"TÜRKİYE'DE ÜRKÜTÜCÜ ŞEYLER OLUYOR!" - Toplum24
KÖŞE YAZILARI

"TÜRKİYE'DE ÜRKÜTÜCÜ ŞEYLER OLUYOR!"

Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 3 Ocak 2024)
 
TÜRKİYE’DE ÜRKÜTEN ŞEYLER OLUYOR…
Ne niyetlerle girmiştik değil mi 2024’e!
Barış, kardeşlik, huzur, sağlık, mutluluk…
31 Aralık’ın 1 Ocak gününe dönüştüğü dakikalarda nasıl umut dolu temennilerle meşgul idik.
Arada üç gün geçmedi bile.
 
Ukrayna’da, Filistin’de, bizi de doğrudan ilgilendiren, hayatımızı altüst eden, hayat pahalılığına sebep olan savaşlar, devam ediyor.
Bugün İran’da patlayan iki bombanın yol açtığı ölü sayısı, son baktığımda 103 idi. Yüzlerce yaralı var. Gerisini duymak görmek istemiyorum. Ürküyorum.
Dışa kapanıp içe bakıyorum.
Türkiye’de ürkütücü şeyler olmaya başladı ardı ardına.
İstanbul’un göbeğinde, ulaşımın kalbi sayılan tarihi köprüyü kapattırıp, sözde Filistinle dayanışma, İsrail'i protesto bahanesiyle, Hilafet bayraklarının örgütlü dalgalandırıldığı bir tablo yaşanıyor. Devşirme kalabalığa, „Şeriat istiyoruz“ sloganları attırılıyor.
Ne cüret!
 
 
İstanbul İstiklal Caddesi’nde kuş uçurtmayan, sesini çıkartana, iki adım öne çıkana, coplarla biber gazıyla, su fışkırtan araçlarla yapılan püskürtme, müdahale, ne yazık ki sadece muhalefet için yapılıyor.
Yandaş olunca, tüm güvenlik birimleri „göstericilere aman bir şey olmasın“ anlayışıyla seferber ediliyor. Sözün özü tablo korkunç.
İşin çivisi çıkmışa benziyor artık.
Bu tablo olsa olsa, bir dinci kalkışmadır. Bu Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk’’ün emaneti olan devrimlerine yönelik açık ve ağır bir darbedir.
Bu işin yolunu kimlerin açıp, kimlerin destek verdiğini, koruyup kolladığını söylememe gerek yok sanırım.
Sokaktaki tehlikenin büyüklüğünü ilk kez bu ekran görüntülerinde hissettim. Ürperdim.
Türkiye’de birşeyler oluyor. Saklı gizli değil. Açık açık.
Anayasa Mahkemesi’nin, seçilmiş bir milletvekilinin hakkının gaspedilemeyeceğine hükmeden nihai kararı, Yargıtay tarafından tanınmıyor.
Yani hukuk devleti, bizzat yargı eliyle bir darbe kalkışması yaşıyor.
Bir diğer deyişle, Türkiye'de hukuk katledilmiş vaziyette.
Hem de hukuku ölümüne savunması gerekenler eliyle.
 
‚Şimdi ne olacak peki?’ diyorum. Türkiye’nin saygın hukukçularından ve Yargıtay’a, en üst düzeyde görev alarak adeta ömrünü adamış bir bilge insana sordum bu sabah telefonda: „Ne olacak şimdi?“
Belli ki, olacağı, ilk ağızdan iyi okuyabildiği için: „Artık birşey olacağı yok Mehmet Bey“ diyor. „İşin cılkı çıktı“ diye de ekliyor, hukukla geçen ömründe böyle birşeyi hiç yaşamadığını da tane tane örnekleriyle hatırlatarak.
Evet, gerçekten işin cılkı çıkmış.
Beni ne zaman görse, „Erdoğan ne yapmak istiyor? Türkiye nereye gidiyor?“ diye hep aynı soruyu soran Almanya’daki İtalyan komşu geliyor aklıma.
„Demokrasiyle, sandıkla gelen, bir gün aynı şekilde gider“ diye yanıt verirdim her seferinde. Bu sabah o geldi aklıma. Ya şimdi yine sorarsa bana?“ dedim. O zaman nasıl bir cevap verebilirdim ki kendisine? Nasıl!
Çünkü, yanıtım yoktu artık. Gerçek ortadaydı.
Elinde Arapça yazıyla Hilafet isteyen bir göstericiye, üniversiteli Atatürkçü bir gencin attığı yumruk, sadece „yumruk“ olmakla kalmayacak bence. Karşı görüşten bir başkasının, Atatürkçü gence polislerin önünde attığı tokat, Türkiye’de artık, hatların keskinleştiğini, yani, farklı birşeylerin yaşanmaya başladığını ifade ediyor.
Yıllardır yaratılan, gerginlikle büyütülen kültürel savaşın geldiği boyut budur. Son derece risklidir, ürkütücüdür. Uyarıyorum.
 
Gelinen bu tablo, o yumruk, o tokat, korkarım, öyle kalmayacak.
Daha kötü şeyler olacak diyemiyorum. Demek de istemiyorum.
Düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü o tokat veya o yumrukla patlayacak yeni gelişmeler, bu ülke, bu toplum için açık bir intihardır.
 
Neticesini hiçbirimiz kaldıramayız.
Düşündükçe korkuyorum.
Gidişat hiç de iyi değil.
2024, önceki yılı aratacak gibi.
Çünkü Türkiye’de yeni şeyler olacakmış gibi.
Hakkımızda hayırlısı olsun…
 
Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
Toplum24/ALMANYA (YazıYorum: 3 Ocak 2024)
 

Paylaş

0 Yorum

Yorum Yaz

Yorum yapmak için giriş yapınız.