Ve Tanrı Kadını Yarattı

KÖŞE YAZILARI

Ve Tanrı Kadını Yarattı

Toplum24/ALMANYA (Makale: 19 Temmuz 2023)

Kemal ŞENER Yazıyor:

VE TANRI KADINI YARATTI

„Ve Tanrı Kadını Yarattı“ filmi başrolü oynayan o muhteşem yaratığın, her erkeğin düşlerini süsleyen tarifsiz güzellikteki kadının küçücük ayaklarının güneşlenirken beyaz perdeye aktarılmasıyla başlar.

Konusu da, sadece dünyevi zevkler için yaşayan genç ve çekici genç bir kız olan Juliette'in öyküsünden ibaret. Müthiş güzelliğiyle erkekleri kendine hayran bırakan Juliette rolünü oynayan Brigitte Bardot, kasabada çıplak ayak dolaşarak, aşk şarkıları dinleyip dans ederek geçirir tüm zamanını.

Kasabanın zenginlerinden Mösyö Carradine'in kendisine tutkuyla bağlı olmasına rağmen gözü yalnızca genç Antoine'ı görmektedir. Bardot'nun masa üzerinde çıplak ayak dans ettiği sahne, hala dünya sinemasının en iç etkileyici sahnelerinden biri sayılmaktadır, konunun uzmanlarınca.

Filmdeki küçük sahil kasabası St. Tropez ise neredeyse bir gecede dünya jet sosyetesinin gözdesi olmuştur. Ve „Tanrı Kadını Yarattı“, şiirlere de ilham vermiştir. Vareste Şaire adlı bir ozan da, o ilhamın etkisiyle şu mısraları yazmış:

“Ve Tanrı kadını yarattı

Diye başladı hayat

Islak topraktan başveren küçük bir filiz misali

Renk verdi Dünya'ya

Aşktı kadın

Güvendi, güçtü

Her şeye rağmen direnebilmekti hayata

Varoluşuydu

Sevginin, dokunuşun

Hayattı Kadın

Duyguların Tanrısıydı, tuzlu gözyaşlarıydı hüzün

Kıvranışıydı aşkın zirvesi

Kalemimden akan her kelimeydi kadın.

Bendi, sendi, aşktı, bedendi.“

Bilgisayarla uğraşanlar üşenmemişler, kadınların şiirsel güzelliğini ön plana çıkaran filmleri tespit etmişler. 21 film bulmuşlar. Bu filmlerin başında da ve Tanrı kadınları yarattı geliyor. Çoğunu izlediğim filmler; vakit buldukça arayıp yeniden izleyeceğim yapıtlar hepsi de. Aralarında izlemediklerim de var. Çoğunu izledim dedimse de izlemediklerim de bayağı çok. Şimdilik sadece listesi ile yetinelim:

Angela, Veronika’nın ikili yaşamı, Özel Bir Kadın (Prety Woman), Derinin Altında, Tiffany’de Kahvaltı, Barselona Barselona, Tess, Titanik, Bazıları Sıcak Sever, Aşk Zamanı, Maç Sayısı, Aşk ve Gurur, Aşk Yazım, Kırmızı Değirmen, Gençlik, Temel İçgüdü, Karamel, İnci Küpeli Kız, Sevmek Zamanı ve Malena.

İzlediklerim arasında en duygusal olanı da bence Pretty Woman’dı.

Son derece varlıklı bir işadamı olan Edward, gösterişli olmasına rağmen, sahte şeylerle örülü hayatından oldukça sıkılmıştır. Kendisini sokaklara attığı bir sırada Vivian isimli oldukça çekici bir sosyetik hayat kadınına rastlar ve o geceyi birlikte geçirirler. Bu sırada ilginç bir karar alırlar. Bir hafta boyunca birlikte olup sevgili gibi yaşayacaklar, bir haftanın ardından da yollarını ayıracaklardır. Bu süreç boyunca ikisinin hayatlarında da büyük duygu değişimleri olur.

Başrolleri Julia Roberts ve Richard Gere tarafından canlandırılan film dönemin en önemli romantik komedilerinden biriydi.

Filmi bulup tekrar izledim. Gençlik yıllarımda ilk izlediğimde olduğu gibi zevk aldım. Birbuçuk saatten biraz uzun ve her bir anı doyumsuz haz veren bir eser. Bu film nasıl oldu da neden aklıma düştü bilmiyorum, ama iyi ki oldu. Belki de Nazan Şoray’ın “ayağı hal hal” türküsü; bilmiyorum:

“Halhal, halhal, halhal, halhal, halhal

Akşam olup gün batınca dağlara hüzün çökünce

Lale sümbül boynun eğip kurt kuzuya kem bakınca

Köye döner nazo gelin yavru ceylan gibi kaçar

Seke seke çaydan geçer nazo gelin ayağına takar halhal

...

Bir bakışı canlar yakar gülüşüne cihan değer

Nazo gelin ayağına takar halhal

Ayağında gümüş halhal ince nakış gümüş halhal

Yavru ceylan gibi kaçar seke seke çaydan geçer

Nazo gelin ayağına takar halhal

...