Tabipler Birliği’ne (TTB) göre, çalışmak için yurt dışına gitmek için ilk 9 ayda 1938 doktor zorunlu olan belgeleri almak başvurmuştur. Geçmiş yıllara bakacak olursak 2012- 59; 2013- 90; 014- 118; 2015- 150; 2016- 245; 2017- 482; 2018- 802; 2019- 1047; 2020- 931; 2021- 1405; 2022- 2417 son 10 yılda hep artmış görünmektedir. Bunun görgü-bilgi arttırmak amacında tetikleyen başka sebepleri vardır. Doktora uygulanan şiddet. Sağlıkta şiddet hızını kesmiyor. Beyaz Kod verilerine göre, Türkiye’de günde ortalama 80’den fazla sağlıkta şiddet vakası yaşanıyor. Türk Tabipleri Birliği’ne göre, hekimlerin yüzde 84’ü meslek hayatlarında en az bir kez fiziksel veya sözel şiddete uğrasa da sadece yarısı bildiriyor. Dolayısıyla gerçek oranların çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Sağlıkta şiddeti gösteren Beyaz Kod bildirim sayısı 2020’de 11 bin 942 iken, 2021’de 29 bin 826’ya yükseldi. Bu bile başlıca yıldırıcı etkidir.

Malpraktis davaları ile başı derde giren o kadar çok doktor var ki 20 yıl önce en yüksek puanla tercih edilen uzmanlık branşları 50 puanla bile girecek doktor bulamıyor kontenjanlar boş kalıyor. Son 5 yılda doktorlara 5 bin 933 dava açılmış, 1831'i idari yargı tarafından reddedilmiş, 178 dava tam, 1011 dava da kısmen kabul edilerek yaklaşık talep edilen 5,3 milyar tazminata karşılık 172 milyon lira tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.

Bir diğer sebep de mobbing (bezdirme) konusudur. Özellikle cerrahi branşlardaki neredeyse askeri disipline yaklaşan ast-üst ilişkisi son yıllarda hem dava sayısını hem de intihar vakalarını arttırmıştır. Sağlıkta dönüşüm öncesinde mobbinge maruz kalmada güvenlik ve eğitim sektörlerinin arkasında üçüncü sırada kalıyor sağlık sektörü. Ama 2017 verileriyle birinci sıraya yükselmiş durumda. 2010-2015 yılları arasında mobbing iddiası içeren 221 dava açılmıştır. Güncel verilere ulaşmadığım için eldeki tek veri bu. İş ortamı son derece huzursuz ve saygı yoksunu olmaya başlamış, geleneksel Türk örf adeti dışına çıkılmış ast üste saygı, üst asta sevgi göstermeyi unutmuştur. Usta çırak ilişkisinin çok önemli olan tıp eğitiminde bu halkanın kopması gerek eğitimi, gerekse sağlık hizmetinin kalitesini olumsuz etkilemiştir.

Çalışma ortamının da doktorun hizmet ürettiği alanlardaki konforu çok ciddi sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek çalışma saatlerinin uzunluğu, gerek dinlenme alanlarının hak edilen konfordan çok uzak olması mesai sırasında yorgunluğu arttırmakta, tolerans ve hizmet kalitesini düşürmektedir. Hiç kimse asık suratla, yorgun bir ifade ile hastasının karşısına çıkmak istemez. Ne yazık ki mevcut şartlarda kronikleşen yorgunluk hasta-doktor çatışmalarının da artmasına neden olmuştur.

Bir de son yıllarda okumuş kesime artan bir tepkinin körüklenmiş olması, vatandaşın CİMER üzerinde pek çoğu dayanaksız şikayetleri sonucu açılan soruşturmalar, beyaz kod ihbarlarının saldırgan hastalar üzerinde ciddi bir yaptırımının olmaması, doktorların en ufak tepkisine misliyle karşılık veren bir hasta grubunun oluşmasına yol açmış, bu kadar emek yoğun ve stresli bir ortamda üretilen sağlık hizmetinin de her geçen gün kalitesini bozmuştur. Bu kısır döngü ne yazık ki elma ile armudu karıştırmayan hekimleri de meslek icraatından soğutmuştur.

Bir diğer konuda maaşların düşüklüğüdür. Türkiye’de pratisyen hekim maaşları veya asistan hekim maaşları 35-45.000 TL arasında değişmektedir. Bu gelir ile kendine ait bir ev sahibi olmak, bir araba almak hayal bile edilemez. Kiraların 15-20 bin TL civarında olduğu, kreşlerin aylık 10-15 bin TL orta öğretimin aylık 20.000 TL olduğu günümüzde en üst eğitimi almış hekimlerin aileleri sıradan insani gereksinimlere ulaşmaz durumdadır.

Avrupa’da 25 ülke uzman doktor gelirlerine bakacak olursak 33.000 Avro gelirle 21. Sıradadır. Lüksemburg’da 258.000 avro, İrlanda’da 172.000, Almanya 146.000, İngiltere 136.000 Avro gibi maaşları alırken ev, araba, çocukların eğitimi gibi basit temel haklar Türkiye’den çok daha ulaşılabilirdir. Pratisyen maaşlarına bakınca ilk sırada İzlanda 144.000 Avro, Hollanda 111.000, İngiltere 73.000 İspanya 69.000, Türkiye ise 22.000 Avro ile yine en sonlarda yer almaktadır. Doktor maaşlarının satın alma gücü bakımında ilk sırada Almanya, Hollanda, İrlanda, İngiltere, Danimarka ilk 5 ülkedir.

Türkiye ise 9. Sırada yer almaktadır. Türkiye'de yüksek enflasyon, uzun çalışma ve nöbet saatleri, gelecek kaygısı ve özellikle doktorlara yönelik şiddet yurt dışına kaçışta önemli faktörler arasında yer alıyor. Almanya’da 15. 000 doktor açığı bulunduğu söyleniyor, Almanya’ya giden Türk doktor sayını 10.000 olarak bildirilmektedir.

(https://businessturkeytoday.com/turkish-doctors-who-go-to-europe-break-record-of-the-century.html)

Türkiye 184.000’ yaklaşan doktor sayısı ile Avrupa’da en çok doktora sahip 5. Ülke konumundadır. Almanya 377.000 doktor ile ilk sırada yer almasına rağmen ciddi doktor açığı olduğu hissedilmektedir. Her 100.000 kişiye 218 doktor sayısı ile Türkiye Avrupa’da son sırada yer alırken, Yunanistan 629 doktor ile ilk sırada yer alan ülkedir. Türkiye’nin doktor açığı bu kadar bariz iken hükümetin bu konudaki umursamaz tavrı gerçekten tüm doktorlar için üzüntüyü arttıran en önemli sebeptir.

(https://www.duvarenglish.com/turkey-has-lowest-doctor-to-population-ratio-in-europe-eurostat-data-reveals-news-63044)

Almanya’da bir hekimin yetiştirilmesi milyonlarca Avro’ya mal olurken bunu yapacağına yetişmiş doktorları, kendi kalite eleğinden geçirdikten sonra ülkesinde çalışma izni vererek bedavaya getirmesi çok mantıklı bir yaklaşımdır. Türkiye ise milyonlarca TL harcayıp yetiştirdiği doktorlara giderlerse gitsin diyerek büyük bir kaynak israfına fırsat vermektedir.

Prof. Dr. Yüksel GÜRÜZ Yazdı.

(Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Aşı Bilimi Derneği Başkanı)

Toplum24/ALMANYA (Konuk Görüş: 9 Aralık 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.