"TÜRKİYE!… YENİ GÖÇ DALGASINA MI HAZIRLANIYOR YOKSA?..." - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

"TÜRKİYE!… YENİ GÖÇ DALGASINA MI HAZIRLANIYOR YOKSA?..."

Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 12 Ağustos 2023)

Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:

TÜRKİYE!… YENİ GÖÇ DALGASINA HAZIR MISIN?

Alman gazetelerini gündem ruhuyla günlük, yabancı medyayı ise mümkün olduğunca aynı ruh ve beklentiyle izlemek, kimine göre bir hastalık olarak görülebilir ama, bir gazeteci için, yaşamın olmazsa olmalıdır.

Büyüklerden böyle gördük, böyle içselleştirdik ve sonuçta yaşam biçimimiz oldu artık.

Yine bir büyüğümün bir sohbetteki sözünü bugün bile unutmuyorum:

„Gazeteci, adeta mesleğiyle evlidir.“

Gece yorgunluğuna rağmen, gün içinde vakit ayıramadığım gazeteleri taramak istedim. Almanya’nın günlük, sol liberal gazetelerinden Frankfurter Rundschau’yu okuyordum.

İç sayfalardan birinde bir haber dikkatimi çekti. İngiltere ile Türkiye makamları arasında yapılan ve Türkçesi ile „İnsan Tacirlerine Karşı Birlikte Mücadele“ başlıklı bir garip anlaşmanın, mutabakatın ayrıntılarını içeren bir haberdi.

İşin ilginç yanı, bu sözleşmeye Almanya’nın Federal Kriminal Dairesi’nin dahlinin de olduğu bir ayrıntıydı.

Haberde anlaşmanın tarihinin eski olduğu görülüyordu.

BU ULUSLARARASI ANLAŞMA NEDEN GİZLİ?

Düşündüm. Kafamı kurcalayan, Türkiye’de yaklaşık 83 milyon insanımızı da yakından ilgilendiren „bu anlaşmanın neden gizli yapıldığı“ydı. İnsani bir hedefi olduğu öne sürülen Londra-Ankara arasındaki bu ilginç anlaşmaya, neden gizlilik boyutu veriliyor ki!

İnsani ise, Türk toplumu böyle bir anlaşmayı neden alkışlamasın!

Haberin derinliğine inince, anladım ki, „gizliliğin“ kendince bir gerekçesi vardı.

„Herşeye bir kişi karar veriyor zaten. Milletin ruhu bile duymuyor. Millete bilgi verme gereği bile duymuyorlar.“ dediğinizi duyar gibiyim.

Haklısınız. Ancak çağımızın demokratik hukuk devleti anlayışında, ülkeyi ilgilendiren konularda, devletin çeşitli kanallarıyla şeffaf olması temel ilkedir.

Bu açıdan baktığımızda, milletin, ülkeyi yönetenlere olan tepkisi haklıdır, diye düşünüyorum.

Bu garip anlaşma, milletin yarınları açısından neleri ifade ediyor acaba?

Özetleyelim:

İngiltere, bu gizli mutabakat sayesinde, „kendi ülkesine yönelik düzensiz göçü“ önlemeyi hedefliyor. Bu konuda adeta „arslansın sen“ diyerek, sırtını sıvazlayarak, biraz da para vererek, Türkiye’nin sırtına kritik bir sorumluluk yüklüyor.

Anlaşma gereği, Türkiye’nin yapması gereken ise, biraz ilginç:

„Ülkede üretilen şişme botların engellenmesi“

Evet aynen böyle bir gerekçe.

Sizin de şaşırdığınız gibi ben de şaşırdım elbette. Meslek merakıyla biraz daha derinlere inince, gözlerimin büyüdüğünü görüyorum.

BİR İNGİLİZ MASALI

Çünkü bundan sonrası, bence Türkiye’ye gelecek kuşaklara kadar etkisini görebileceğimiz bir büyük haksızlık.

Almanya'nın Sesi Kanalı (DW) araştırmasına göre, İngiltere İçişleri Bakanı’nın konuya ilişkin açıklamasındaki ifadesi, ağızlara çalışan bir parmak bal tadında… Yersen tabii ki!

„Yakın dostumuz ve müttefikimiz Türkiye ile ortaklığımız, kolluk kuvvetlerimizin bu uluslararası sorun konusunda birlikte daha iyi çalışmasını ve küçük bot tedarik zinciri sorununu çözmesini sağlayacak" diyor Hazret.

Yine İngiltere’nin Göç Bakanı Robert Jenrick de, sanki Türkiye’nin lehine bir adım atıldığı izlenimi vermeye çalışıyor:

"İnsan kaçakçılığı çetelerini dağıtmak ve küçük tekne geçişlerini sağlayan malzemelerin imalatı ile tedarikini engellemek için istihbarat, insan kaynağı ve teknolojiyi yoğun şekilde paylaşacağız“.

Sevsinler seni Sayın İngiliz Bakan.

Açıkça söylüyorum, zaten yıllardır kontrolsüz ve sanki gizli bir el tarafından sinsi amaçlarla yönetilen, körüklenen, göz yumulan göç ile, başı nicedir sorunlardan kurtulmayan Türkiye’nin sırtına, daha ağır bir yük eklenmek isteniyor.

Yani Türkiye’ye para sunarak, maça 3-0 önde başlayan İngiliz kurmaylarının, asıl amacı çok risk taşıyor gibi.

