Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 4 Ağustos 2023)
Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:
TÜRK TIP DÜNYASI 21 TEMMUZ 1988'DE BÜYÜK BİR ACI YAŞAMIŞTI
Tarsuslu Başarılı Cerrah Dr. Edip Kürklü’nün, İstanbul'da Kırmızı Işıkta Beklerken, Diyarbakırlı Ünlü Bir Hastanın Yakını Tarafından, 2 Ağustos 1988 Günü Öldürülüşünün 35. Yılı…
.../...
Son zamanlarda mutlaka farkındasınız; hemşiresinden, hastanene güvenlik görevlisine, ambulans elemanından hekimlere kadar geniş bir yelpazede Türk sağlık elemanlarına yönelik şiddet artmaya başladı.
Son olarak dün (3 Ağustos 2023) kedisini ölümden kurtaramayan veteriner kadın hekimi bürosunda saldırıp döven ve laboratuvarı dağıtan öfkeli bir kişinin çılgınlığı gündem oluşturdu.
Bütün bunlar yeni bir olay değil. Her gün bir şehirde yaşanıyor. Üç yıl önce de, farklı bir anma nedeniyle bu konuya parmak basmıştık.
O gün Türkiye'de, her katmandan sağlık çalışanlarına yönelik büyük acıların yaşandığına dikkati çekmiş ve bütün bu acı olayları, çaresizce izlediğimizi itiraf etmiştik.
Ülkenin, sanki hiç değişmeyecek yazgısı oldu sağlık görevlilerine yönelik böylesi şiddet olayları. Hasta yakınları veya sağduyusu kontrolden çıkmış ziyaretçilerin saldırısı sonucu bugüne değin, ne kayıplar verdi Türk tıp ve sağlık dünyası.
Sayısını bugün çoğumuz bilmiyor artık.
Tanık olduklarımızın çoğunu da unutup gittik genelde.
Oysa, hemen hepimizin birgün, bir şekilde ihtiyacı olabilecek insanlar aslında onlar.
Hipokrat yeminiyle kendilerini insanlığa ve insanı yaşatmaya adamış farklı kişilik onlar.
Hangi koşulda olursa olsun, tıp dünyası ve sağlık elemanlarının, kendi yaşamlarını tehlikeye atarak, hastaları için gece gündüz çırpınmaları; bir meslek aşkı ve Hipokrat yeminine bağlılığın kutsal bir davranışı değil mi?
Dileğimiz, tıp dünyasında görev yapan ve hakkı ödenemeyecek bu önemli insanlara yönelik tehdit ve saldırıların artık son bulması.
Başka bir şey değil.
Tıp insanlarına, sağlık çalışanlarına yönelik anlamsız şiddetin son bulması ve bu yönde küçük de olsa, bir kamuoyu duyarlılığı yaratma veya hatırlatma istenci benimkisi...
Bunları neden şimdi yazdım, diye merak edenler olabilir.
Çünkü bir yakınım, 35 yıl öncesinin önemli bir olayını hatırlatmıştı bana dün.
Türkiye’yi tam 35 yıl önce günlerce meşgul eden bir hazin olayın yıldönümüydü geçtiğimiz 2 Ağustos günü.
Yani Tarsuslu, dünyaca ünlü tıp adamı Doç. Dr. Edip Kürklü’nün İstanbul'da acımasızca öldürülmesi olayı…
Kimdir Dr. Edip Kürklü? diye merak eden veya hatırlamayanlar olabilir. Veya hiç tanımamış olanlar...
Kısa da olsa, hatırlamış olalım.
Tıp dünyasının insanı yaşatmaya odaklı çabalarına bir saygı simgesi olması dileğiyle…
...
Doç. Dr. Edip Uğurcan Kürklü, 23 Mart 1938’de Tarsus’ta „Kızılmurat Mahallesi 2710 Sokak“ta dünyaya geldi.
1957 yılında, benim de ileri yıllarda mezun olduğum Tarsus Lisesi’ni başarıyla bitiren Edip Uğurcan Kürklü, İstanbul Üniversitesi’nde tıp eğitimi almış ve buradan 1966 yılında yüksek bir başarıyla mezun olmuş bir isim.
Doç. Dr. Kürklü, yurtdışı ve Türkiye’de başarılı bir meslek yaşamının da sahibi oldu.
Ama aynı zamanda, hazin bir sonun da….
Türk tıp tarihinde önemli bir başarı olarak tanımlanan bir olayın da başkahramanı oldu.
Bir dönem ünlü kalp cerrahı Christian Barnard'ın asistanlığını yaptı ve meslekte kendini çok iyi yetiştirdi.
İşin asıl önemli yönü, Prof. Dr. Barnard’ın Edip Kürklü’yü; 15 asistan arasından birinci asistan olarak tercih etmesi ve görevlendirmesiydi.