İngilizler’in tek bir hedefi var: Oda „Güya teknelerle denizler aşarak, karaya çıkan göçmenleri bir an önce ortadan kaldırmak“tan başka bir şey değil. Londra’daki hazretler, mülteci akınını sıfırlamak amacıyla, iltica talepleri kabul edilmeyen yasadışı göçmenleri daha hızlı sınır dışı etmeyi, daha doğrusu şaibeli bu anlaşma ile, Türkiye’de depolamayı düşünüyor. „Masraflar için ilk etapta üç milyon sterlin bizden“ diyorlar utanmazca.

Bir milletin onurunu kırdıklarına asla aldırmadan.

AB’NİN 7 YILDIR SÜREN -GERİ KABUL ANLAŞMASI- GİBİ…

Tıpkı, 7 yıl önce AB’nin, kendi topraklarını Suriye ve Iraklı kontrolsüz mülteci akınından korumak amacıyla, Türkiye’yi „toplama kampı“ olarak değerlendirmesi ve 6 milyar Euro yardımda bulunması. Ne gariptir ki, Ankara, bu paraya tamah olunca, Türkiye’de halkın burnundan solumasına yol açan tabloları hemen herkes yaşıyor, tepki gösteriyor sık sık.

Bu gizli anlaşmaya göre, İngiltere’ye dünyanın hangi yöresinden, hangi gerekçeyle, İngiltere girmeyi, bir şekilde başarmış göçmen dalgasını kırmak için, İngiliz makamları güzel de bir yöntem belirlemiş.

En basit tanımıyla söyleyecek olursam, sınırdışı edilecek yasadışı göçmenlere bir yol gösteriliyor. „Türkiye’den geldiğini söyle. Seni oraya gönderelim“ deniyor.

Afrikalı, Afgan kim ise, „Türkiye’yi hiç olmazsa kendi ülkesinden daha rahat buluyor.“ ve hemen  önerilen beyanın altına imzasını atıyor.

Doğruysa, korkunç bir senaryo bu. Düşünün şimdi biraz.

Önümüzdeki günlerde, İngiliz güvenlik birimlerinin gözetiminde, „sınırdışı edilen yeni Afrikalı Afganistan’dan, Pakistan’dan, Türkiye’deki kimi havalimanlarına mülteci sevkiyatını görür, okur, duyarsanız, şimdiden şaşırmayın diyorum.

Bu gizli anlaşmanın (mutabakat zaptı - memorandum of understanding/MoU) uluslararası ilişkilerde, diğer genel kabul görmüş anlaşmalar kadar, hukuksal anlamda bir bağlayıcı yöne yok. Uzmanlar, „Ülkeler isterse, daha seri sonuç almak için bu tür bir mutabakata imza atabilir. Ve bunu da kamuoyuna açıklamak zorunda değildir“ dese de, 21. yüzyılın toplumlarının olmazsa olmazı, „şeffaflık ilkesi“ gereği, milletten bunu saklaması, bence çok manidardır.

Bu konu, iddialar doğru ise, TBMM’nde mutlaka ele alınmalıdır.

Bugünkü siyasi dengelere bakarak, Meclis’ten sonuç çıkması mümkün olmasa da, toplum hiç olmazsa biraz, meselenin gizli yüzünü görmüş olabilir.

Yabancı basındaki bir diğer ilginç ayrıntıyı da paylaşmak istiyorum:

İngiliz kurmaylarının iddiasına göre, suçlu belli. O da, Türkiye’de üretilen şişme botlar. Bu üretimde önceki yıllar Çin ön plandaymış. Son yıllarda ise, üretim odağı Türkiye oldu, deniyor. Kaçak düzensiz göç sürecinde ara istasyonun Almanya olduğu ve göçmenlerin buradan Fransa’ya bir şekilde sızdığını ve son aşamada Manş Denizi’ni koridor olarak kullanıp, İngiltere’ye girmeyi başardığı hatırlatılıyor.

Yine aynı haber kaynağına göre, bu öyle sıradan ortaya atılan, doğruluğu tereddütlü bir iddia değil. Çünkü Almanya Kriminal Dairesi de bu iddiayı aynen doğruluyor.

Türkiye ise, bugüne dek neden susmuş olabilir acaba?

Bilmiyoruz.

Ancak konu yabancı basına sızınca, T.C. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, lütfedip bir açıklama yapmış yüksek bir izinle. Sözcü „yok böyle bir şey“ diyor adeta:

“Türkiye herhangi bir ülkenin sığınmacı kampı veya sınır muhafızı olmayacak, üçüncü ülkelerin uluslararası yükümlülüklerini hiçbir şekilde devralmayacaktır“.

Umarım, bakanlık sözcüsünün açıklaması, doğrudur.

Yazdıklarımız „safsata-vesvese“ olsa bile, razıyız.

Yeter ki, Türkiye’nin başına yeni bir gereksiz çorap örülmesin.

Bu arada kimi kaynaklar, gizli anlaşmanın sadece İngiltere’ye kaçak giren T.C. vatandaşlarını kapsadığı savını ve bu sayının sözkonusu şişme botlarla 500 Türk vatandaşına ulaştığını öne sürse de, içimdeki bir ses: „Sen gel bunu külahıma anlat“ diyor galiba.

Sözkonusu anlaşma, kamuoyunda tepki oluşturmasın düşüncesiyle gizli tutulmuş gibi geliyor bana.

Yineleyecek olursam, 7 yıl önce AB ile Ankara Hükümeti arasında yapılmış olan „Yasadışı Göçmenleri Geri Kabul Sözleşmesi“ni hatırlatıyor bana Londra’nın bu garip planı.

Olan Türkiye’ye oluyor bence.

Yazık oluyor bu ülkenin bugünü ve geleceğine.

Nereye kadar diye yüksek sesle soruyorum.

NEREDE KADAR?…

Mehmet CANBOLAT Yorumladı.

Toplum24 / ALMANYA (YazıYorum: 12 Ağustos 2023)

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.