Yurtdışındaki başarılı hizmet ve meslek deneyiminin ardından Türkiye’ye döndü.
Gönlü memleketinde hizmet vermek, hastalara yardımcı olabilmekti. İstese, dünya başkentlerinden gelen teklifleri kabul eder, çok iyi mevkilere de gelebilirdi.
Ama O "Memleketim" dedi. Döndü ve kolları sıvadı.
İstanbul'da bazı hastanelerde ünlü isimlerle çalıştı.
İstanbul Çamlıca Askerî Hastanesinde görevliyken 1974’te Genelkurmay Başkanlığının emri ile, Kıbrıs Girne Askerî Hastanesine gönderildi.
Kıbrıs’ta görevlendirilmesinin asıl sebebi, “ Barış Harekatı sırasında çıkan çatıymalarda göğsünden yaralı askerlerin tedavi edilemedikleri” yolundaki raporlardı.
Dr. Edip Uğurcan Kürklü, askerlik hizmetini Girne’de yaparken, sivil yaşamında olduğu gibi, askerlik görevinde de, başarılı operasyonlarla çok sayıda askerin hayatını kurtardı.
İstanbul’da, kurucuları arasında olduğu Topkapı Özel Hastahanesi’nde başhekimlik de yapan tanınmış Kalp Cerrahı Doç. Dr. Edip Kürklü, 5 Haziran 1999 günü, hayat ışığını söndürecek son mesleki sorumluluğuna, yani açık kalp ameliyatına hazırlandı.
5 Haziran 1988 günü ameliyat etmesi gereken kişi ise, o dönem Diyarbakırspor’un da başkanlığını yapan, tanınmış gazino patronu Mehmet Yaşar Şerbetçi idi.
Açık kalp ameliyatı başarılı sonuçlanmış olmasına rağmen, gazinolar aleminin tanınmış şahsiyeti Mehmet Yaşar Şerbetçi, 1 hafta sonra yaşamını yitirdi.
Şerbetçi ailesi, hastalarının hayatını kaybetmesinden, Doç. Dr.Edip Kürklü’yü sorumlu tuttu ve takvimlerin 21 Temmuz 1988’i gösterdiği gün, Tarsuslu ünlü kalp cerrahı, otomobiliyle İstanbul Vatan Caddesi’nde otomobilinde kırmızı ışıkta beklerken, Mehmet Yaşar Şerbetçi’nin kayınbiraderi Mustafa Turgut tarafından kurşunlandı.
Saldırıyı ağır yaralı atlatan Dr. Kürklü’ye ilk cerrahi müdahaleyi eşi ve kendisi gibi kalp cerrahı olan Doç. Dr. Sema Kürklü yaptı. Üç ameliyat geçirdi.
Dr. Kürklü’nün durumunun giderek kötüleşmesi üzerine, bu kez Londra’ya götürüldü ve tüm çabalara rağmen, 2 Ağustos 1988 tarihinde İngiltere’de hayatını kaybetti.
Doç. Dr. Edip Kürklü’ye İstanbul’da toprağa verildi.
Diyarbakırlı katil Mustafa Turgut, iki yıl süren mahkemenin sonunda, 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Doç. Dr. Edip Kürklü'nün öldürülmesi, Türkiye'de hasta yakını tarafından saldırıya uğrayan hekim hadiseleri içinde en acı örneklerinden biri olarak dünya tıp tarihine geçti.
Tarsuslu hekimin anısına Türk Kalp Vakfı tarafından her yıl kardiyoloji alanında başarı göstermiş bir hekime "Doç. Dr. Edip Kürklü Ödülü" veriliyor.
Tarsuslu Doç. Dr. Edip Kürklü’ye, şu günlerde 35. yıldönümünde seyreden sonsuzluk yolculuğunda huzur diliyor; ailesi, sevenleri ve tıp dünyasının başı sağolsun, diyoruz.
Ama asıl dileğimiz, dünyanın neresinde olursa olsun, hekimlere, sağlık personeline güven ve saygının unutulmaması gerektiğidir.
Saldırıların artık son bulmasıdır…
Biraz duyarlılık... Biraz toplumsal sorumluluk... diyoruz.
Sağlık, gerek kendimiz gerekse eşimiz, çocuklarımız, aileden sevdiklerimiz ve dostlarımız için önemli ise, sağlık uzmanlarının herbirine vazgeçilmez boyutta ihtiyacımız vardır.
Bu bağlamda şiddeti bir kez daha sert biçimde reddediyoruz.
Şiddete karşı toplumsal hassasiyetin daha yüksek sesle dile getirilmesi umuduyla...
Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum Gazetesi/ALMANYA (YazıYorum: 4 Ağustos 2023)
0 Yorum